Sağlık bakanlığı verilerine göre Türkiye’de toplumun %17’si obez olarak sınıflandırılabiliyor. Obezite sadece Türkiye değil, Dünya’da da önemli bir sorun olarak görülüyor. Dünya’da obez insanların sayısı 1 milyarı geçmiş durumda. ABD’de obezite bizden daha yüksek, Avrupa’da ise biraz daha düşük. 2030 tahminlerinde de Türkiye obezite konusunda Avrupa’nın lider ülkelerinden biri olmayı sürdürecek (son verilere göre lider).
Öncelikle obezite nelerden kaynaklanıyor? Demografik (yaş, cinsiyet, sosyokültürel etmenler), hormonal etmenler, genetik etmenler, sigara ve alkol kullanımı, antidepresan gibi ilaçların kullanımı gibi çeşitli etmenler var ama biz işin biraz iktisadi boyutuna bakacağız.
Obezitenin nedenlerinden biri belki de en önemlisi insanların yaşam tarzının değişmesidir. Günümüzde insanların çoğu masa başı işlerde fazla fiziksel efor sarfetmeden yaşıyorlar. Sanayi devriminden önce insanlar tarım ve hayvancılık sektöründe yoğun fiziksel aktivite yaparak yaşıyorlardı. Ata biniyor, avlanıyor, bazen savaşa gidiyor, ağaç kesip odun kırıyorlardı. Okçuluk, güreş, kılıç kullanma idmanları yapıyorlardı. Sanayi devrimi ile beraber insanlar fabrikalarda çalışmaya başladılar. Sanayi devriminin ilk aşamasında yine insanlar fabrikada yoğun fiziksel aktivite içeren işlerde çalışıyorlardı. Sonra makineleşme başladı. İnsanlar artık makinelerin yaptığı kol kası gerektiren işleri bırakıp beyinsel aktiviteleri içeren işlere yöneldiler. Makineleşme ve bilgisayar devrimi insanların giderek daha az fiziksel iş yapmalarını sağladı. Geçen hafta yazdığım gibi insanlar eskiden binanın altındaki arşive gidip dosyayı bulup yukarıda ofislerine getirirler ve işleri bitince de dosyayı aşağıya geri götürürlerdi. Bilgisayarla beraber bu ortadan kalktı. İnsanlar için bir konfor alanı ortaya çıktı. İnsanlar artık neredeyse tüm mesai boyunca bilgisayarlarının başında oturuyorlar.
İş bu kadarla da bitmedi. Türkiye’de artık insanlar işe yürüyerek veya bisiklete binerek gitmiyorlar. Hali vakti yerinde olanlar otomobilleriyle gidip geliyorlar. Diğerleri de metro, metrobüs veya otobüs gibi araçları tercih ediyorlar. Yine toplu taşıma araçlarına binenler az buçuk fiziksel çaba sarf ediyorlar. Otomobillerine binenler ise ayağını gaz ve fren pedalına basmak harici bir şey yapmıyor. Türkiye giderek zenginleşen bir ülke olduğu için de otomobil sayısı, diğer ülkelere göre daha hızlı artıyor. Otomobil arttıkça fiziksel aktivite azalıyor ve obezite artıyor.
Bitti mi? Hayır... İşten geldiniz. Artık Türkiye’de kadınların işgücüne katılma oranı %37 civarı ve bu oran giderek de artıyor. Muhtemelen çok uzak olmayan bir zamanda (tahminen 15-20 sene) Avrupa’daki %50-55 oranına yetişeceğiz. Ev hanımları çalışan kadın olunca da ev yemekleri yerine hazır gıdalar tüketilmeye başlanıyor. İşten yorulmuş gelen hanımlar yemek yapmak yerine ya marketten kolay yapılabilen hazır gıdaları alıyor ya da lokantalardan yemek sipariş ediliyor. Marketlerdeki hazır gıdaların insan sağlığı ve obezite açısından değerlendirmesi için yakın çevrenizdeki doktor ve diyetisyenlerin fikrini alın. Benim çevremdekiler hazır gıdaların obezite açısından zararlarını belirtiyorlar. Lokantalardan gelen yemekler de sağlık açısından dört dörtlük değil. Örneğin; ABD’de obezitenin yoğun olmasının nedeni olarak fastfood yemek tarzının yoğunluğu görülüyor. Yani ev yemeği yerine pizza, hamburger, patates kızartması yedikçe obezite artıyor. Türkiye’de fastfood tüketimi giderek arttı. Buraya kadar yazdıklarımız yine işyerine iyi kötü giden, az buçuk efor sarf eden insanlar. Covid19 sonrasında evden çalışan, işe gitmeyen insanların da sayısı arttı. Onlar daha da beter. 24 saat evlerinde oturuyor. Fiziksel aktiviteleri, evin oturma odası, mutfağı ve banyosuna gidip gelmekle sınırlı. Yani neredeyse hiç hareket etmiyorlar.
Bu kadar mı? Hayır. İnsanların işlerinde harcadığı fiziksel efor azaldı ama beyinsel efor ve stres arttı. Stres ve beyin yorulması da insanların anti depresan başta olmak üzere çeşitli ilaçları kullanımını artırdı. Bu ilaçlar da insanları obez yaptı. Alkol kullanan insan sayısı da arttı ve bu sayı mutlaka azaltılmalı. Sen adamı devlet üniversitelerinde okut; mühendis, doktor yap; ona dünya kadar yatırım yap. Sonra o alkol kullansın ve ülke için daha çalışabilecekken 40 yaşında obeziteden ölsün. Bu ülke kimseyi 60 yaşına kadar çalışabilecekken 40 yaşında ölsün diye devlet üniversitelerinde okutmadı.
Yani sonuç olarak yaşam tarzımızın değişimi obeziteyi artırdı. Eski zamanlardaki fotoğraflara, videolara bakın. Şişman insan ya çok az görürsünüz ya da göremezsiniz. Obezite artınca ne oldu? Spor salonları, diyetisyen ofisleri giderek arttı. İnsanlar zayıflamak için para harcamaya başladılar. İnsanların gelirleri arttı ama artan gelirlerini zayıflamak için harcar hale geldiler. İbni Haldun’un bir iddiası var. Şehirlerde lüks mal talebi fazladır, bu nedenle zanaatkarlar ve kalifiye çalışanlar şehirlere göç ederler. Hakikaten Kastamonu’da spor salonu, diyetisyen ofisleri sayılarına dikkat ettiniz mi?
Obezitenin ekonomik sonuçları ne? İnsanların sağlıklarını bozuyor. Kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kanser, kas ve iskelet sistemi hastalıkları gibi sonuçlar artıyor. İnsanları yaşam süresi azalıyor, yaşam kalitesi düşüyor. Kalifiye insan gücümüzü erken yaşta kaybediyoruz veya hastalıklar nedeniyle tam kapasite yararlanamıyoruz. Kastamonu devlet hastanesine yolu düşenler bilir, otopark bulunamıyor. Hastanenin içi tıklım tıklım. Geçenlerde Çankırı’ya gitmiştim, Çankırı devlet hastanesinin de otoparkı tıklım tıklımdı. Buralar öyle ise İstanbul ve Ankara’daki şehir hastanelerini düşünemiyorum bile… Covid19 pandemisi öncesinde “Ya o kadar hasta gelmezse” diye bu hastaneleri eleştirenler vardı, şimdi yetmiyor. Nedenlerinden biri de obezitenin toplumda artmış olmasıdır.
“Ne yapabiliriz?” diye soracaksınız. Bisiklet yolları inşa etmek, otomobil trafiğine kapalı caddeler inşa ederek insanları yürümeye teşvik etmek, çocuk parklarının yanında spor aletleri olan parkların sayısını artırmak, yürüyüş parkuru olan parklar inşa etmek gibi çok çeşitli işler yapılabilir. Örneğin; Konya Büyükşehir belediyesi 550 km. bisiklet yolu yapmış.