Bu hafta Sinop’ta yapılan füze çalışmalarına iktisat biliminin nasıl baktığını anlatacağız. İktisat bilimi bir işin yapılıp yapılmayacağına karar verirken marjinal getiri ve marjinal maliyetine göre karar verilmesini savunur. Merak etmeyin, teknik terimleri kullanmayıp mümkün olduğunca basit biçimde anlatacağım.
Bir iş yapacaksanız bunun size bir faydası (getirisi) bir de maliyeti vardır. Füze konusuna değineceğiz ve önce füzelerin faydasına değinelim. Füzeler, savunma sanayinin ürünüdür ve yüksek katma değerlidir. Bunu şöyle açıklayalım. Madenlerden çıkardığınız demiri ham haliyle satarsanız 1 TL kazanırsınız. Dişli, boru vb yaparsanız 10 TL’ya satarsınız. Motor yaparsanız 100 TL’ye satarsınız. Bilgisayar parçası, İHA-SİHA, Füze yaparsanız 1000 TL’ya satarsınız. Yani savunma sanayi ürünlerinden iyi para kaldırırsınız. Bu birinci faydasıdır.
İkinci faydası ekonomik değil ama ülkenin milli savunmasıyla ilgilidir. 14.yüzyılda atomlardan bahseden, veba ve kolera’ya karşı çareler bulan İspanya Endülüsleri vardı. Zamanlarının çok üzerinde bir medeniyete sahiplerdi. Orduları güçlü değildi. Ne oldu? Aragon ve Kastilya isimli iki İspanyol krallık evlilik yoluyla birleştiler ve Endülüs devletini yıktılar. Ordusu olmayan Gazze’nin ne olduğunu görüyorsunuz. Ordusu çok zayıf olan Afrika ülkeleri, Batılılar tarafından senelerce sömürüldü ve halen de sömürülüyor. Maslow’a göre insanların en önemli ikinci ihtiyacı güvenlik. Bugün İsrail çevre ülkelerde sadece Suudi Arabistan ve Türkiye’ye saldırmadı. Suudilere yandaş oldukları için saldırmadı. Ya Türkiye’ye neden saldırmıyor? Çünkü Türk savunma sanayisi ve ordusu dosta güven, düşmana korku veriyor.
Üçüncüye gelelim. Savunma sanayinin önemli özelliklerinden biri de yüksek Ar-Ge harcamalarıdır. Bu Ar-Ge harcamaları sonucunda teknik bilgiler elde edilir. Örneğin; internet öncelikle ABD ordusunun kendi arasında haberleşmesini sağlamak amacıyla kurulan Arpa-net’in gelişmiş versiyonudur. Savunma sanayinin gerçekleştirdiği Ar-Ge sonucunda elde edilen teknoloji bir süre sonra TOGG, Vestel, Arçelik, BMC, Karsan, Temsa gibi Türk sanayi ürünlerinde karşımıza çıkar.
Şimdi “Peki anladık. Füze, savunma sanayinin Türk ekonomisine ciddi katkıları var. Ya hiç olumsuz yanı yok mu?” diyeceksiniz. Elbette var. Örneğin; Füze denemeleri denizde yapılırken balıkçılar denize çıkamaz. Bu iktisat derslerinde dışsallık olarak anlatılıyor. Füze denemelerinin yapılmasına balıkçılar karar vermiyor ama etkileniyorlar yani kendi dışlarında gelişen bir olaydan dolayı etkileniyorlar, zarar görüyorlar. Hemen “İşte bu nedenle savunma sanayine hayır” demeyin. İktisat bu durumda yatırımların yapılmamasını değil, dışsallıkların içselleştirilmesini savunuyor. Basitleştireyim. Savunma sanayi füze yatırımından büyük kazanç elde ediyor mu? Evet. Bunun küçük bir kısmı ile balıkçıların zararının karşılanması gerekli. İktisat derslerinde de bu anlatılıyor. Şöyle deyince daha net anlatabilirim. Füze yaparsanız 10 milyar dolar kazanırsınız. “Füze yapmayalım Balıkçılık yapalım” derseniz 10,000 dolar ya kazanır ya da kazanamazsınız.
Şimdi bazılarınız “neden füze denemeleri Sinop’ta yapılıyor? Başka yerde yapılamaz mı?” diyebilir. Birincisi Sinop, Kastamonu gibi iller Türkiye’nin yeterince kalkınamamış, ekonomisi yeterince gelişememiş illerindendir. Bu tür yatırımlar yapılırsa bölgeye kalifiye elemanlar yani yüksek gelir elde eden çalışanlar gelir. Haliyle bunlar yöre esnafından alışveriş yapar. Gelirleri yüksek olduğu için iyi de alışveriş yaparlar. Sinop’lu gençler bu tür yatırımlarda çalışma imkanı bulur. Yani Sinop ekonomisine katkısı olur. Sinop’lu genç balıkçılık yaparak üç kuruş kazanacaksa bu tür tesislerde çalışarak çok daha fazlasını kazanır. NATO üssü nasıl Sinop ekonomisini olumlu etkilediyse Türk Silahlı Kuvvetler Füze üssü de olumlu etkiler. Sadece ABD askeri yerine Türk askeri ve mühendisleri geldi. Zaten NATO üssü kapatıldıktan sonra Sinop yoğun göç vermiş, gençler İstanbul’a gitmiş. İkincisi; bu tür füze denemeleri Sinop’ta yapılmayacaksa nerede yapılacak? Ege ve Akdeniz bölgesinde denizin karşısında Yunanistan’a ait yığınla ada ve Kıbrıs var. Füze denemelerinde bir yanlışlık geri dönülemez sonuçlara yol açabilir. Üstelik İzmir, İskenderun limanları çok yoğun çalışan limanlar. Türkiye’nin Ege bölgesinde üretilen sanayi ürünleri İzmir’den; Gaziantep sanayisinin ürünleri de İskenderun limanından hareket ediyor. Yaz aylarında Avrupa’nın ve Arapların jet sosyetesi yatlarıyla buralara geliyor. Suriye limanlarından da yoğun petrol sevkiyatı yapan gemiler ve deniz altında petrol ve doğalgaz boruları var. Yani Ege ve Akdeniz limanlarında bunu yapmak mümkün değil. Geriye diğer Karadeniz illeri kalıyor. Onlardan da Batı Karadeniz ise Boğaz trafiğine, İstanbul limanlarına ve gemi trafiğine yakın. Trabzon limanı da yoğun. Doğu Karadeniz de Rusya’ya ve Rusya ile ilişkilerini bitirememiş Gürcistan’a çok yakın. Füze denemelerinde Rus gemileri yanlışlıkla isabet alırsa Putin yas tutacak biri değil. En son yas tuttuğu gece Ukrayna’ya saldırdı. Füze denemelerinde işin teknik boyutları da var ve bunu mühendisler daha net açıklayabilir. Füze denemelerinin turistleri etkilediği görüşüne de katılmıyorum, zira senelerdir Sinop’a ailecek gideriz. Füze denemeleri yapıldığından haberimiz bile yoktu. Kastamonu’luların da yarısından fazlası yaz aylarında en az bir iki kez Sinop’a gider. Bugüne kadar “ Sinop’ta füze denemeleri yapılıyor, tatile Sinop’a gitmeyelim” diyen birine rastlamadım. Kaldı ki turistler etkileniyorsa İzmir, Aydın, Muğla, Antalya, Mersin gibi iller füze denemesi için doğrudan eleniyor. Çünkü füze denemeleri turizmi olumsuz etkiliyorsa milyonlarca turistin geldiği Ege ve Akdeniz limanları kesinlikle olmaz.
Şimdi içinizden bazıları “savunma sanayisi yatırımlarının gerekliliği üzerine koskoca yazı yazdın. Bunu yazmana gerek yok ki! Herkes zaten savunma sanayinin Sinop gibi illerin ekonomisine fayda sağlayacağını kabul ediyor” diyecek. Ama iktisatçılar, insanlar arasında farklı görüşler olabilir. Örneğin; bir başkası da “Sinop’ta savunma sanayine hayır, Balıkçılıkla geçinelim” diyebilir. Ama Adam Smith, milletler kalkınmak istiyorsa ülkenin sanayisi işbölümü ve uzmanlaşma yoluyla geliştirilmeli görüşünü savundu. Ondan sonraki iktisatçıların da tamamına yakını sanayi sektörüne, Ar-ge ve innovasyona, teknolojiye önem verdi. Günümüzde iktisat derslerinde de kalkınma ve ekonomik büyüme için sanayinin geliştirilmesi, Ar-Ge yatırımlarının artırılması, innovasyon yapılması konuları anlatılır. Rahmetli Erbakan da hayatı boyunca “Motor ve ağır sanayi hamlesine hayır, şeftali üretimine evet” diyen kişilerle mücadele etmişti. Avrupa ve ABD’de sanayi, bilişim, teknoloji yatırımlarının gerekliliğini kimse tartışmaz. Kimse de “şeftali üretelim, balıkçılık yapalım ama sanayi yatırımı yapmayalım” demez. Türkiye’de ise şeftali yetiştiriciliğini ve balıkçılığı, sanayiye tercih eden bir kesim var ve sayıları da az değil.