Kış, kimine odun kömür doğal gazı düşündürür, kimine de kar romantizmini hatırlatır. Öğrencilere sömestr tatilidir, büyük anne ve büyük babalar için torunlarla buluşma fırsatıdır.

Yurdun dağlarına tepelerine sığamayıp, yurt dışında kayak mevsimidir birileri için, bazıları içinse soğukla daha da zorlaşan geçim derdidir.

Mi̇ne Özgür Köşe (1)-3

Herkes için farklıdır kışın anlamı! Kışı anlatmak yerine, hissettirdikleri ile yazıya girmek istedim.

Her şeyin kopyalandığı, özgünlükten ve özümüzden uzaklaştığımız bir çağda yaşamanın sorumluluğuyla; tarihe ışık tutmak adına bu kez kalemim, Kurtuluş Savaşı kahramanlarının ardı sıra yola düşüyor. 

Mustafa Kemal Atatürk’ün geleceğe iletiler taşıyan sesi yankılanıyor, yüreğimde:

“Ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim’ diyemez.”

Mi̇ne Özgür Köşe (2)-3

Usuma dizginlenemeyen bir ırmak gibi İnebolu’dan Ankara’ya akan kağnılar düşüyor. Günler geceler boyu denizin mavisinden umudun mavisine doğru yol alan kadınlar…  Karda, buzda, ayazda; kağnılarla, cephanelerle bağımsızlığın, aydınlığın peşinden koşan kadınlarımız…

Erkek kılığında yaşayan ve onbaşı rütbesi alan, Yunan Kılkış zırhlısının bombardımanı sırasında bir şarapnel parçasıyla gazi olan Halime Çavuş bu kahramanlardan birisi olarak belleklerde yer ediyor.

Halime Çavuş’un fotoğrafını ilk kez gördüğümde erkek olduğunu düşünmüş ve isminin Halime olmasını yadırgamıştım.

Halime Çavuş’un kadın olduğunu söyleyen komşum Necla Hanım, aynı köyden olduğunu ve çocukluğundan anımsadığını da sözlerine eklemişti. Sonraki günlerde öğrendim, Halime Çavuş’un ilginç yaşam öyküsünü.

Halime Çavuş, Onbaşı giysisi, kısacık asker tıraşlı saçları ile bir Kurtuluş Savaşı Gazisi idi. Askeri giysileri üzerinde olmadığı zamanlarda da yelekli erkek takım elbiseleri giyerdi.

Köylülerinin anlattığına göre “sık sık kahveye takılan” Çavuş, düzenli sakal tıraşı olarak, hafiften sakalının çıkmasını bile sağlamıştı. Ara sıra kınalara da katılan Halime Çavuş’un, çocukların “Bu erkek, kadınların içinde ne yapıyor?” sorusu ile karşılaştığı Duruçay Köyü’nde dile getiriliyor.

Tüm bunların yanı sıra Halime Kocabıyık gerçekten çavuş rütbesini almış bir gaziydi.

Halime Kocabıyık, 1898 yılında merkez ilçeye bağlı Duruçay köyünde doğmuştu.

22 yaşında bir genç kız iken kağnısıyla İstiklâl Savaşı taşıt kollarında görev aldı. 1920-1922 yılları arasında iki yıl İnebolu'dan Ankara'ya silâh ve cephane taşıdı.

09   Haziran   1920   tarihinde   Yunan   Kılkış zırhlısının İnebolu'yu bombardımanı sırasında bir şarapnel parçasıyla ayağından yaralandı. Yaralı bir şekilde kağnı üzerinde Kastamonu'ya kadar yoluna devam etti. 12 gün hastanede yatıp iyileştikten sonra tekrar kağnısının başına geçti.

Mi̇ne Özgür Köşe (3)-1

Nüfus cüzdanına; "İnebolu bombardımanında ayağından yaralanmış, altıncı derece malûl (sakat) olmuştur" yazılıp, resmî mühürle mühürlendi.

Devlet, Halide Edip Adıvar'da olduğu gibi “çavuş” rütbesi ve İstiklâl Madalyası verdi, gazilik maaşı bağlandı. 1949 yılında çıkarılan 5452 sayılı kanunla üç gazi ile birlikte özel ikramiye almaya hak kazandı.

Cumhuriyet ilân edildikten sonra 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk ve Lâtife Hanımın davetlisi olarak Ankara'ya gitti. On gün Ankara'da konuk edildi.

Gazi Mustafa Kemal, Halime Çavuş'a Ankara'ya yerleşmesini teklif ettiyse de kabul etmedi, memleketinde yaşamayı yeğledi. Atatürk, 400 lira vererek Halime Çavuş'u Kastamonu’ya uğurladı.

Halime Çavuş, hiç evlenmedi. Devletin verdiği maaşla köyünde yaşadı. Köyün çocuklarına okuması için yardım etti. Milli bayramlarda köyünden kalkıp Kastamonu'ya gelerek, asker kıyafetinde gazilerle birlikte geçit törenlerine katıldı.

20 Şubat 1976 günü Kastamonu'da öldü. Duruçay köyünde annesi Hacer, babası İbrahim Kocabıyık’ın yanlarına gömüldü. Halime Çavuş için bir anıt mezar yaptırıldı.

Nice şehit kanı ile yıkanan topraklarımız çok kıymetli.  Tarihimizi bilmek, sahip çıkmak ve ondan dersler almak bilinçlenmemizi, dik durmamızı sağlar. Onurla ışıldayan yaşanmışlıkları görmezden gelerek, unutulmasına seyirci kalamayız.

Günümüze ışığı düşen değerlerimizi sonraki yıllara taşımak da bizlerin görevi.

Gazi Halime  Çavuş ve daha nice kahramanlarımız; huzur içinde uyuyun. Işığınız; yolumuzu aydınlatıyor.