Sadık Kışlı Bey’i bir süredir tanırım. Kastamonu Üniversitesi İİBF İktisat bölümü danışma kurulu üyeliği yapıyor, dış paydaş olarak bize yol gösteriyor ve yardımcı oluyor. Aynı zamanda çok değerli bir dost. Kastamonu ve bölümümüz için yaptığı olumlu işlere şahidim, Allah (cc) razı olsun. Bu nedenle yazımda pastırma ve Sadık Kışlı Bey olayının ekonomik yönlerinden bahsedeceğim. Öncelikle belki bilmeyenler için olayı anlatayım. MÜSİAD Kastamonu şubesi başkanlığını yapan Sadık Kışlı Bey Kastamonu pastırmasının reklamını yapınca Kayserili işadamları rahatsız oluyor ve bir süre sonra da Sadık bey Kastamonu MÜSİAD şube başkanlığından istifa etmek zorunda kalıyor. Bu olaydan sonra karşımıza çıkan olayları ekonomik açıdan yorumlayalım.
Birincisi; ekonomide rekabet vardır, olması gerekir. Yani Kastamonu, Kayseri, Sivas, Afyon gibi farklı illerin pastırmalarının rekabet etmesi doğaldır. Bu rekabet çerçevesinde herkesin kendi pastırmasını övmesi, reklamını yapması da doğaldır. Rekabet olduğu için de herkes daha iyisini yapmaya çalışır ve üretimde kalite artar, tüketiciler daha kaliteli malı daha ucuza yemek isterler. Rekabet olmasını engellemek, başkalarının reklam yapmasını engellemek tekelleşme çabalarına girer. Batılı Neo klasik iktisatçılar da İslam İktisatçıları da tekelleşme, kartelleşme çabalarına karşıdır. Rekabet olmalıdır. Örneğin; Kastamonu’da çeşitli zamanlarda Kastamonu’da fuarlar düzenlenir. Kaç defa Afyon Sucuk ve pastırması getireni gördüm. Ne kadar güzel! Adam malını getiriyor, çalışıp çabalıyor ve ekmek parasını kazanmak istiyor. Olması gereken de bu. Şehirler ve firmalar arası rekabet olması gerekir. Herkes kendi malını övmeli, reklamını yapmalı ve kendi malını daha çok satmaya gayret etmeli. Tüketici de bunlar arasında işine geleni seçmeli, satın almalı.
İkincisi; her tüketicinin fayda fonksiyonu farklıdır. Yani halk diliyle söyleyeyim, herkesin damak tadı farklıdır. Kimisi için Kastamonu pastırması daha lezzetlidir kimisi için Kayseri pastırması daha lezzetlidir. Bu nedenle de piyasa talebinin tamamını bir şehir pastırması almaz. Kastamonu, Sivas, Afyon gibi şehirler de pastırma talebinin bir kısmını alırlar. Kişisel olarak söyleyeyim, ben Kastamonu pastırmasını daha çok beğeniyorum. Kayseri pastırması beni daha az mutlu ediyor. Etrafımdakiler de Kastamonu pastırmasını daha çok sever. Abime Kastamonu pastırması göndermiştim. Halen “Kastamonu pastırması bir numara diğerleri Kastamonu pastırmasının ceketini taşır” der. Bu düşünceye katılmayan Kayseri pastırmasını daha çok beğenenler de olabilir ki normaldir. Türkiye pastırma piyasasında şu anda Kayseri pastırması lider konumda olduğuna göre Kayseri pastırmasını seven de bayağı tüketici var.
Üçüncüsü; pastırma zorunlu mal değildir ve ikameleri de (sucuk, sosis, salam vb) vardır. Bu nedenle talebinin fiyat esnekliği yüksektir. Çok teknik konuştum, farkındayım. Daha açayım. Pastırma fiyatı yükselirse talebinde çok düşme görülür. Çünkü insanlar fiyatı yükselince pastırma yemekten vazgeçebilir veya sucuk yemeyi tercih edebilir. İşte bu tip mallar için talebinin fiyat esnekliği yüksek mal deriz. Bu tip mallarda firmalar gelirlerini çoğaltmak için fiyatı yükseltemez. Çünkü az önce dediğim gibi fiyatı yükseltirsen millet sucuk yer ve pastırma talebi, satışları çok düşer. Satışlar çok düşerse de senin gelirin düşer. Bu nedenle firma gelirlerini çoğaltmak için satış miktarını artırmalıdır. Doğrusunu söylemek gerekirse Kayseri pastırmanın pazarlama kısmını Kastamonu’ya göre daha iyi yaptı. Türkiye’nin her yerinde Kayseri pastırması biliniyor ama Kastamonu pastırması adını fazla duyuramadı. Kayseri pastırması da talebi karşılamak için geleneksel üretimden seri üretime geçti. Büyük fabrikalar, üretim tesisleri açtılar. Seri üretime geçince de eski kaliteyi yakalamakta zorlandıklarını düşünüyorum. Bu tabi benim kişisel düşüncem. Bir önceki paragrafta dediğim gibi Kayseri pastırmasını daha çok beğenenler de olabilir. Genelde seri üretime geçince standardizasyon yakalanıyor ama eskisine göre kalitede düşüşler olabiliyor.
Dördüncüsü; Yeni Kurumcu iktisatçılar büyük firmaların lobi faaliyetleri ile devleti etkilediğini ve kendi işlerine gelen regülasyon (düzenleme) kanunlarının yürürlüğe konmasını sağladıklarını iddia ederler. Gerçek hayatta da ABD ve Batı ülkeleri dahil her yerde bunu gözlemleyebiliyoruz. Doğruya doğru. Kayserili işadamları daha girişimciler ve bunun sonucunda daha zenginleştiler ve güçlendiler. Kayserili işadamlarının lobi gücü daha etkili olunca da Kastamonu pastırmasının reklamının yapılması gibi doğal bir olay bile zor olabiliyor. Eğer Kastamonu pastırma firmaları daha güçlü olsaydı daha çok satış yapsaydı muhtemelen böyle bir olay olmayacaktı. Güçlü olan sana rahat hareket etme imkanı tanımıyor.
Beşincisi; bu olaydan sonra MÜSİAD Kastamonu şubesinde üyelerin çoğunluğu istifa etti. Sadık Kışlı Bey’e şehirdeki başka kişilerin de destek verdiğini gördük. Demek ki şehir böyle bir olayda bir araya gelebiliyor. Bu önemli bir olay. Sadece pastırma değil diğer ürünlerimizin (Siyez Bulguru, eğşi suyu, turizm vb) tanıtımında da Kastamonu halkının bir araya gelmesi, birlik olması gerekli.
Kastamonu’da yaşayan biri olarak Sadık Kışlı Bey’e çok teşekkür ederim. Haklı olduğunu düşündüğüm için bu yazıyı yazdım. Ama Kastamonu sanayici ve işadamlarının şunu yapması gerekli. Daha girişimci olmalılar, daha çok üretim yapmalılar, daha güçlü olmalılar. Günümüzde çalışmayanın işi daha zor. Kastamonu’daki halkımızın girişimcilik niyeti hakkında daha sonraki haftalarda yazmayı düşünüyorum.