Yine bir pazar sabahı bu kez, kahvaltı yapmadan yola çıkıp, İzbelli Çiftliği'ne gidiyoruz. Sabiha İzbeli kapıda karşılıyor. Gülen yüzü ve içtenliği hepimizi etkiliyor. Konağın yüzyılı aşkın tarihinden söz ediyor, odaları gezdiriyor. Bu arada hepimizle ayrı ayrı ilgileniyor.

Mi̇ne Özgür Köşe (5)-11

İzbeli Çiftliği’nin bulunduğu arazi, Osmanlı Padişahı IV.Mehmet ( Avcı Mehmet) tarafından 1651 yılında İzbeli Sülalesi'ne bağışlanmış olup Osmanlı ordusunda sayısız zaferlere imza atan sipahiler bu çiftlikte yetiştirilmiş. Daha sonraki miras paylaşımları ile bu gün ellerinde 860 dönüm arazi kalmış.

Mi̇ne Özgür Köşe (1)-20

Sabiha İzbeli’nin kayınvalidesi ise; Kurtuluş Savaşı'nda Türk milis üyesi ve Kastamonu'nun ilk kadın meclis üyesi olan Hafız Selman İzbeli. Kastamonu’nun ileri gelen ailelerinden gelen Hafız Selman İzbeli, varlıklı bir ailenin kızı olmasına rağmen halkıyla iç içe yaşamış.

Millî Hakları Savunma Derneği" (Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti) kadın kolunun kurucularından biri olan İzbeli, Kastamonulu kadınları toplayıp, Kurtuluş Savaşı'nda savaşan askerlere çorap, kazak ve fanila örmelerini sağlamış. Askerler Kastamonu'ya gelince yolda hepsini karşılamış, hepsini doyurmuş.

Halkın arasında güçlü bir lider olan Hafız Selman’ın ve ailenin diğer üyelerinin anılarını taşıyan evi geziyoruz.

Mi̇ne Özgür Köşe (3)-19

Sobanın ısıttığı odalardan birine geçiyoruz. Odada, kanaviçe işli çarşaf, üstünde el işlemesi yatak örtüsü bulunan bir yatak var. Yanındaki büfenin üstünde ve duvarlarda yıllarca korunmuş tarihin çeşitli dönemlerine tanıklık etmiş eşyalar dikkat çekiyor.

Gramofon, kılıçlar, çakmaklı tüfekler evin odalarını süslüyor. Atatürk’ün 1925 yılında Kastamonu’ya yaptığı ziyarette kullandığı yatak örtüsünü ise armağan edildiği Kent Tarihi Müzesi’nde görmüştük.

Konuklarını otantik bir ortamda ağırlayan konak, Kastamonu turizmine katkıda bulunuyor. Lezzeti, doğanın güzelliğini ve Anadolu kültürünü duyumsarken doğal tatlarla mutlu olduğumuz bir yer burası.

Köy kahvaltısında hepsi birbirinden lezzetli ve tamamı çiftlikte üretilmiş olan meyvelerden yapılmış reçel ve marmelatlar, köy yumurtası, bahçede yetişen biber, domates, kendi ineklerinin peyniri, yağı ve bir tas taze kaymaklı yoğurt var.

Mi̇ne Özgür Köşe (4)-15

Sobanın üstünde ince ince dilimlenmiş köy ekmekleri kızarıyor. Kızaran ekmeklerin ve demlenen çayın kokusu odayı sarıyor.

Çiftliğin kahvaltısında bol çeşit var ama zeytin yok. Sabiha Hanım bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Bizim kahvaltımızın özelliği, yenilen her şeyin organik olması ve burada yetiştirmemiz. Kastamonu'da zeytin ağacı yok, bizim çiftlikte de… O nedenle kahvaltılarımızda zeytin kullanmıyoruz.

Kahvaltımızı tamamlayıp keyif çaylarımızı içiyoruz. Emrah ve Zeynep doğayı keşfe çıkıyorlar. Toplam 860 dönüm araziye sahip İzbeli Çiftliği’nde tavuk, kaz, hindi, inek, at ve köpekler onların çok hoşuna gidiyor. Bahçedeki hamak, uçsuz bucaksız yeşillik ve tüm bunların yanı sıra Sabiha Hanım’ın sıcaklığı hepimizi etkiliyor.

Etli, otlu, mantarlı, yoğurtlu, patatesli ekmekleri, tarhana çorbası, yine kendi yetiştirdikleri sebzelerden hazırladıkları turşu, ayran ve eyşi denilen kendi hazırladıkları meyve suyu da tadılmaya değer.

Mi̇ne Özgür Köşe (7)-6

Emekli ebe hemşire olan Sabiha İzbeli, 40 yıl çalıştığı mesleğini çok seviyor. Henüz 16 yaşındayken, yaşı büyütülerek Konya'da ebe okuluna başlayan Sabiha Hanım;

“Okulda yaşı en küçük öğrenciydim ama hiç sıkıntı çekmedim. Çok isteyerek, sevinerek okula gittim ve birincilikle mezun oldum. Dünyaya tekrar gelseydim yine ebelik mesleğini seçerdim.

Çiftliğe gelenlerden bazı misafirlerin, baba ve oğulun ebesi olduğumu söyleyenler oluyor. Mutlu oluyorum, gurur duyuyorum.” Diyor.

Mi̇ne Özgür Köşe (2)-23

Van'da 1952 yılında başladığı ebeliği 1957'den sonra Kastamonu'da devam ettiren İzbeli, meslek hayatı boyunca çok sayıda doğuma yardımcı olmanın gururunu yaşadığından söz ederken, her konuşmasında aile kurumunun önemine dikkat çekiyor.

Sevgiyi her şeyin üstünde tutan Sabiha İzbeli bunu şöyle anlatıyor:

“Ben Allah’ın yarattığı bütün canlıları seviyorum. Yaratılan hiçbir şey boşuna değildir. Gittiğim yerlerde mutlaka seveceğim birisi çıkar. Yalnızca insan mı, bazen seveceğim bir ağaç, bazen bir çiçek olur. Benim için sevgi her şeyin üstünde. Hayatımızdaki en büyük zenginlik ise evlatlarımız.”

İlk görüşmemiz olmasına karşın uzun süredir tanıdığımız çok yakın bir dosttan ayrılırcasına veda etmemizden sonra Dünya Gazetesi Yazı İşleri’nden şöyle bir ileti alıyorum.

“Sayın Mine Özgür, Dünya Gazetesi ‘Yılın Başarılı İş Kadınları’ seçmesinde 2002 yılı “Kastamonu En Başarılı İş Kadını” ödülü almış olmanız nedeniyle bu yıl için önereceğiniz isimleri bildirmenizi rica ediyoruz.”

İlk aklıma gelen isim, bu çiftlikte hem tarihi koruyan hem de en doğal ürünlerle konuklarını ağırlayan Sabiha İzbeli oluyor. Önerimi bilgiler, belgelerle destekliyorum. O günlerde henüz bu gün ki gibi tanımamış olan İzbeli Çiftliği ile birlikte turizme kucak açan Sabiha İzbeli’nin fotoğraflarını da gönderiyorum.

Ve Dünya Gazetesi 2003 yılı “Kastamonu En Başarılı İş Kadını” ödülü, bu kez de değerli büyüğümüz Sabiha İzbeli’ye geliyor.

Kuralları bilmek başka, uygulamak başka iştir. Soyutla somut arasına bin bir şey girer.

Bunu çok iyi uygulayan ve ebe olarak hizmet etmesinin ardından, bir kenara çekilmek yerine verimli çalışmayı sürdürerek, iletişim becerilerini ve işbirliği yapma yeteneğini kullanarak doğanın kalbinde bir turizm cenneti yaratan Sabiha İzbeli’ye saygıyla….

Mi̇ne Özgür Köşe (6)-10

(2010 yılında yayınlanan YÜREĞİME DEĞDİ(N) KASTAMONU adlı kitabımdan)