32 yıl önceki Vali Kamil Demircioğlu’nun projesi hala sürüyor…

Kâmil Demircioğlu; Bürokrat/Vali (d. 1 Ocak 1934, Tire, İzmir, Türkiye) - (ö. 2 Ağustos 2003)

(1984-1986 ve 1992-1993) yıllarında iki kez görev yapan ve ardında silinmez izler bırakan valimiz Kâmil Demircioğlu, yakın tarihimizde silinmez izler bıraktı. Emekli olunca da anılarını “Hayatta Umulmayanı Beklemek” adıyla kitaplaştırıp 2004 de yayınladı.

Valimiz görev yaptığı dönemde birçok projeyi başlatmasıyla biliniyor.

Bu o projelerden birinin öyküsüdür.

1993 yılındayız,

Kamil Demircioğlu’nun Kastamonu’daki ikinci valilik dönemidir.

Geniş görüşlü vizyoner bir bürokrat olan Kastamonu Valisi Kamil Demircioğlu, ildeki kırsal kalkınma üzerine bir proje gerçekleştirir. 60 kadar çiftçiyle Kastamonu’da ilk kez bir kesme çiçek tarımı başlatır.

Yurt dışından glayöl tohumları getirtilir, uzmanlar eğitim verir, Tarım İl Müdürlüğü çevrede toprak, gübre araştırması yapar ve merkeze bağlı Talipler ile Eşen köyünde ilk tohumlar toprağa atılır.

O ilk glayöl ekiminin üzerinden 32 yıl geçer. Kesme çiçekte Kastamonu mikroklima etkisiyle çok kaliteli bir üretim sahası olduğu anlaşılsa da 60 kişiden üretime devam eden çıkmaz.

Sadece bir kişi o ilk günden bu güne kadar kesme çiçek üretimini sürdürür.

O gün Askerden yeni gelen Osman Bektaş hala köyünde kesme çiçek üretimini devam ettiriyor.

32 yıl sonra, Eşen Köyünde Osman Bektaş, oğlu Bilal, kızı Yağmur Beyza ve annesi Necibe ile gölgelikte oturmuşuz önümüzdeki kadife çiçeği tarlasını izliyoruz.

-Burası bana valimiz Kamil Demircioğlu’ndan emanettir diyor.

Cebrai̇l Keleş Köşe (11)-14

Benim için sonbaharın habercisi ilk “Kadife Çiçekleri”dir…

Ağustos ayındayız.

Bizde bir laf vardır derler ki; Ağustosun yarısı yaz yarısı kıştır. Hele ki Ağlı Devrekâni gibi yörelerimizde gündüz sıcaktan yanarken akşam sobalara ilk odunlar atılmaya başlanır.

Bana gelince bilenler bilir ben bir yaz insanı değilim, hele ki sıcaktan hiç mi hiç hoşlanmam. En sevdiğim mevsim, yağmurlu sisli sonbahar ve bol kar yağışlı, soğuk kıştır.

Artık yaz aylarının sonuna geldiğimizde gözüm, sararan yaprakları, kızaran kuşburunları, ahlatları çördükleri arar. Leylek yuvalarına bakarım göç başlamış mı diye.

Arada bir yağmur yağarsa da “- Ağalar bu ayda yağan yağmur değil kanlıca tohumudur” diye genelde tutmayan tahminler yapmaya başlarım.

Bir de şehir merkezlerinde meydanlarda parklarda gezerken ne zaman bu kadife çiçeklerini görsem bilirim ki artık yaz bitmiştir.

İçimi bir sevinç kaplar, çocuk gibi sevinirim.

O kadife çiçekleri ki, sadece parkları bahçeleri süslemekle kalmaz, yağmur kokulu güz şarkılarının ilk nağmelerini mırıldanırlar.

Cebrai̇l Keleş Köşe (2)-22

Kadife çiçeği…

Bizim kadife çiçeğinin anavatanı Meksika ve Amerika. Papatyagiller familyasının üyesi olan bu çiçek kadifemsi yumuşak yapraklarıyla ve keskin baharatımsı kokusuyla biliniyor. Her ne kadar anavatanı çok çok uzaklar olsa da dünyanın her yerinde yetişiyor.

Bilimsel adı ‘Tagetes’ olan kadife çiçeği, oldukça kalabalık bir bitki ailesi olan papatyagillere (Asteraceae) mensup. Yeryüzünü sarıp sarmalayan bu büyük ailenin en göz alıcı üyelerinden biri denilebilir.

Kadife çiçeğinin bilimsel adı olan Latince Tagetes’in kökeni, Etrüsk inancının kurucusu olarak bilinen ve Jüpiter’in torunu olduğuna inanılan Tages’ten geliyor.

Roma kültürünü de etkileyen bu inanca göre Etrüsk inancının peygamberi olan Tages, bir çiftçinin tarlasını sürdüğü sırada topraktan çıkmıştır. Kadife çiçeği de dikildiği bahçelerde, tarla kenarlarında her yıl yeniden çıkarak bu inanışı somutlarcasına binlerce yıldır varlığını sürdürüyor.

Cebrai̇l Keleş Köşe (8)-18

Dünya da Kadife çiçeği kültürü…

Anavatanı Meksika başta olmak üzere her yerde bilinen tanınan bu çiçeği hangi millet nasıl kullanıyor acaba?

Hindistan'da kadife çiçeği, Bollyvood filmlerinden bolca aşina olduğum şekliyle, Hindu kültüründe özel bir yere sahiptir. Festivallerde, düğünlerde ve dini törenlerde bolca kullanılır. Kadife çiçekleri bu kültürde saflığı ve ilahi gücü simgeler.

Meksika kültüründe Afrika kadife çiçekleri oldukça semboliktir. Ölüler Günü (Día de losMuertos) kutlamalarında sıklıkla kullanılırlar çünkü parlak renkleri ve güçlü kokularının, ölenlerin ruhlarını yaşayanların dünyasına geri döndürebileceğine inanılır.

Antik Yunan ve Roma kültürlerinde, kadife çiçeğinin anlamı Afrodit ve Hera da dahil olmak üzere çeşitli tanrılarla ilişkilendirilmiştir. Genellikle adak olarak ve dini törenlerde kullanılırdı.

Hristiyan sembolizminde, kadife çiçekleri genellikle Meryem Ana ile ilişkilendirilir. Çiçeğin altın rengi, Meryem Ana'nın altın sikkelerini fakirlere sunduğu hikâyeyi anlatan "Meryem'in Altını" efsanesiyle bağlantılıdır. Dolayısıyla, kadife çiçekleri çeşitli dini etkinlikler ve kutlamalarda Meryem Ana'yı onurlandırmak için kullanılır.

“Kadife çiçeğinin anlamı kültürden kültüre değişir ve genellikle saflığı, kutsallığı ve yaşam ile ölüm arasındaki bağlantıyı simgeler. Canlı renkleri ve güçlü kokuları, onları dünya çapında çeşitli geleneklerin, festivallerin ve ritüellerin vazgeçilmez bir parçası haline getirir.”

Cebrai̇l Keleş Köşe (5)-14

Kadife çiçeği ve Kastamonu…

Kolay yetişen fazla bakım ve masraf istemeyen bu çiçek Anadolu’nun her tarafında kendine yer bulmuş. Sadece güzelliği için değil geleneksel tarımda sebzeleri böcek ve çeşitli hastalıklardan koruduğu için yaygınlaşmış.

Anavatanı Meksika olarak bilinen kadife çiçeği taa uzaklardan bizim topraklara nasıl geldi çok bilinmese de, bilinen bu çiçeğin Anadolu’nun her yerinde sevilip ekildiğidir.

Cebrai̇l Keleş Köşe (9)-20

Bizim memlekette bir çiçek tarlasında…

Eşen köyünde elma ağacının gölgesinde ablalarım, teyzelerim, bacılarım oturmuş elleriyle demet demet çiçek hazırlıyorlar.

Bembeyaz çiçekler büyük bir özenle toplanıp kovalara konuyor.

Burası tam bir aile işletmesi, evin reisi Osman Bektaş, nihai kararlar ondan çıkıyor. En büyük yardımcıları ise eşi, annesi ve çocukları, tüm işler aile işbirliği ile yapılıyor.

Necibe nenemiz ise herkesten gayretli ve çalışkan.

Ailenin büyük oğlu Bilal, sabaha bu çiçekleri Ankara’ya mezata yetiştirmeli. Evin en küçük kızı Beyza Yağmur, bir yandan semaverden çay dolduruyor bir yandan da benimle sohbet ediyor.

Lise 2 de okuyormuş, gelecekteki hayali ise hemşirelik okumak.

Bilal, benim için elleriyle güzel bir demet çiçek hazırlıyor.

Gözüm sepetteki bembeyaz demetlerde. Büyük şehirde bir çiçekçi dükkânında yerini alacak olan bu çiçeği acaba kim alacak?

Belki sevgilisine romantik bir sürpriz yapmak isten biri,

Belki de hastanede yatan sevdiği birine ziyarete giden biri,

Belki sadece hoşuna gittiği için alan biri,

Bilemem kim hangi sebeple alıp sevgisinin sembolü olarak sunacak.

Bildiğim tek şey Kastamonu’da yetiştiği ve 32 yıl önce Vali Kamil Demircioğlu’nun emaneti olduğudur.

21 Ağustos 2025 Kastamonu-Eşen köyü
Cebrail Keleş- Balıkçı Şef