Kendi yapay, görünümü doğal “Akgöl” 75 Milyon yaşında genç bir mağara “İnaltı” krater gölü ve mucize ağaç…
Yol hikâyeleri için bu hafta da düştük yine yollara.
Günlerden cumartesi, aylardan Haziran, mevsimlerden yaz başı.
Rotamız kuzeyi yönümüz Sinop’u gösteriyor. İlk olarak bizim memleketin beyaz altının başkenti Taşköprü ovasını geçiyoruz. Tarlalarda yoğun bir hareketlilik göze çarpıyor, sarımsaklar ya sökülüyor ya da hasat için son hazırlıkları yapılıyor.
Hanönü; bizim Karadeniz’e açılan kapımız. Ne zaman yolum düşse uğramadan geçemediğim dostum, kardeşim şimdi de Belediye Başkanı olan Metin Yamalı’ya makamında bir merhaba diyorum.
Bugün onun rehberliğinde Başkan Yamalı ile bir doğa yolculuğuna çıkacağız.
Gideceğimiz yerler belli Akgöl/İnaltı mağarası/Saray göleti… Aslında hiç biri görmediğim, bilmediğim yerler değil. Metin Yamalı ile bu yollarda az dolaşmadık. Her km sinde ayrı bir anımız vardır.
Eskiden yeniden, ev, bark, çoluk çocuktan, eşden dosttan, konuşarak gidiyoruz. Gökçeağaç-Ayancık yol ayrımından Akgöl’e doğru ilerliyoruz.
Metin Yamalı karşıdaki dağları tepeleri gösteriyor ve buralardan bir hortum geldi, tüm çamları yıktı geçti. “Devrik” dendi bu dağlardaki ormanlara diye anlatıyor.
Çangal geçidine doğru eski devrik yeni çamlık tepelerin arasından, güzel bir yoldan tırmanıyoruz. Artık buralar bizim değil, Kastamonu dışında Sinop topraklarındayız.
Akgöl Seyir Terası…
Çangal geçidinden taşocağı şantiyesinin içine bir yola giriyoruz. Toz toprak arasından yolu bulup stabilize yoldan aşağı inerken bu yoldan geçen sonbaharda yoğun yağışta indiğim zamanı hatırlıyorum.
Değişen bir şey yok.
Ben bu yollara alışığım, severim de ıssız, sessiz yolları. İnişte gölü seyredebileceğimiz güzel bir yayla ve doğal bir seyir terası vardı. Daha dron icat edilmeden ben buradan gölü kuşbaşı çeker, bu kayanın tepesinde Mustafa Arslan hocamla çıkınımızı açıp, azığımızı bu manzara karşısında yerdik.
Şimdi Milli Parklar buraya ahşap bir teras yapmış çok da güzel olmuş.
Türkiye'nin 236. tabiat parkı Akgöl…
“Akgöl, Sinop’un Ayancık ilçesinin 42 km güneyinde yer almaktadır. 1991 yılında Akgöl Yaylası olarak turizm merkezi ilan edilmiştir. 28.05.2018 tarihinde de Akgöl Tabiat Parkı olarak tescil edilmiştir.
Akgöl, etrafındaki sık köknar ormanları içinden akan iki çayın birleşmesiyle oluşmuş yapay bir gölettir. Fauna ve flora açısından zengin bir sahadır. Günübirlik geziler için uygun olan gölün etrafında yürüyüş ve piknik yapılabilmektedir. Ayrıca göl ve orman manzarası eşsiz fotoğraflar çekmek için de uygundur.”
Nilüfer/lotus fotosu nerede çekilir…
Akgöl benim için özeldir.
Özellikle sonbaharda yansıma fotoğrafı, yazın nilüfer çekebileceğim yegâne yerlerdendir. Göle gelir gelmez ilk işim, rıhtımdan gölün ortasındaki ahşap kulübeyi ardından da nilüferleri çekmek olur. Hele çiçekleri açmışsa üstünde de kurbağalar geziniyorsa değmeyin keyfime.
Çekmeye doyamam.
75 milyon yaşında bir genç, İnaltı Mağarası
Ben de Akgöl’e ne zaman gelsem mutlaka uğramaya çalıştığım bir yer daha var. O da İnaltı mağarası.
“Kastamonu'ya 111 Km. Ayancık İlçesi'ne 40 kilometre uzaklıkta İnaltı Köyü sınırları içerisinde olan mağara denizden 1.070 metre yüksekliktedir. Mağaranın 50 metre altına kadar araçla ulaşım bulunmaktadır. Buradan da merdivenler aracılığıyla mağaranın ağzına ulaşılabilmektedir. Mağara ağzında geniş bir sahanlık bulunmaktadır. İnaltı Mağarası, gerek mağara içi damlataşları özelliği, gerekse doğal çevresinin güzelliği ile turizm amaçlı kullanıma son derece uygundur. Ortalama uzunluğu 658 metredir.
Jeolojik incelemeler sonucunda İnaltı Mağarası’nın 75 milyon yaşında genç bir mağara olduğu tespit edilmiştir.”
Burası harika bir fotoğraf ve yürüyüş alanı, mağaraya çıkış yolunun hemen yakınında bir küçük tesiste yiyecek içecek de bulabilirsiniz.
En keyifli mağara gezimi, Jeoloji Mühendisi oğlumla yapmıştım. Onun rehberliğinde çok bilgilendirici olmuştu.
İnaltı mağarası ilk kez gelenlerin iki sefer nefesini kesiyor, birincisi merdivenleri tırmanırken, ikincisi de mağaranın güzelliğini görünce. Bir kısa notla bitirelim dışarısı ne kadar sıcak olursa olsun mağara içi oldukça serin oluyor. Mağara çok geniş ve güzel ışıklandırılmış, oldukça rahat ve güzel bir gezi yapabilirsiniz.
…
Sırada Saray göleti ve inanılmaz bir ağaç var.
Bir tabiat harikası göl ve bir mucize ağaç, burayı görmeden geçmeyin…
Hanönü ne zaman gelsem, yaz kış sonbahar hangi mevsim olursa olsun uğramayı en çok istediğim yerlerden biri de Saray göletidir. Hanönü-Ayancık sınırında, dağın zirvesinde yeşillikler ve orman içerisinde 600 km2’lik bir alanda bulunmaktadır.
Saray gölü Sinop şehrinin en yüksekteki gölü unvanını taşımaktadır.
Ayancık ile Hanönü yaylalarının sınırında “saray gölü” olarak bilinen krater gölünü nasıl anlatsam ki, dağın zirvesinde doğal bir oluşum, görünüşüne bakmayın, her ne kadar küçük olsa da içinde semenderlerin yaşadığı tam bir tabiat harikası.
Saray adının hakkını veren saray gibi bir yer. Krater çukuru görünümündeki doğal gölün etrafında yaşlı köknar ağaçları var. Aralarından bir tanesi var ki tam bir mucize. Bu harika ağacı ilk kez 8 Eylül 2013 tarihinde Metin Yamalı sayesinde görmüştüm...
İGM toplantısında dönemin valisi Yaşar Karadeniz'e gösterdik, Anıt Ağaç olması için gerekli çalışmanın yapılması talimatını verdi. Kastamonu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme de ağacın bulunduğu yerin Sinop Boyabat fiziki sınırları içerisinde olduğu görüldü.
Bizim coğrafi sınırlarımız içinde çıkmadığından yapılamamıştı.
…
Bir tabiat gezisinden akılda kalanlar…
Hanönü’nden çıktık yola, Akgöl de verdim mola.
Yeşilin arasında bir mücevher gibi pırıldayan Akgöl’ü tepeden seyrederken, gün ışığının dalgalarla yaptığı dansa hayran hayran bakakaldım.
Işıltılar inci taneleri gibi nilüferlerin üstüne dökülürken, bir öpücükle prens olmanın hayalini kuran kurbağalarla selamlaştım.
75 milyon yaşında bir delikanlı olan İnaltı mağarasında dokunduğum her şeyin bundan milyonlarca yıl önce de burada olduğunu bilmenin şaşkınlığını yaşadım,
Adı saray kendi saraylara layık güzellikte bir krater gölünde gezdim. Semender aradım çamurlu sularında. Çeşmesinden su içip orkide/saleplerinin fotosunu çektim.
Mucize ağacımın yanına gelip dertleştim. Bir gövdeden çıkan altı kardeş gökyüzüne doğru uzarken bizlere bir şeyler anlatıyordu onları dinledim.
Bu bir doğa gezisi değildi.
Anılar denizinde huzur adalarına yapılan kısa yolculuklardı.
Ne mutlu bana ki bu güzellikleri gördüm, çektim, anlattım. Bu dağlarda, bu yaylalarda ayak izim, gönüllerde ismim, çektiğim her karede dostum, kardeşim, memleketim dediğim yerler var.
Sinop ya da Kastamonu, Hanönü ya da Ayancık hepsi bizim memleket, hepsi bizim vatan.
Hepsini seviyoruz.
…
Cebrail keleş-Balıkçı Şef
28 Haziran 2025/Hanönü-Kastamonu