Türkiye’nin önemli tartışma konularından biri idam cezasıdır. Akademide saygın bir yeri bulunan Prof.Dr. Cemal Zehir, 2020 yılında bir TV programında yaptığı konuşmayı sosyal medya hesabında paylaştı. Bu konuşmada idam cezasının gerekliliğini savunmuştu. 2004 yılında idam cezasının kaldırıldığını, cumhurbaşkanımızın da idam cezasının tekrar yürürlüğe konması taraftarı olduğunu belirtelim. Biz de bu yazımızda idam cezasının ekonomik yönlerini ele alacağız. Hukuki yönlerini ele almayacağız.
Birincisi; idam cezası özellikle ağır suçların azalmasına neden olabilir. Yazı boyunca cinayet, terör gibi ağır suçlar hakkında konuşacağız. İdam ile cezalandırılmayacak ufak hırsızlıklar, kavgalar vb yazımızın konusu değil. Toplumda suç oranının artmasının ekonomik açıdan maliyetleri vardır. Suç oranları artarsa daha fazla polis istihdam etmek zorunda kalırsınız. Suç oranları artarsa daha fazla hapishane inşa etmek zorunda kalırsınız. Suç oranları artarsa dava sayıları artar, mahkemelerin iş yükü artar. Artan iş yükü hakim ve savcıları zorlar ve belki de yanlış kararlar vermelerine neden olabilir. İdam cezası ise suçlular için caydırıcı bir unsurdur. Suçlular, suç işleyip işlememe kararını alırken suç işlemeleri durumunda olası kazançlarına ve maliyetlerine bakarlar. Suç işlemenin maliyetleri ise cezalandırılmalarıdır. Cezalandırılma maliyetleri ise yakalanma olasılıkları ve yakalanmaları karşılığında alacakları cezalardır. Örneğin; araba çalıp çalmama kararı verecek olan kişi yakalanma ihtimali %50 ve araba çalmanın cezası 20 sene ise ortalama ceza maliyeti 20*0,50 =10 senedir. Eğer araba çalmanın cezasını düşürürseniz maliyetler düşer ve kişiler araba çalmaya daha fazla meyilli olur. Bu açıklamadan sonra şöyle diyelim. Adam öldürmenin cezası idam olursa suç işlemenin maliyeti oldukça yükselir. Dolayısıyla insanlar cinayete daha az meyilli olur.
İkincisi; idam cezası olmadığında alternatifi ömür boyu hapistir. Yani suç işleyen adamı bir ömür boyu devlet bakacak, barındıracak, yemek ve su verecek. Diyeceksiniz ki hapiste yatanlar para veriyor. Bu para, devletin yaptığı harcamanın son derece ufak bir kısmı.. Hapishanenin elektriği, suyu, doğalgazı, gardiyan ve diğer çalışanların maaşları, Hapishane demirbaşı, bina bakımı gibi bir sürü maliyet var. Cinayet işlemiş bir adamı devlet ömür boyu besleyecek. İdam cezası olması durumunda ise devletin maliyetleri infazın uygulanması ile sona ermektedir. Narin Güran cinayetini düşünün. Toplum vicdanı bu cinayeti işleyenlerin vergiler ile yaşatılmasından rahatsızlık duymaktadır.
Üçüncüsü; toplumun psikolojisini olumlu yönde etkiler. Toplumda eğer “suç, işleyenin yanına kar kalıyor” gibi bir algı varsa toplumun psikolojisi bozulur. Suç oranları artar. Mağdurlar kendi adaletlerini aramaya başlar, kan davaları artar. Kan davaları sonucunda masum insanlar da hayatını kaybeder. Normal koşullarda suç işlemeyecek kişiler kan yerde kalmaması için suç işler ve hapse girer. Bu şekilde ülke genç işgücünün bir kısmını kaybeder. Mağdur ve mağdur ailelerinin işgücü verimliliği düşer, ülke rekabet avantajını kaybeder. Ülkede güvenlik algısı artar. İnsanlar kendilerini daha güvende hissederler. Şöyle örnek verelim, zeki bir genç ülkenin önemli üniversitelerinde eğitim görüp mühendis oluyor sonra ailesi kanın yerde kalmaması için eline silah veriyor. Ülkeye faydası dokunabilecek olan genç bu sefer cinayet işliyor, ülke de başarılı bir mühendis adayını (beşeri sermaye) kaybediyor. İşte idam cezası başta ilk cinayeti işleyeni cezalandırarak bu kan davalarının başlamasını engelleyecektir.
Dördüncüsü; toplumda suç işlemeye meyilli insanların sayısı azalır. İdam cezası infaz edilince doğal olarak adam öldürmeye meyilli insan çoğalmaz ve aynı DNA yapısına sahip kişilerin toplumdaki oranı da azalır. Toplumda işgücü verimliliği yüksek, suç işlemeyen kişilerin oranı artar.
Beşincisi; insanlar suç işlemek yerine ticaret ve girişimlere odaklanırlar. Yani banka soyarak para kazanmak yerine yeni firmalar açmak, bir işte çalışmak yoluyla zengin olmaya çalışırlar. İşyerlerinde motivasyonları artar. Girişimcilik eğilimleri artar.
Altıncısı; devletin saygınlığı ve otoritesi artar. İnsanlar devletin ciddi biçimde çalıştığına yönelik algıya sahip olurlar. Bu da devlete karşı işlenen diğer suçların da azalmasına neden olur. Devlet siyasi ve ekonomik reformları daha rahat gerçekleştirebilir. İdam cezasının varlığı ülkede pek çok kesimin desteklediği bir görüştür. İdam cezası ülkede birliği güçlendirir.
Şimdi biraz da idam cezasına karşı çıkanların argümanlarına bakalım. Birincisi; Avrupa Birliği’nde idam cezasının olmaması ve idam cezasını uygulayan ülkelerin Avrupa Birliği’ne alınmasına olan dirençtir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 13.Protokol idam cezasına karşıdır. Ancak unutulmamalı ki 2004 yılından beri idam cezası olmayan, ekonomik ve siyasi istikrarı olan Türkiye uzun zamandır Avrupa Birliği kapısında bekletiliyor ve alınmayacağı da net biçimde ortada. Yani idam cezası olmasa da Avrupa Birliği’ne girmemiz zor. Ancak uluslararası alanda bazı zorluklar yaşayabiliriz, örneğin bazı suçluların bize iadesi konusunda zorlaşacaktır. Bu arada Dünya’da ekonomisi en gelişmiş iki ülke olan ABD ve Çin’de idam cezasının olduğunu da ekleyelim. İdam cezasına karşı çıkanların ikinci iddiası ise mahkeme kararından sonra kişilerin suçlu olmadıkları anlaşılırsa bunun geri döndürülememesidir. Ancak cinayet gibi ağır suçlarda hakim, savcılar ve polis işin ciddiyetinden dolayı daha motive biçimde çalışırlar. Kanıtlar titizlikle toplanır. Davalar bir seneden daha uzun sürer. Bu nedenle de hatalı karar verme oranları son derece düşüktür. Üstelik günümüzde adli tıp çok ileriye gitti, artık olay yerinde DNA’lar tespit edilebiliyor. Teknik takipler (cep telefonu vb) ile zanlının olay yerinde bulunup bulunmadığı tespit edilebiliyor. Yani günümüzde cinayet davalarında hakimler kırk yılın başında hatalı karar verirler. Elbette çok az da olsa hakimlerin yanlış kararı olabilir ki bu da idam cezasının olumsuz yönüdür. Böyle durumlarda suçlunun ailesine devlet tazminat vererek bir nebze de olsa ailenin rahatsızlığını giderebilir. İdam cezasına karşı olanlar görüntü olarak da idamın hoş olmadığını, zalimane olduğunu, ülke imajına zarar verdiğini savunurlar. Ancak idam cezasını uygulayan ABD ve Çin’in Dünya’daki imajının düşük olduğunu hiç sanmıyorum. Yani Çin’de idam cezası var diye Çin malını satın almayan kişi var mı? Yok. Aynı biçimde idam cezası nedeniyle ABD malı satın almayan, tüketmeyen var mı? O da yok. Bir sürü kişi ABD vatandaşlığı için hamile eşini ABD’e götürüyor. Ayrıca idam cezaları artık eskisi gibi darağacına asarak infaz edilmiyor. Zehirli iğne, elektrikli sandalye gibi daha modern ve çağdaş yöntemler kullanılıyor. İdam cezasına karşı olanların bir diğer argümanı ise idam cezası olmayan Norveç gibi ülkelerde cinayet gibi ağır suçların az olmasıdır. Bu araştırılması gereken bir sorundur ama cinayet gibi suçların bir çok farklı nedeni vardır. Kişi başına gelirin ve eğitim seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde cinayet sayısı da azdır ve bunu idam cezasının olmaması ile bağdaştırmak ne derece doğrudur? Norveç’te İdam cezası olsa belki kırk yılın başında olan cinayetler de işlenmez.
Sonuç olarak idam cezası hakkında farklı görüşler var. Ancak işin iktisadi yönünü dikkate alınca idam cezasının ülke ekonomisine faydasının maliyetinden daha fazla olduğunu, ülke için hayır getireceğine inanıyorum. İşin hukuki yönünü de farklı arkadaşlar değerlendirebilir.