Uluslararası düzeyde “Türk Dünyası Kültür Başkenti” ünvanlı, tarihsel süreçte “kadim kültür merkezi” namlı, “hamasette” anlı ve şanlı Kastamonu’nun günümüzdeki “kültür çıktısı” ve “turizm girdisi” içler acısı…

Her iki alanda da “yokları oynamanın” ötesinde “olanı da harap ile” sürgit meşguliyet.

Afacan Kose (5)-6

“Uluslararası” düzlemleri ifade eden “dikey” yükselmeler şurada dursun, “ulusal” eylemliliğe dair “yatay” arenadan dahi silinmiş gitmiş, hatta “kendi içinde” dahi “yok”…

Kastamonu’yu bu hale “indirgeyebilmek” büyük iş!

Görmezin “fil” tarifi misali, her kesimin “eline gelen” aslında “işine gelen” üzerinden Kastamonu’yu tarif etmesinden tutun da, “kültür” ile hiç işi olmayanlara kadar farklı kompartımanlara devrolmuş “Kastamonu kültür sahipliği” günümüzde…

Kimi “Cumhuriyet öncesinden” sayıyor Kastamonu’yu, kimi sadece “Cumhuriyet sonrasından” ibaret sayıyor, kimi ise hiç “saymıyor”.

Kastamonu’nun kültür sürecinin ancak ve ancak “sondaj çubuğunun” tüm birimlerinin sahiplenilmesi ve yaşatılması ile “anlaşılabileceğini” neden anlamazdan gelirler?...

Ellerine gelir de işlerine gelmez görmezlerin.

Afacan Kose (2)-13

Kastamonu’yu sevmenin ve atlası olmanın yegane kaydı/şartı “geleceğe kök sürmek”…

Her taşını kendinden bilmek.

Afacan Kose (3)-14

(Araya “Kültür Yolu Festivali” katı atmakta fayda var…

Yazının temelini sağlamlaştıracak aşağıdaki “pasaj”.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy 4 Ekim’de başlayan ve 12 Ekim’de nihayetlenecek “Malatya Kültür Yolu Festivali” açılışında konuştu…

“Festival kapsamında, şehrin dört bir yanına yayılan 42 noktada yaklaşık 350 etkinlik gerçekleştirilecek. Bugün başlayıp 12 Ekim Pazar gününe kadar konserlerden sergilere, söyleşilerden sahne performanslarına, atölyelerden çocuk etkinliklerine ve çalıştaylara kadar her yaştan ve ilgi alanından ziyaretçiye hitap eden etkinlikler Malatyalı hemşehrilerimizle buluşacak. Malatya Kültür Yolu Festivali ile yalnızca kültür ve sanat etkinliklerini değil, aynı zamanda Malatya'nın tarihi, ekonomik, sportif, kültürel ve turistik imkanlarını daha da görünür kılmayı hedefliyoruz. Festival boyunca şehre gelen ziyaretçilere Malatya'yı ve zengin yerel kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sunmuş olacağız. Gençlerimiz ve çocuklarımız için de çok özel etkinlikler hazırlandı. Bu çerçevede birçok etkinliğin de düzenleneceği bir çocuk köyü kuruyoruz. Bakanlığımıza bağlı müzeler ve ören yerleri, kültür merkezleri, sanat merkezleri, kütüphaneler, özel müzeler, tarihi ve turistik mekanlar ile açık alanlar ve şehir meydanları 9 gün boyunca etkinlik alanı olarak değerlendirilecek. Halk müziğinden tasavvuf musikisine, klasik müzikten operaya, popüler müzikten dünya ezgilerine ve tiyatroya kadar geniş bir yelpazede halkımızı farklı mekanlarda sahne performanslarıyla buluşturacağız.”

Bakan Ersoy’un konuşmasındaki “Malatya” kelimesini “Kastamonu” olarak okumayı deneyin…

Kastamonu’nun “kültür” ve “turizm” çıtasının hemen nasıl da yükseleceğini hesap edin.)

(“Malatya” ve “Kastamonu” arasındaki “nüfus” ve “nüfuz” farkının yorumlarınıza bırakıyorum…

Hepsinden önemlisi “bütünleşik talep etmekle”, “yerinin farkında olmakla” ve “sürdürülür planlama” ile ilintili.

“Kültür” hanesindeki “emek bakiyesini” temize çekti Kastamonu…

“Sıfırladı”.

Kastamonu halkı da kültürün “karın doyurmayacağını” bir güzel ikna edildi üstüne üstlük…

“Kültür” kelimesinin karşısına hezeyan içinde “fabrika” koymak en matah cevap halini aldı(rıldı).

Kültürün kök sürdürülmesi için “bir emek ortaya koymayanlar ili” halini aldı Kastamonu…

Geçmişe “sırt çevirmek” de değil bu; resmen ve fiilen “kibrit suyu dökmek”.

Eldekilere bakınca…

Kastamonu ne “Cumhuriyet şehri” ne de “Cumhuriyet öncesi şehri”.

Binlerle ifade edilen (henüz mevcut bilimsel veriler üzerinden) yılların Kastamonu’sunu gözünden/gönlünden çıkaranlara ayıp…

(B)ilim affetmez ve utandırır.

Siler…

Hükümsüz bırakır.)

Afacan Kose (4)-8

(Turizm elbette ayrı bir “vakıa” Kastamonu namına…

Yıllara sari hem yol haritasını hem de turistini kaybeden Kastamonu gerçeği tastamam ortada.

Turizm istatistiklerini hatmetmeğe gerek yok…

“Bitik” vaziyet ortada.

Afacan Kose (1)-14

Çeyrek yüzyıl kelimeleri yazılan alfabeyi okumayı bırakmanın nihai sonucudur bu…

“Kültür turizmi” odağından vazgeçildiği anda yolun sonu göründü.

Kültüre dair kadirşinaslığın olmadığı Kastamonu’da…

Turizm ile bir cezalandırma olsa gerek günümüzde yaşanan “kesat” hal.

Turizmin “bacasız fabrika” olduğuna kanaat getirememe halinin…

Acı sonudur kalkınma argümanlarında “turizm” maddesinin utangaç edayla dahi olsa geçirilmemesi ilimizde.

Kapısına kilit vurulan ve vurmamak için çareler arayan turizm işletmelerini “iş bilmezlikle” mi suçlayacağız?…

“Bütünleşik bir sorun” değil midir Kastamonu’nun turizmdeki “batık” hali.

Turizmin “sivil toplum” dilinde de ses bulamaması…

Bu daha kahredici bir il için.)

(Unutmadan…

Bir de Boğaziçi’nden Zap suyuna ağıt yakanlar var kültür ve turizm namına.

Kastamonululara bırakılamayacak kadar değerli mi Kastamonu!...

“Üstten bakış” öyle görüyor olsa gerek.)