Efsanelerin koruduğu inanılmaz karaçam.
Bundan 15 yıl kadar önceydi. "Anıt Ağaçlar kitabı" için çalışma yapıyordum, beni tanıyan herkes; gördüğü bildiği büyük, ilginç ağaçları anlatıyor, elinde varsa fotoğraflarını gösteriyordu. İş arkadaşım Rafet Tiryaki’den de Merkeze bağlı Hacımuharrem köyünün Kozlu Mahallesi’nde öyle ilginç bir ağaç olduğu bilgisi geldi ki, duyduğumda inanamadım.
İlk fırsatta beni çok heyecanlandıran o ağacı görmeye, Kozlu’ya doğru yola çıkmıştım bile. Bizi köyün Muhtarı Kadir Çavdarcı ve köylüler karşıladı. Kısa bir selam, hal hatır muhabbetinden sonra gözlerim yol kenarında olduğu söylenen o anıt ağaç adayını aramaya başlamıştı. Aslında burası yabancı olduğum bir yer değil, epeyce gelip geçmişliğimiz vardı.
Ama buralarda devasa bir ağaç hiç görmedim! Görsem mutlaka dikkatimi çekerdi diye düşündüm. Önce yakınlara baktım, sonra dağlara, uzaktaki ormanlara... Görkemli, heybetli bir çam aradım... Yoktu.

Bambaşka bir dünyaya açılan kapıyla ilk tanışma…
O günü çok iyi hatırlıyorum, bahar sonuydu sicim gibi yağmur yağıyordu. Her taraf çamur içindeyken, muhtar ve köylülerle birlikte yol kenarındaki bir tarlaya daldık. Yeni yeni büyümeye çalışan ekin tarlasının ortasında, etrafı ardıç ve kızamıkçık dikenleri tarafından sarılmış küçücük bir çalılığın yanında durduk.
— Eee hani o koskoca devasa anıt ağaç? Diye sordum muhtara.
— Az sabır şefim, geldik, diyerek dikenli çalılıkların arasında bir açıklık gösterdi. Tıpkı bir tilki kovuğu gibiydi!
Dışarıdan bakınca yalnızca yeşil bir öbek, ama içeri girdiğimde... Bambaşka bir dünyaya açılan bir kapıydı sanki. Dışarıdaki sicim gibi yağmurun damlası buraya düşmüyor, sadece sesi geliyordu.
Karşımda duran şey inanılmazdı. Nefes kesici güzelliği ve hayrete düşüren formasyonu karşısında resmen dilim tutulmuştu. Hele o ağaç etrafında anlatılan yerel öyküleri, efsaneleri duyunca, bunun sıradan bir ağaç değil, her sayfasında ayrı bir gizem, mistik bir hikâyenin satırları olan bir Tabiat Anıtı olmalıydı.
Kastamonu coğrafyasında gezip gördüğüm en ilginç Anıt Ağaç ile tanışmamız bu şekilde olmuştu.
Yıl 2025 ve biz yine Kozlu’dayız.
O günün üzerinden yıllar geçti,
Anıt Ağaçlar Kitabımız yayınlandı.
Ben yaşlandım, saçlarımda aklar iyice çoğalmışken, yine bir vesile ile yolum Kozlu’ya düştü. Buraya kadar gelmişken eski dostları ve anıt ağacımı da ziyaret edeyim dedim.
Yine daldık tarlaya, yine bir öbek çam dalından başka bir şey gözükmüyor. Tek fark bu sefer yağmur yağmıyordu, muhtarım Kadir Çavdarcı dedi ki;
- Şefim geçen geldiğinde dikenlere takılmıştın, bu sefer rahat geçesin diye girişin önündeki çalıları temizledik.
-Eyvallah muhtarım evet geçen sefer üst baş dikenlere takılmıştı bak bu sefer çok rahatım ama sen yine de benden sora yine kapat burayı.
İçerideyim.
Hava soğuk, bulutlar Ballıdağ’ın tepesine toplanmış kar yağışı gecikmiş ama ha yağdı ha yağacak. dışarıda sert bir rüzgâr esiyor, dalların arasından ıslıklar geliyor çok eski bir türkü söylüyor.Bir gıcı düşüyor ayağımın altına, yerde kuru pürlerden bir halı, sırtımı dayadığım yüzlerce yıllık ağaç gövdesinden bir duvar var.
Taşköprü Çiftkıran’dan Kozlu’ya uzanan bir göç öyküsü.
Yaşlı karaçamın oyuk gövdesine sığınıyor, kulak veriyorum. O da bana bir göç öyküsü anlatıyor: Taşköprü Çiftkıran’dan Kozlu’ya uzanan bir göç öyküsü...
Bundan uzun zaman önce Taşköprü Çiftkıran’da yaşan Çavdarcı ailesinin büyükleri, usluları önemli bir karar alırlar.
O tarihlerde herkes “doğduğu yerde doyamamak” olgusu yüzünden yorganını sırtına vurup gurbete, İstanbul’a çıkmaya başlarlar. Fakat Çavdarcı ailesinin daha iyi bir çözümü vardır. Aile köydeki tüm varlıklarını satıp savar ve daha verimli buldukları Kozlu mevkiinde arazi alıp yeni bir hayat kurarlar.
Farkında olmadan Tarihimizin sessiz tanıkları olan Anıt ağaçlara komşu olmuşlardır.
İyi bir komşuluktur bu, dalına, gıcısına (kozalağına) kabuğuna kimse dokunmaz. Mübarek günlerde ağaç altında kandil yakıp dua ederler.
Burasının onlar için manevi bir yeri vardır.
Anıt ağacın özellikleri
Bu ağacımızı aslında rakamlarla ifade etmek onu anlatmaya yetmez, onu yerinde görmek gerekir. Yine de Anıt Ağaçlar Kitabımızda yer alan teknik bilgilere bir göz atmakta fayda var.
Adı/Cinsi: Kozlu çamı: Pinusnigra
Yer: Kastamonu merkez ilçe, Hacımuharrem köyü, Kozlu mahallesi
Rakım: 900 m
Boy: 4.50 m
Çevre: 4.30 m
Kalınlık: 1.40 m
Genel durum: Çam tarlanın ortasında, çevresinde kısmen çalılar var ve bu çalılar tarla işlenirken koruyuculuk yapıyor. İnsan etkisini uzak tutuyor. Dibinde büyük bir çıra oyuğu olmasına rağmen sağlığı iyi görünüyor.
Statü: Ağaçla ilgili bir kayıt yok. Kendine özgü bu yapısıyla rahatlıkla anıt olmaya aday.
Öneri: Çamın etrafına genişçe daire şeklinde uygun bir bariyer konarak tam koruma sağlanmalı. Tarlaya uzanan kökler açıkta kaldığı için kurumuş durumda. Tarlada çıkabilecek bir anız yangını, çevresindeki çalılar nedeni ile ağaç içinbüyük risk oluşturmakta. Bu nedenle çevredeki çalılar kısmen düzenlenmeli, anız yakmama konusunda köylülere uyarı yapılmalı.”
Gizemli Sırlar: Beyaz Elbiseli Kadın ve Kızıl Saçlı Kız
Bu ağacın öyküsünü sorduğum Hacı Muharrem köyünün muhtarı Kadir Çavdarcı anlatıyor:
— Burası yatırdır, ağacın altında büyük bir zat yatıyor diye duyardık büyüklerimizden. Hatta derler ki; ağaç yılda bir gün yere saplanmış dallarını yukarı kaldırırmış. Bizler de bayramlarda ağacın kovuğunda kandil yakarız.
Muhtarın kendi başından geçen olay ise kimsenin inanamayacağı türden: Köye dönerken akşamüstü yolun ortasında beyaz elbiseli bir kadın görmüş. "Geçemedim, geçirmedi beni. Çok korktum, yolumu değiştirip eve döndüm" diyor.
Eski muhtar Mustafa Çelik de annesinin bir hatırasını anlatıyor, Benim annem abdestsiz yere basmayan Namazında niyazında bir kadındı. Bu ağacın olduğu yerde yatır var diye bildiğimizden de çok hürmet ederdi. Bir gün tarlada çalışmaktan yorgun düşünce ağacın gölgesine uzanmış uzanmasına ancak biraz da tedirgin olmuş. Sırtımı bu yatıra döndüm ama acep burada yatan kimse bana kızar mı diye kalbinden geçirmiş.
Rüyada kızıl saçlı bir kadın görünmüş ve ben yatıyorum burada diye cevap vermiş.
O günden sonra buraya kızılsaçlı kadın yatırı dedik.
Bu sadece bir Anıt ağaç değil“Tabiat Anıtı” olmalı
Daday yolunda Hacı Muharrem köyünün Kozlu mahallesine yolunuz düşerse yol kenarındaki tarlalara bir göz atın. Birinin ortasında bir tarlanın çamdan oluşan bir tümsek göreceksiniz.işte tam da burada doğa harikası müthiş bir Anıt ağaç var. Ağaç demek haksızlık olur, bu öyküsüyle görünüşüyle emsalsiz bir “Tabiat Anıtı”dır.
Bu ağacın tarifi kelimeler sığmıyor. Yine de kısaca şöyle diyebilirim, kocaman bir çam gövdesi düşünün her santimi büklüm büklüm burulmuş. Dalları ise belli bir yükseklikten sonra eğilmiş yere doğru uzamış, secde eder gibi toprağabaşını koymuş ve yerden tekrar fidan olarak doğmuş.
Ağaç o kadar özel bir şekle sahip ki sanki devasa bir şemsiye.Hiç abartısız onlarca kişi altına rahatça sığabilir.
Efsaneler, hikâyeler, mitler sadece ilginç bir öykü olarak kalmıyor anlatıldığı yere ayrı bir değer katıyor. Ben hiç denk gelmedim ancak olur da bir gün buralara yolunuz düşerse, bu ağacın yanından geçerseniz alt dallarına dikkatlice bakın. Belki o efsanede anlatılan o gün bu gündür ve dallarını yerden yukarı kaldırmıştır.
…
15 yıl önce gittiğim ağaç aynı duruyor.
Kozlu’daki dostlarım da.
Değişen şeyler yok mu elbette var.
İlk fotoğrafa göre hepimiz biraz daha yaşlanmışız. Saçlarımıza aklar düşüp, yüzümüzde kırışıklar epeyce artmış.
Bir daha ne zaman yolum düşer bilmem ama bildiğim şu 15 yıl önce yazdığımı bugün de tekrar etmeye devam edeceğim,
Taa ki bu tabiat anıtının sesini duyuruncaya kadar.
Sadece hikâyesi için bile bu ağacın koruma altına alınması ve etrafı tel örgüyle çevrilip kapısına da “Bu ağaç Korunması gereken kültür varlığımız olup Doğal Tabiat Anıtıdır” diye yazılmayı bence her yönüyle hak eden bir ağaç.
Cebrail Keleş-Balıkçı Şef
8 Aralık 2025 Kastamonu



