Bu hafta zenginliğimizi nasıl ele alacağımızı anlatacağız. Çoğu kişinin ilk aklına gelen kişi başına düşen milli gelir kavramıdır. Milli gelir, bir ülkede bir yılda üretilen nihai mal ve hizmetlerin toplam parasal değeridir. Bunu ülkenin nüfusuna böldüğümüzde de kişi başına düşen milli gelir bulunur. Bu yazımızda ise kişi başına düşen milli gelirin neden kişilerin refahı hakkında yeterli bilgi vermediğini anlatacağız.

Önce bazı ülkelerin 2024 yılına göre kişi başına düşen milli gelir bilgilerini aşağıdaki tabloda paylaşalım.

Tablo 1. Kişi Başına Düşen Milli Gelir (2024)

Ülke

Kişi başına Düşen Milli Gelir (US Dollar)

Türkiye

15,473

Bulgaristan

17,412

Yunanistan

24,752

İtalya

40,226

Fransa

46,150

Kanada

54,282

Almanya

55,800

ABD

85,809

Kaynak: Dünya Bankası

Tabloyu hazırlarken komşu Avrupa ülkeleri Yunanistan ve Bulgaristan’ı ve Avrupa’nın büyük ülkelerini seçtim. Dolayısıyla Türkiye kişi başına düşen milli gelir açısından bu ülkelerden geride kaldı. Tüm ülkeleri seçmiş olsaydık Türkiye, en geride kalmayacaktı. Zaten Dünya bankası kişi başına düşen milli geliri 14,005$ üstü olan ülkeleri yüksek gelirli ülkeler olarak adlandırıyor. Yani Türkiye de yüksek gelirli ülkeler arasında yer alıyor ve tablodaki tüm ülkeler de yüksek gelirli ülkeler. Burada ABD doları dikkate alınarak hesaplamalar yapılır. Çünkü hem ABD doları rezerv paradır hem de ABD enflasyonu düşüktür. Yıllara göre baktığımızda ABD enflasyonunun genelde %1 ile %4 arasında değiştiği görülür. Covid19 pandemisi gibi istisnai durumlarda enflasyon biraz yüksek çıkabilir ama bu istisnai bir durumdur.

Tabloda sıkıntı yok. Muhtemelen çoğunuz bu tabloya şaşırmadı. Ama biraz sonra anlatacaklarım bazılarınızı şaşırtacaktır. Kişi başına düşen milli gelir elbette ülkelerdeki vatandaşların refahı hakkında bize fikir verir ama eksik fikir verir. Çünkü fiyatları içermez. Şöyle anlatayım. Sizin refahınız için kazandığınız gelir elbette fikir verir ama refahınız hakkında daha net fikir sahibi olmak için fiyatları da dikkate almak gerekir. Bunu bir örnekle anlatalım. İki kişi olduğunu var sayalım. George ve Ahmet… George yılda 20,000$, Ahmet ise 15,000$ kazanıyor. Ama George yılda 15,000$ kira ödüyorken Ahmet’in sadece 5000$ kira ödediğini varsayalım. Gördüğünüz gibi sadece geliri dikkate alırsak yılda 20,000$ kazanan George’un refahı daha yüksek gibi geliyor. Ama kiraları yani konaklama fiyatlarını dikkate aldığımızda ise yılda 15,000$ kazanan Ahmet’in refahının daha yüksek olduğu ortaya çıkıyor. Yılda 20,000$ kazanan George kazancının %75’ini kiraya harcıyor ve geriye sadece 5000$ kalıyor. Ahmet ise 15,000$ kazancının sadece %33’ünü kiraya harcıyor ve geriye 10,000$ parası kalıyor. Yeterince net anlaşılmadıysa bir de şöyle anlatayım. Kişinin refahını ölçmek için kazancına değil kazancı ile ne kadar mal aldığına bakmak gerekir. Yukarıdaki örnekten devam edelim. George domatesin kilosunu 2$ fiyatla aldığını; Ahmet’in ise 1$ fiyatla aldığını varsayalım. George 20,000$ kazancı ile 10,000 kilo domates alabilir. Ahmet ise 15,000$ geliri ile 15,000 kilo domates yani daha fazla domates alabilir. Dolayısıyla kazancı ile daha fazla domates alabilen Ahmet’in refahı daha yüksektir.

Bu bilindiği için, işin içine fiyatların da katıldığı Satınalma gücü paritesine göre kişi başına düşen milli gelir verisini hesaplıyor. Aşağıdaki tabloda bu sefer Satınalma Gücü paritesine göre kişi başına düşen milli geliri vereceğiz. Tabi aynı ülkelerin verilerini vereceğiz.

Tablo 2. Satın Alma Gücü Paritesine Göre Kişi Başına Düşen Milli Gelir (2024)

Ülke

Kişi başına Düşen Milli Gelir (US Dollar)

Bulgaristan

41,086

Türkiye

43,932

Yunanistan

44,074

İtalya

60,847

Fransa

61,321

Kanada

65,463

Almanya

72,300

ABD

85,809

Kaynak: Dünya Bankası

İkinci tabloda ne değişti? Türkiye’nin durumu bu sefer biraz daha iyileşti. Bulgaristan, Türkiye’den daha iyi durumda iken şimdi Türkiye, Bulgaristan’ın önüne geçmiş. İlk tabloda Yunanistan, Türkiye’nin 1,6 katı kadar fazla kazanıyordu ama ikinci tabloda her iki ülke aşağı yukarı aynı değere sahip. Türkiye, diğer ülkelere de yaklaşmış. Örneğin; ilk tabloda İtalya, Türkiye’nin 2,55 katıydı ama ikinci tabloda bu oran 1,38’e düşmüş. İlk tabloda Fransa, Türkiye’nin 2,93 katıydı ama ikinci tabloda bu oran 1,39’a düşmüş. Hesaplanırsa diğer ülkelerde de farkın azaldığı görülebilir. Şimdi hemen birileri “yurtdışında cep telefonu daha ucuzken bu nasıl olabilir? Dünya bankası güvenilir değil” falan gibi saçma sapan yorum yapacaklar. Satın alma Gücü paritesi hesaplanırken sadece cep telefonu, otomobil gibi ürünler dikkate alınmaz. Yurtdışında cep telefonu ve otomobil gibi birkaç malın fiyatının daha ucuz olduğu doğrudur ama hesaplama yaparken sadece iki malın fiyatına bakılmaz. Çok sayıda malın fiyatına bakılır. Kiralar, Ev fiyatları, domates, biber, patlıcan…. vb. tüm malların fiyatlarına bakılır.

Tablo 2 aslında bize şunu da gösteriyor. Almanya, Kanada, Fransa gibi ülkelerde ortalama vatandaşlar, Türkiye’deki ortalama vatandaşlara göre daha iyi ama birincisi bu yeni bir olay değil, en az 200 senedir böyle… İkincisi de bu ülkelerdeki ortalama vatandaşlar ile Türkiye’deki ortalama vatandaşlar arasındaki fark Türkiye’de çoğu kişinin düşündüğü kadar yüksek değil. Önümüzdeki yazılarda gelişmiş ülkeler ile Türkiye arasındaki farkın son 20 senede giderek azaldığını da açıklayacağız.