Çin ile ABD arasında yakın zamana kadar ilginç bir işbirliği bulunuyordu. Çin, ABD ve Avrupa Birliği’ne mal satıyor ve ihracat yapıyor. Sonra da elde ettiği gelirle ABD tahvillerini alıyordu. ABD, Çin’e bu kadar çok borçlu olmaktan rahatsızlık duyuyor ve kimi zaman “Sen bize çok mal satıyorsun ama bizden mal satın almıyorsun, müzakere edelim” diyordu. Bu görüşmelerde Çin hep Batı’dan mal alacağına söz verse de almadı ve hep oyaladı. Böylece sürekli ekonomisini büyüttü. Aslında Dünya’daki diğer ülkeler de hep ABD tahvillerini aldı, ama bu tahvillerin zamanı gelince ABD borcunu ödemedi. Hep borcunu yeni tahviller ile değiştirdi, yani borcun vadesini uzattı. Bunu yaparken de en büyük güvencesi askeri gücü ve silahları idi. Bu nedenle küçük ülkelerin borcu geri isteme kabiliyeti çok zayıftı. Karşımızda bu döngünün kırılıp kırılamayacağı gibi önemli bir soru var. O zaman Dolar’ın rezerv para olma gücünü bu hafta inceleyelim.
Öncelikle Dolar’ın rezerv para olma gücünün aşınmaya başladığı görülüyor. IMF verilerine göre Dünya rezervlerindeki dolar 27 yılın en düşük seviyesinde. 1999 yılında merkez bankalarının tuttukları döviz rezervinin %70’i dolar iken 2021 yılında bu oran %59’a kadar geriledi ve gerilemeye de devam ediyor. Finans dışı şirketlerin Dolar cinsinden tahvil satışları da %50’lerden %37’lere kadar geriledi. Pekiyi neden? Birincisi; ABD zamanla ekonomik açıdan zayıflıyor. Sürekli dış ticaret açığı veriyor ve kamu borçlarının GSYİH içindeki payı sürekli artıyor ve %100’ün üzerine çıkıyor. İkincisi; Rusya, Çin, Hindistan ve hatta Türkiye’nin giderek yükseldiği görülüyor. Bu ülkelerin savunma sanayileri ve teknolojik altyapılarında da yükselme görülüyor. BRİCS (Brezilya- Rusya- Hindistan-Çin-Güney Afrika) ekonomilerinin büyüklüğü G7 ülkelerinin ekonomilerini geride bıraktı. Üçüncüsü; Dünyada ABD’e karşı ortaya çıkan antipati ve ABD’nin doları silah gibi kullanmasına duyulan tepki de Merkez Bankalarının daha az dolar rezervi tutmasına neden oluyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında ABD’nin Dolar ve finansal sistemi silah ile kullanmaya çalışması da Dünya’daki diğer ülkelerin endişelenmesine ve bu tehdide karşı nasıl önlemler alabileceğini düşünmeye başladı.
Merkez Bankaları Yuan ve diğer döviz rezervlerini daha fazla tutmaya başlıyor. İsrail bile döviz rezervlerine Çin Yuan’ını dahil etti ve rezervlerinde Dolar’ın ve Avro’nun payını azalttı. Çin; Brezilya ile ticaretinin bir kısmını Yuan ile yaptı. Çin şirketi CNOOC ile Fransız firması Total arasında sıvılaştırılmış doğalgaz ticaretinin Yuan ile yapılması konusunda anlaşma yapıldı. Çin yine Suudi Arabistan ile anlaştı ve petrolün Yuan cinsinden fiyatlandırılmasına başlandı. Yine Çin, uzun süredir araları bozuk olan Suudi Arabistan ile İran arasında diplomatik görüşmelerin başlamasına yardımcı oldu. Rusya’da da Çin Yuan’ının ABD dolarından daha fazla işlem görmeye başladığı belirtildi. Çin ayrıca Sınır Ötesi Bankalararası Ödeme Sistemi (CIPS) geliştirerek Yuan’ın küresel ekonomide rolünü kuvvetlendiriyor. Çin’in diğer Dünya ülkeleri ile gelişen ticaret ilişkileri de Yuan’ın rolünün artmasına yardımcı oluyor. Yuan’ın önündeki en büyük dezavantaj Çin finans sisteminin küresel piyasalara açılmamış olmasıdır.
Ancak iş sadece Çin Yuan’ının aktivitesi ile sınırlı değil. Hindistan 18 ülke ile ticaretinde Rupi kullanmaya başladı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Hindistan arasında ikili bir ödeme mekanizması kuruldu. Türkiye; Rusya ve Çin ile yerel para birimleri aracılığıyla ticaret yapmaya başladı. Türkiye’nin dış ticaretinde TL’nin ağırlığı giderek artmaya başladı. Diğer ülkelerde ticaretlerinde Dolar ve Avro yerine yerel para birimleri ile ticaretin mümkün olup olmadığını araştırmaya başladı. Güneydoğu Asya Ülkeler Birliği (ASEAN) da yerel para birimleri ile ticareti artırma çabalarına girişiyor. En son Brezilya ve Arjantin aralarındaki ekonomik ilişkileri geliştirmek amacıyla “Sur” adıyla ortak bir para birimi geliştirmeye çalışıyor.
Bir diğer gelişme de dış ticarette Dolar’ın alternatifi para birimleri geliştirme çabalarının artışıdır. Örneğin; BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkeleri kendi aralarında ticareti geliştirmek için yeni bir para birimi geliştirme çabalarına girişti. Malezya da Asya Para Fonu kurulmasını savunmaya başladı ve Dolar’a bağımlılığı azaltmayı amaçladığını beyan etmeye başladı.
Dijital paraların Coin’lerin de giderek daha fazla ilgi çekmeye başladığı görülüyor. Dünya değişiyor ve gençler giderek daha fazla dijital para birimlerine yöneliyor. İnsanlar daha çok elektronik ödeme sistemlerini tercih etmeye başlıyor ve bu da doğal olarak Bitcoin gibi resmi olmayan kripto para birimlerinin hızlı biçimde büyümesine neden oluyor. Çin ise gidişatı gördü ve dijital Yuanı piyasaya sürerek vatandaşları arasında kullanımını yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bunun bir sonraki aşaması Uluslararası ticarette dijital Yuan’ın kullanımıdır. BAE de emcash adıyla 2017 yılında kripto parayı piyasaya sürmüştü. El Salvador da Bitcoin’i ikinci resmi para birimi olarak ilan etti. FED başta olmak üzere diğer merkez bankalarının dijital para kullanımına uyum sağlamakta geç kaldığı görülüyor.
Dolar’ın kısa dönemde küresel ekonomide ağırlığını kaybetmesi beklenmiyor ama giderek küresel ekonomideki ağırlığını kaybettiği de bir gerçek… Yani orta ve uzun dönemde Dolar’ın geleceği hakkında ciddi soru işaretleri mevcut. ABD de Dolar’ın rezerv para olma özelliğinin yıpranmasına seyirci kalması beklenmiyor ve bu da sıcak çatışmaların başlamasına neden olabilir. Rusya-Ukrayna savaşı ile fiilen başlamıştı ama fiili savaş şimdilik Ukrayna coğrafyası ile sınırlı kaldı. Ancak Dolar’ın rezerv para olma özelliği yıprandıkça ABD’nin fiili çatışmaları daha da şiddetlendirmesi ve çatışma alanını genişletmesi ihtimali mevcut. Hatırlayacaksınız! ABD’nin Saddam Hüseyin ve Irak’a saldırmasının nedenlerinden biri de Saddam’ın ABD dolarına karşı olan saldırısı idi. Şimdi ise bir değil birden çok ülkenin ABD Dolarına karşı alternatif arayışları mevcut. Üstelik bu sefer karşısında güçsüz Irak ordusu değil, nükleer silahlara sahip ülkeler (Rusya, Çin, Hindistan) gibi ülkeler var. Dolar’ın aşınmasına karşı abartılmış saldırgan bir tavır izlemesi karşısında Çin’in de karşı bir hamle yapma riski de görülüyor. Çin halen Dünya’da Dolar rezervlerinin %26’sını elinde bulunduruyor ve ufak bir hamlesi bile Dolar’ın değerinde önemli bir aşınmaya yol açabilir ve küresel ekonomiyi zora sokabilir. Dijital paraların yükselişi de Dolar’ın hakimiyetini tehdit eden başka bir unsur… Şu anda Dünya merkez bankalarının tuttuğu döviz rezervinin %59’u Dolar ve 2023 sonunda bu oran bir miktar daha düşecek gibi ama %50’nin altına inme ihtimali de zayıf.
Uzun dönemde ABD dolarının küresel piyasalarda hakimiyetini tehdit eden pek çok unsurun bulunduğunu belirttik. Peki şimdi ne oluyor? ABD enflasyon verilerinin beklentilerin altında olması nedeniyle FED’in faiz artırma ihtimali azaldı. Piyasa uzmanları da FED’in faiz artışlarının sonlarına geldiği yorumlarını yapmaya başladı. Bu da altın başta olmak üzere emtiaların değerlerinin artmasına neden oldu. FED faiz artırımlarına son verdiğinde ise gelişmekte olan piyasalar biraz rahat nefes almaya başlayacak.