“Tarihi Kentler Birliği (TKB) Birlik Meclisi 2025 Yılı Olağan I. Toplantısı Meclis Karar Özeti” yayımlandı, seçilen organlarda bir Kastamonulu üye yok, kurulduğundan bu yana Kastamonu’ya “ambargo” var adeta…
TKB’nin temelinde Kastamonu var oysa.
Kastamonu’nun TKB nezdinde “yok hükmünde” sayılmasının sebebi hikmeti nedir?...
Yönetim organlarına dair sahaya çıkacak ilk 11’e evvela Kastamonulu üyelerin isminin yazılması lazım gelirken şu düşürüldüğümüz hale bakın.
Sormaya korkuyorum da “lobi” yapılması elzem “liberalizasyon” mu hakim TKB’de yoksa?...
Antidemokrat bir rejim mi hakim ya da?
Kastamonulu temsilcilerin değil “encümen” üyeliği başkan yardımcısı olması gerekirken…
Esame yok.
Kastamonu temsilcilerini yönetim organlarına almayan TKB’nin, hazırladığı “Milli Mücadele Rotası” kapsamına Kastamonu’yu almaması doğal, “görmüyor” çünkü Kastamonu’yu…
Kastamonu da ses çıkarmıyor başına ne getirilirse.
Bugünün “görmemezliği” değil…
Kurulduğundan beri Kastamonulu tek üyenin yönetim mekanizmasında adının geçtiğini işitmedim.
(“Birlik Başkanının meclis toplantı çağrısı üzerine birlik meclisi 2025 yılı dönem başı olağan toplantısını gerçekleştirmek üzere 21 Mayıs 2025 tarihinde Akşehir’de toplandı…
Birlik encümen üyeliğine: Bartın Belediye Başkanı Muhammet Rıza Yalçınkaya, Geyve Belediye Başkanı Selçuk Yıldız, Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras, Mut Belediye Başkanı Murat Orhan, Sarıyer Belediye Başkanı Mustafa Oktay Aksu, Sur Belediye Başkanı Adnan Örhan, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay seçildi.”
Bu encümene itiraz etmemek elde değil…
Kastamonu nerede?
Ayrıca beş kişiden oluşan on bir adet “ihtisas komisyonu” kuruldu meclis toplantısında…
İster misiniz Kastamonu üye seçilmiş olmasın?
“5’inci karar” en güzeli!...
“Tarihi Kentler Birliği olarak 2025 yılında tarihi, doğal ve kültürel dokunun korunması ve yaşatılma çalışmaları ile öne çıkmış yurtdışındaki çeşitli kentlere, yurtdışı teknik inceleme programı gerçekleştirilmesi konusunda birlik encümenine ve birlik başkanına yetki verildi.”
Gezin görsün de belediye başkanları ecnebi ellerini…
Döndüklerinde uyguluyorlar mı gördüklerini şehirlerinde?)
Not: Türkiye’nin emek gücünün bir kısmının yurtdışını mesken tutmaya dair tercihleri malum…
Mevcuda dair “memleketin hali” deyip göç yollarına düşmek ne derece inandırıcı?
Hekimlerden tutun mühendislere, lise talebelerinden üniversite mezunlarına, gencinden yaşlısına…
Batı ülkelerine göç sevdası.
Bugüne özgü değil…
“Hep” böyleydi.
Belki evvel göçenlerin de öne sürdükleri sebep üç aşağı beş yukarı böyle imiştir?…
“Memleketin hali”.
Doğan Avcıoğlu’nun “Türkiye’nin Düzeni Dün-Bugün-Yarın” serisinin ikinci kitabında 991 ve 992’nci sayfalarındaki dipnotları okuyalım…
“Yabancı emlak firmaları Türkiye'de villa ilanları verirken, Türkiye'de çalışan yabancı firmalar, Türkiye’de çalışacak Türk mühendis bulmak için yabancı gazetelere ilan vermektedir. Mesela Türk Philips A.Ş. 300 bin tirajlı Alman gazetesi Abendzeıtung'a eski Türkçe yazılarla donatılmış şu ilanı vermiştir: ‘İzmit'teki ampul fabrikası için Türk vatandaşı olan ve imalat müdürlüğü ile işletme mühendisliği yapabilecek evsafta iki mühendis arıyor.’ (Yeni Gazete, 16 Temmuz 1968). Sağlık Bakanı ise iki bin civarındaki Türk doktorunu, yurda getirmek için Amerika'ya ricacı gitmektedir. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı'na göre her yıl 375 Türk bilim adamı dışarıya göç etmektedir. Mimarların yüzde 7'si, makina mühendislerinin yüzde 5,3'ü, uzman· doktorların yüzde 8,2'si yurt dışındadır. 1965-1970'de 88 bin sanatkarın yurtdışına çıkması, bu daldaki ihtiyacı yüzde 26 oranında artırmıştır. Halen bazı sanayiler, Almanya'dan kalifiye Türk işçisi getirmektedir.”
1960’lar demokrasinin (güya) en şaşalı vakti değil miydi?...
Askeri darbe hediyesi demokrasi!
En demokrat dönemde yurtdışına bu neyin gidişi?...
Ülkemize yatırım yapmış garibim yabancı firmalara yurtdışından Türk beyaz ve mavi yakalı aratacak kadar?
Yurtdışında elbet tahsil de yapılır iş de tutulur…
Ancak “memleketin hali” gerekçelendirmesi ile değil, “kariyer” denebilir, “tercihim bu” şeklinde de izah edilir.
“Batı güzellemesi”…
Çok demokrat diyarlarmış!
Not 2: Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir öğüdünü hatırlayalım…
“Efendiler!
Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvalanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!..”