Günlük yaşantımızda önemli değişimler yaşanıyor. Artık hayatımızın büyük kısmı internet, bilgisayarlar aracılığıyla yürütülüyor. Toplumsal sorunlar dijital teknolojilerin yardımıyla çözülüyor, İş yapış biçimleri ve toplumsal kültür değişiyor. Yaratıcılık ve innovasyon daha önce olmadığı kadar önemli hale geliyor. Bu hafta konumuz dijital dönüşüm, konuğumuz ise Kastamonu Üniversitesi İİBF İşletme bölümü Üretim Yönetimi ABD Başkanı Doç.Dr. Bülent Yıldız.

Serkan D: “Merhaba hocam. Bizimle konuşmayı kabul ettiğiniz için okuyucularımız ve Kastamonu İstiklal Gazetesi adına teşekkür ederim.”

Bülent Yıldız: “Ben teşekkür ederim. Hocam, asıl kendimizi ifade etme fırsatı verdiğiniz için. Verimli bir sohbet olmasını diliyorum.”

Serkan D: “Hocam, öncelikle dijital dönüşümün tanımı ile başlayabilir miyiz? Okuyucularımız için öncelikle dijital dönüşümü mümkün olduğunca basit biçimde anlatabilir miyiz?”

Bülent Yıldız: “Dijital dönüşüm, işletmelerin teknolojik gelişmelere ayak uydurarak iş süreçlerini, iş modellerini ve hatta kurumsal kültürlerini baştan aşağıya yenilemesi sürecidir. Bu süreç, sadece teknoloji kullanmakla sınırlı değildir. Asıl amacı, dijital teknolojileri kullanarak verimliliği, müşteri memnuniyetini ve rekabet gücünü artırmaktır. En basit ifadeyle, eskiden elle veya geleneksel yöntemlerle yapılan işlerin, artık bilgisayarlar, yazılımlar, internet ve yapay zeka gibi yeni teknolojilerle daha hızlı, daha akıllı ve daha esnek bir şekilde yapılmasıdır. Örneğin, defterlere kaydedilen muhasebe verilerinin dijital yazılımlara aktarılması, müşterilere ulaşmak için kapı kapı dolaşmak yerine sosyal medya ve e-ticaret sitelerinin kullanılması ya da üretimde insan gücünün yanında robot ve otomasyon sistemlerinin devreye girmesi gibi adımlar bu dönüşümün birer parçasıdır. Bu süreçte yapay zekâ, nesnelerin interneti (IoT), büyük veri analizi gibi teknolojiler devreye girerek işletmelere daha doğru kararlar alma, hataları azaltma ve müşteriye daha hızlı hizmet sunma imkânı sağlıyor.

Yapmış olduğumuz bir araştırmada katılımcı firma yetkililerinin önemli bir kısmı dijital dönüşümü "teknolojik gelişmeleri takip etmek" olarak tanımlamıştır. Bu, dönüşümün temelinde sürekli güncel kalma ihtiyacının yattığını gösteriyor. Başka bir deyişle, dijital dönüşüm bir sonuç değil, sürekli devam eden bir yolculuktur.”

Serkan D: “Hocam, peki biz Türkiye ve Kastamonu olarak dijital dönüşümün neresindeyiz?”

Bülent Yıldız:” Türkiye'de dijital dönüşüm, özellikle büyük firmalar ve teknoloji odaklı sektörler için hızla ilerliyor. Finans, perakende ve havacılık gibi alanlarda dijitalleşme süreçleri oldukça gelişmiş durumda. Ancak genel resme baktığımızda, özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ'ler) için bu süreç daha yavaş ilerliyor. Dijital dönüşüm üzerine yaptığımız araştırmalarda bulguladığımız gibi, bunun en büyük nedenlerinden biri, dijital dönüşümün sadece yeni bir yazılım veya makine satın almak olarak algılanması. Oysa gerçek dönüşüm, iş yapış biçimlerini, yönetim anlayışını ve hatta çalışanların zihniyetini değiştirmeyi gerektiriyor. Bu kültürel direnç ve vizyon eksikliği, teknolojik engellerden çok daha zorlu olabiliyor. Finansal kaynakların kısıtlı olması, yeterli bilgi birikiminin olmaması ve nitelikli iş gücü eksikliği de süreci yavaşlatan diğer etkenler arasında yer alıyor. Fakat genç nüfus, teknolojiye olan yüksek ilgi ve gelişmiş internet altyapısı gibi güçlü yanlarımız mevcut. Kastamonu özelinde ise ahşap ürünleri imalat sektörü şehrin en stratejik sektörlerinden biri. Üniversitemiz Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi (BAP) desteği ile Ahşap Ürünleri İmalatı sektörü üzerinde yaptığımız bir araştırmanın bulguları da bu durumu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Kastamonu'daki firma temsilcilerinin önemli bir kısmı teknolojik gelişmeleri yakından takip etmektedir. Bu, dijital dönüşüme olan ilginin ve farkındalığın arttığının bir göstergesi. Bu farkındalık, dönüşüm için en önemli ilk adım. Sektörün en büyük zorluğu, yüksek yatırım maliyetleri ve nitelikli personel eksikliği. Modern makineler, otomasyon sistemleri ve güncel yazılımlar oldukça pahalı. Ayrıca bu teknolojileri kullanabilecek, yeniliklere açık teknik personel ve yöneticileri bulmakta zorlanılıyor. Sektörde eski teknoloji kullanımı hala yaygın ve dönüşüme karşı bir adaptasyon sorunu da mevcut. Bu sektörün dijital dönüşüm potansiyeli yüksek ama mevcutta teknoloji kullanımı sınırlı. Araştırmamızda firmaların büyük çoğunluğunun dijital dönüşüme ilgi duyduğunu ancak yatırım maliyetleri, Ar-Ge eksikliği ve nitelikli personel yetersizliği nedeniyle sürecin yavaş ilerlediğini gördük. Dijital dönüşümün sadece üretimle sınırlı kalmadığını pazarlamada da önemli olduğunu görüyoruz. Firmalar pazarlama stratejilerinde sosyal medya gibi dijital kanallara ilgi gösteriyor. Ancak bu çabalar henüz sistematik bir plana dönüşmüş değil. Ayrıca, hammaddenin çevreci bir şekilde kullanılmasına yönelik Ar-Ge çalışmaları sınırlı. Bu da sürdürülebilirlik açısından sektörün önemli bir potansiyeli kaçırdığı anlamına geliyor.

Bu süreçte karşılaşılan zorlukları aşmak için işletmelerin bilinçlenmesi, devlet desteklerinin artırılması ve üniversite-sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi kritik öneme sahiptir.

Kastamonu, sahip olduğu doğal kaynaklar ve üretim kapasitesiyle dijital dönüşümde Türkiye’ye örnek olabilecek bir şehir. Doğru destek mekanizmaları, eğitim programları ve işbirlikleri ile Kastamonu, dijitalleşme yolunda hızlanarak hem bölge ekonomisine hem de ülke ihracatına ciddi katkılar sağlayabilir.

Hem Türkiye hem de Kastamonu, dijital dönüşümün getirdiği fırsatları yakalamaya istekli. Ancak bu istekliliğin somut adımlara dönüşmesi için, sadece teknolojiye değil, aynı zamanda eğitime, finansal desteklere ve stratejik planlamaya odaklanmamız gerekiyor. Bu yolculukta atılacak her bilinçli adım, rekabet gücümüzü artıracak ve firmalarımızı geleceğe taşıyacaktır.

Firmaların üretim süreçlerine otomasyon sistemlerini, bilgisayar destekli tasarım ve üretim teknolojilerini entegre etmeleri sayesinde verimliliğin artması, üretim maliyetlerinin düşmesi ve ürün kalitesinin yükselmesi beklenmektedir. Bu durum, Kastamonu’nun yalnızca ulusal pazarda değil, uluslararası pazarlarda da rekabet gücünü artıracaktır.

Serkan Dilek: “Hocam, Dünya nereye gidiyor? 10 sene sonra uyandığımızda nasıl bir dünya göreceğiz? Nasıl bir Dünya’da uyanacağız?”

Bülent Yıldız:” Günümüzde yaşanan dijital dönüşümün hızı göz önüne alındığında, 10 yıl sonra bugünden çok daha farklı bir dünyada uyanacağımızı söylemek mümkün. Bu dönüşüm, sadece iş dünyasını değil, sosyal yaşamdan ekonomiye kadar her alanı şekillendiriyor. Bu değişimin temelini Endüstri 4.0 ve dijitalleşme gibi kavramlar oluşturuyor. On yıl sonra evlerimizde akıllı cihazlar birbirleriyle konuşacak, alışverişimizi artırılmış gerçeklik gözlükleriyle yapacak, ürünleri evimizde sanal olarak deneyebileceğiz. Eğitimde ve iş hayatında, dünyanın başka bir yerindeki toplantıya adeta yan yanaymışız gibi katılacağız. Fabrikalar, otonom sistemler ve robotlarla daha entegre çalışacak. Üretim süreçleri bugünden daha esnek, verimli ve kişiselleştirilmiş olacak. Müşteri talepleri, üretim bantlarını gerçek zamanlı olarak yönlendirebilecek. Örneğin, ahşap sektöründe bir mobilya tasarladığınızda, bu tasarım anında dijital bir fabrikaya gönderilerek üretime geçebilecek. Bu sayede, bugünkü seri üretim anlayışının yerini, tüketicinin bireysel zevklerine göre şekillenen "kitlesel kişiselleştirme" alacak.

Büyük Veri ve Yapay Zeka her alanda daha etkin kullanılacak. İşletmeler, topladıkları devasa veri yığınlarını analiz ederek, riskleri önceden belirleyebilecek ve daha bilinçli stratejik kararlar alabilecekler. Bu durum, finansal piyasalardan sağlık sektörüne, lojistikten perakendeye kadar her alanda iş süreçlerini optimize edecek.

Endişe verici gibi görünse de robotlar ve otomasyon sistemleri hemen her işi elimizden almayacak. Bunun yerine, tekrara dayalı, fiziksel olarak zorlayıcı görevler bu teknolojilere devredilecek. İnsanların rolü ise daha çok yenilikçilik, stratejik düşünme, problem çözme ve teknolojiyi yönetme üzerine yoğunlaşacak. On yıl sonra, çalışanların dijital okuryazarlığı ve yeni teknolojilere adapte olma becerisi, en değerli yeteneklerden biri olacak.

Dijitalleşme, sürdürülebilirlik hedefleriyle de iç içe geçecek. Akıllı cihazlar ve sistemler, enerji ve kaynak yönetimini optimize ederek, çevresel ayak izimizi azaltmamıza yardımcı olacak.

On yıl sonra uyanacağımız dünya, fiziksel ve dijitalin daha iç içe geçtiği bir dünya olacak. İş süreçleri daha akıllı, ürünler daha kişisel ve kaynak kullanımı daha verimli hale gelecek. Bu dönüşüm, hazırlıklı olanlar için büyük fırsatlar sunarken, geride kalanlar için rekabeti zorlaştıracak. En önemlisi, bu yeni dünyada ayakta kalmak için teknolojiyi bir araç olarak değil, iş stratejimizin kalbinde yer alan bir güç olarak görmemiz gerekecek. Öncelikli olarak ise değişimin kaçınılmaz olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir.

Öğrencilerimize sürekli olarak dijital dönüşüm alanında kendilerini geliştirmeleri gerektiğini vurguluyoruz. Zaten derslerimizde konularımızı güncel gelişmelere göre revize ediyoruz. Öğrencilere derslerde öğrendikleri ile yetinmemeleri gerektiğini; kodlama, veri analizi, yapay zeka, siber güvenlik gibi alanlarda kendilerini geliştirmeleri gerektiğini söylüyoruz. Hayat boyu öğrenmeye açık olmalarını tavsiye ediyoruz. Teknoloji çok hızlı değişiyor. Bugün öğrendiklerimizin bir kısmı 5 yıl sonra geçerliliğini yitirebilir. Meraklı, araştırmacı ve esnek olunması gerekmektedir.

Kastamonu Üniversitesi’nde de teknoloji ile ilgili yeni bölümler açılmakta ve öğrencilerin bu alanlarda gelişmeleri desteklenmektedir.

Serkan D: Haklısınız hocam. Üniversitemiz de yapay zeka ve dijital dönüşüm konusunda üzerine düşen görevi yerine getirmektedir. Üniversitemizde yapay zeka koordinatörlüğü kurulmuştur. İktisat bölümü olarak biz de dış paydaşlarımızdan aldığımız görüşler neticesinde yapay zeka ile ilgili seçmeli ders ekleme önerisinde bulunduk. Sizin gibi yapay zeka ve dijital dönüşüm konusunda araştırmalar yapan meslektaşlarımız da bulunmaktadır.

Serkan Di̇lek Köşe (1)