Yine aylardan mayıs, hava bir açıyor bir kapıyor. Ben nedense bu ayı sevemedim bir türlü. Havası sıkıcıdır, güvenilmez, bazen dolu, bazen yağmur indirir, bazen de sıcaktan yakar.

“Mayıs ismi, eski Yunan Tanrıçası Maia’dan gelmektedir. Yağmur perisi olarak bilinir.”

Adını bir takımyıldızından almış.

En parlak en güzelinin ismidir.

Bu aylarda açık bir gökyüzüne denk gelecek olursanız güneşin doğmaya başladığı dakikalarda bir yıldız kümesi göreceksiniz. Bunun adı bizde “Ülker”  batı mitolojisinde “Pleiades”  Bu takımyıldızının en parlak, en güzelinin ismi ise Maia yani mayıs…
Cebrai̇l Keleş Köşe (8)-12

Ülker Takımyıldızı Türklerin en eski kozmolojik figürlerinden biridir. Bir Yakut efsanesinde ise cesur bir yiğit, avladığı kurtların derilerinden otuz çift eldiven dikerek bu "ürgel"leri kapatır ve dünyayı dondurucu soğuktan kurtarır, bahar gelir, kış biter.

Cebrai̇l Keleş Köşe (10)-12

1 Mayıs emekçi bayramında genel sekreterle koru yaylasında…

Mayıs ayının ilk gününde Genel sekreterle birlikte Taşköprü Akseki den girip, Çatalzeytin- Çatak köyüne kadar müthiş bir doğa içinde yolculuk yaptık.
Genel sekreter Nida Sinsi daha ziyade yollar ve sanat yapıları güzergâhlar üzerine yoğunlaşırken benim gözüm koru yaylasının muhteşem güzelliklerindeydi.

Arada bir not almak, teknik ölçüm ya da inceleme için durdukça bu efsane yaylayı fotoğraflama şansını yakaladım.

Genel sekreter Nida Sinsi; ara ara atıştıran yağmurla birlikte sisin kapladığı yaylaları o yaylalara çıkan yolları göstererek,

-Bu memleket bizim, böyle temiz havası, bozulmamış doğası zümrüt ormanlarla kaplanmış dağları, tertemiz gönüllü insanlarıyla bu memleket bizim. Böyle bir memleketli olmak da, burada yaşayıp ona hizmet etmek de ne büyük gurur.

İnsanlığın ilk izleri komşuda bulundu…
Mayıs ayında bir başka ilgi çekici konferans vardı. Çankırı’nın gergedanlarını, kaplanlarını, aslanlarını, zebralarını ve en önemlisi 8 milyon yaşındaki kafatası fosilinin öyküsünü prof. Dr. Ayla Erol anlattı.

Cebrai̇l Keleş Köşe (1)-17

Çankırı en yakınımızda bir yer, bir adım ötemizdeki kapı komşumuz. Son günlerde bilim dünyası burada bulunan fosilleri konuşuyor. Hocamız yıllardır adeta tırnaklarıyla kaza kaza büyük bir çalışmaya imzasını attı.

“Prof. Dr. Ayla Sevim Erol, "Kastamonu Kent Tarihi Müzesi Bilim Günleri-10" etkinlikleri kapsamında Kastamonu'da düzenlenen "Çankırı Çorakyerler Omurgalı Fosil Lokalitesi" konferansa katıldı. Konferansta konuşan Erol, Ankara-Çorum havzası içerisinde yer alan Çankırı, Kastamonu, Çorum ve Ankara'da farklı türleri temsil eden pek çok fosil bulunabileceğini söyledi.”

Hocamız, ilk insanımsıların Afrika’dan Avrupa’ya değil Anadolu’dan dünyaya yayılmış olabileceğini söylüyor.

"Bulunan 'Anadoluvius turkae' ile birlikte yaşayan bu türlerin Doğu Akdeniz ve Anadolu'da 5 milyon yıllık bir süre geçirdikten sonra Kuraklaşmayla birlikte Afrika'ya göç ettiklerini göstermektedir. Böylece 7 ila 9 milyon yılları arasında Anadolu ve Doğu Akdeniz hominin türleri ile diğer omurgalıların Anadolu'dan Afrika'ya göç ettiği hipotezi ortaya çıkmıştır. Afrika'daki en erken hominin buluntusu 7 milyona kadar gitmektedir.”

Cebrai̇l Keleş Köşe (3)-15

Siyez’in peşine düşen Ortadoğu akademisyenleri…

Mayıs ayında bir de Ortadoğu’dan misafirlerimiz vardı. İhsangazi ilçemiz siyeziyle dünyada tanınmaya başlıyor.

Her memleketin kendini işine, iline, ilçesine adamış fedakâr insanları var. Bunlardan biri de Yasin Ciğerci, İhsangazi’nin siyezini tüm dünyaya tanıtmak için çalışıp didiniyor.

Gençlere örnek bir başarı öyküsü var. Yasin’in aklında eğitim için üniversite sıralarında, sonrasında ise hayata atıldığında hep geleceğe dönük planlar vardır. İhsangazi’nin sembol ürünü Siyez’i bir marka haline getirmek.

Pandemi bazen farklı kapıları da açıyor.

Herkesin evde ekmek yapmaya çalıştığı dönemde genetiği değiştirilmeyen 12 bin yıllık ata ürünü siyez kamuoyunun dikkatini çekiyor. Ulusal haber ajansları ve çeşitli medya programlarında siyez konusu tüm ülkeye anlatılınca, siyeze talep de artıyor.

Yasin bu konuda çalışmaya başlayıp öncelikle ürün çeşidini geliştiriyor. Paketleme ve satışa uygun hale getirmek için çalışmalarda bulunuyor.

 Tatlıdan tuzluya, ekmekten eğşili pilava kadar birçok ürün raflarda yerini alıyor.

Tv lerde, gazetelerde sık sık yer almaya başlayınca uzaklarda çok uzaklarda birilerinin dikkatini çekiyor. En son Ortadoğu ülkelerinden “Bahreyn, Kuveyt, Katar ve Suudi Arabistan”dan Türkiye'ye gelen 12 kişilik ekip, İhsangazi ilçesinde siyezle ilgili incelemelerde bulunmak için Yasin Ciğerci’nin kapısını çalıyorlar.

Yasin Ciğerci ve ailesi bu misafirleri karşılıyorlar, konuklar bir yandan siyez buğdayının öyküsünü dinlerken taş değirmende nasıl un haline geldiğini gözleriyle görüp, o undan hamur yapıyorlar. Bahçede yanan “hurunda “  kendi elleriyle yaptıkları ekmekleri pişiriyorlar.

Tam bir tematik turizm örneği var önümüzde, evin önünde et ekmeği, ayran, eğşili pilav, ev baklavası kurabiyeler ekmekler dizilmiş. Keyifle sunumları tadan ve çok beğenen konukları, mikrofonlara görüşlerini dile getiriyorlar.

Yüzler gülüyor, her biri artık bizim bir gönüllü turizm elçimiz olarak memleketlerinde bizi anlatacaklar.

Yerelde turizm konusunda neler yapılabilir diyorsak uzağa gitmeye gerek yok, bir turist bin turist nasıl olur onun canlı örneğini gönüllü şekilde yapan Yasin Ciğerci ‘ye bakmak yeterli olacaktır.

Teşekkürler genç girişimci Yasin…

Mayıs ayında turnaların göçü…

Mayıs ayının daha başındayız ama aksiyon bitmiyor,

 İş yerimdeyim bir telefon geldi,

Eski dostum Mustafa Gezici hocam arıyor, acele yetiş bahçeye turnalar indi.

Makinemi kaptığım gibi hocamın yanında aldım soluğu.

Karşımızda bir gurup turna yemleniyor. Arada bir ekip başları olduğu belli olan biri kafayı kaldırıp etrafı kolaçan ediyor.

Ses çıkarmadan izliyoruz.

Makinenin deklanşör sesini kapatmayı unutmuşum, hemen işkilleniyorlar, huzursuzluk artıyor, gergin bir hava var. Bizi görmeseler de hissediyorlar.

Sonra hep birden havalanıp daha uygun bir yere doğru kanat çırpıyorlar.

Biz de arkalarından bakakalıyoruz.

Dilime bir türkü geliyor,

Bozkırın çocuğu, bozkırın tezenesi Neşet Baba’dan çığırıyor.

“Allı turnam, bizim ele varırsan

Şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle”

Nuri Bilge Ceylan’dan “Mayıs sıkıntısı” filmi tadında birkaç günün notları…


8 Mayıs 2025 Kastamonu
Cebrail Keleş/ Balıkçı Şef