Mevcudiyetinin yegane temelini yoksunlukta dahi evlatlarının terki diyar eylememesine bağlayan Kastamonu, asırlık letarjisinden silkinir mi gün gelir de, zihninin demir parmaklıklarını kırar mı?...
Dünyanın pek az yöresine nasip olmuş birikimini kalkınma ve gelişmeye kaldıraç eyleyebilir mi?

Afacan 20 Aralık Köşe Yazısı (2)

Atomu parçalamaktan da mı zor iş?...
Kastamonuluyu özgüvenle çelikleştirmek?

“Kahta, Kadınparmağı, Terkabuk, Tilkikuyruğu, Şam ve Arnat” da mı çare olmaz?...
Bereketleriyle omuz vermez Kastamonuluya?

“Bunlar da ne?” diyeceksiniz...
Haklısınız, “yerel kimlik” hükümsüz kaldığında, göz tanımaz-kulak duymaz-gönül hissetmez.

Afacan 20 Aralık Köşe Yazısı (3)

“Kara üzüm” de ekleyelim yukarıdaki “kurtarıcı” listesine…
Aşina bir kelime, üzümden bahis, asma konusu.

Kastamonu da bir “bağ yöresi”…
Koridorları ve havzaları ile.

Afacan 20 Aralık Köşe Yazısı (1)

Yaz sonu köy pazarına “asma yaprağı” inmeden hatırımıza gelmez ama…
Hatırını çoktan unuttuğumuz/saymadığımız Kastamonu’nun üzüm bağları.

(İki bilim insanının, Hüseyin Çelik ve Ferhat Odabaş,1989 yılında Kastamonu’nun Tosya ilçe merkezi ve Çifter köyündeki bağlarda yaptıkları incelemeyi yayımladıkları “Kastamonu Bağcılığı ve Burada Yetiştirilen Bazı Üzüm Çeşitlerinin Ampelografik Özellikleri” başlıklı makale yol açıcı...
“Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 1991.”

Kastamonu “bağ memleketi”…
Makalede rakamlarla bu özellik kaydedilmiş.

“1983 yılı istatistiklerine göre Kastamonu ili bağ alanı 960 hektar, üretim 2.037 ton iken 1987 yılında bağ alanı 1.150 hektara, üretim ise 2.772 tona çıkmıştır”…
“Kastamonu ilinde 1.091 hektarı sulu ve 482 hektarı susuz olmak üzere toplam 1.573 hektar bağ alanı vardır. Bağ alanları, 379.478 hektar olan toplam tarım alanının % 0.42'sini oluşturmaktadır. Bağcılığın yoğun olduğu Tosya ilçesi merkezi ve tüm köylerinde bağ bulunmaktadır. Fakat, bağcılık genel olarak ilçe merkezi civarında, Çifter, Kuşçular ve Sofular köylerinde yoğunluk kazanmıştır. Özellikle Devrez Çayı'na yakın yerlerde sulama problemleri de halledildiği için bağ alanlarında artış olmuştur. Nüfus artışı ile birlikte yerleşim alanlarının genişlemesinden dolayı ilçe merkezindeki bağların söküldüğü, civar bağlardaki yetiştiriciliğin ise sürdürüldüğü tespit edilmiştir.”

Aradan geçti yarım asır…
Tosya’nın mevcut “bağ” yerleşimi, üretimi ve ekonomisi ne haldedir araştırmaya muhtaç günümüzde.

Ancak, yerleşimin genişlemesi dolayısı ile bağların sökülmesi, aynı gerekçe ile çeltik tarlalarından vazgeçilmesi gerektiği söylemlerini hatırlattı…
İnşaat da inşaat.)

(Bakanlık “Tarım Orman Ekranı” web sitesinde “Yaprağı meyvesinden değerli” başlığı ile verdi Tosya üzüm bağları haberini Haziran 2018’de…
“Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde toplanan asma yapraklarının kilogramı yaklaşık 5 liradan satılırken Kastamonu'nun Tosya ilçesine özgü Kâhta türü üzüm yaprağının 20 liradan alıcı bulması, çiftçilerin yüzünü güldürüyor.”

O gün için ilçenin bağ varlığının “7 bin dekar” olduğu kaydedilmiş yerel üreticilerce…
Yaprak talebine yetişilmediği, sezon öncesi rezervasyon yaptırıldığı, pazara indirmeye fırsat kalmadan tüketici ile buluşturulduğu ifade edilmiş.

Tosya asma yaprağının özelliği “kadifemsi, taze ve yumuşak" olması…
Bir de kendini diğer yılın Nisan ayına kadar muhafaza edebilmesi.

Tosya bağlarının üzümü “para etmiyor”…
Yaprağı “el yakıyor”.

Elbette “yaprak üretimi” de bir “fark yaratmak” başlı başına…
“Ormanda ayak izi olmayan patikayı takip etmek.”)

(“Bam teline vurmak” için yukarıdaki satırları alt alta sıralamam gerekliydi…
“Damdan düşer” gibi sonuç bölümüne demirlemenin faydası yok nihayetinde.

Ülkemizin farklı coğrafi bölgelerinde “bağ rotaları” var…
“Trakya Bağ Rotası”, “Urla Bağ Yolu”, “İç Ege Bağ Rotası”, “Çal Bağ Yolu”, “Kapadokya Bağ Rotası”.

Bizatihi üreticilerin niyet ettikleri ve payanda oldukları “rotalar” bunlar…
Kastamonu neden “bağ rotası” oluşturmayı düşünmez?

“Önoturizm”…
Farklı bileşenleri ile bütün oluşturan “bağ rotası” emeğinin sektörel kavramı.

Tarım, çiftlik, doğayı bir araya getiren; arkeoloji, kültür ve gastronomi içeren; buluşma noktasında bağ ürünleri olan…
Konaklama, deneyim, ürün satışı ile harmanlanan yüksek katma değerli bir “turizm” çeşidi “önoturizm”.

Farklı isimleri de var…
“Oenotourism”, “enotourism”, “wine tourism”, “vinitourism”.

“Nitelikli kırsal alanlar” namına Kastamonu varsıl…
Sadece “yaprak” üzerinden bağcılık yapan Kastamonu, Tosya yanı sıra iklimi uygun diğer yöreleri ile de pekala bir “koridor/havza” oluşturabilir, “önoturizm” katarına katılabilir.

İşte o zaman…
Yaprağın da, üzümün de, türev bağ ürünlerinin de pahası artar ve üreticinin yüzü güler, bağ üretimi inşaatçılık karşısında asla teslim olmaz.)