Bir Toplumun Maddi Ve Manevi Açıdan Gelişmişlik Düzeyini Belirleyen En Önemli Unsur: Kaliteli Eğitim

"Medeniyet, satın alınır zannettik, elbiseyi aldık, insanı göremedik bile ve hazır aldığımız bu teknik, sahibi tarafından kullanılamayan, sahibine yabancı bir gizli el tarafından sahibinin hesabına ve onun varlığında kullanılan bir bıçak gibi, benliğimizde derin yaralar açtı." (Nurettin TOPÇU)

EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN ÖNEMİ

Eğitim-öğretim, bireylerin davranışlarını ve kişiliklerini olumlu yönde geliştirecek bilgi ve becerileri bireylere kazandırma süreci olarak tanımlanır. Bu amaca uygun gerçekleşen bu süreç, aynı zamanda hem bireyin yaşantısına hem de toplumun yaşantısına maddi ve manevi açıdan kalite katma sürecidir.

Eğitim faaliyetinde zaman, yer ve planlama boyutu yoktur ve egitim her yerde olabilir. Olumlu ve olumsuz manada her türlü bilgi ve beceriyi kapsayabilir. Planlı ve programlı olarak gerceklestirilen öğretim faaliyetleri (formal egitim) eğitimin bir alt boyutu olarak tanımlanır.

Hayatın, olayların, varlıkların ve bunlar arasındaki ilişkilerin gözlemlenmesini, olayların sebep-sonuç açısından değerlendirilmesi suretiyle hakikati keşfetmeyi ve bireyin davranışlarını olumlu manada geliştirilmesini sağlayacak ve toplumun gelişmesine katkı verecek bilgileri bireylere öğretmek bir eğitim-öğretim sisteminin temel hedefleri olmalıdır.

 İslâm kültüründe öğretimin karşılığı olarak tâlim, eğitimin karşılığı olarak da terbiye kullanılmaktadır ve insan, yaratılanlar arasında en şerefli varlık olarak bilinir. Bu şerefli varlık da, hem madde hem de mana boyutuyla iyi bir eğitimle, kendini geliştirerek daha faydalı bir birey haline gelmeyi, ürün ve hizmetlerde kaliteyi yakalamayı her daim hedefler.

Bilgi, davranış ve kabiliyetleri geliştirilmiş, madde ve mana arasındaki dengeyi iyi kurmuş bireyler ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda toplumun ilerlemesine katkı sağlarlar. Bu nedenle, bir toplumun maddi ve manevi açıdan gelişmişlik düzeyi o toplumdaki bireylerin almış olduğu eğitimin kalitesi ile doğru orantılıdır.

İnsan, sosyal bir varlıktır ve çevresiyle sürekli etkileşim halindedir.  Bu etkileşim sonucu olumlu veya olumsuz yönde yeni bilgiler öğrenir ve neticede davranış değişiklikleri gerçekleşir. Eğitimin hedefinde olumlu davranış değişikliği vardır, fakat bazen insanlar çevresindeki olumsuz/kötü davranışlara/alışkanlıklara sahip olan bireylerle de iletişim halinde olabilirler. Bunun neticesinde de olumsuz yönde yani istenmeyen ve kendilerine zarar veren davranış değişiklikleri de kazanabilirler (sigara, alkol vb. bazı zararlı alışkanlıklar gibi).

Bilişim çağında yaşıyoruz ve iletişim araçları çok gelişmiştir. Açık ve uzaktan eğitim gibi kavramları sık sık duyuyoruz. Bir kişi, evinde, dünyanın herhangi bir ülkesine bağlanarak oradaki bir üniversiteden veya başka eğitim kurumundan eğitim alabilmekte, çevrimiçi olarak etkinliklere katılabilmekte, sahip olduğu bilgileri kısa sürede çok fazla sayıda insana ulaştırabilmektedir. Bu gelişmeler beraberinde hayat boyu öğrenmeyi de mecbur kılmıştır.

Nitelikli ve küreselleşen eğitimin yetiştireceği bireylerin özellikleri şu şekilde açıklanabilir:

·       Uluslararası alanda gelişmiş ve ileri teknoloji kitle iletişim araçlarıyla birbirleri ile yakın ve faydalı ilişkiler kurabilecek becerilere sahiptir…

·       Ülkeler arasında rahatça dolaşabilir…

·       Farklı kültürlere sahip toplumlarda rahatça uyum sağlayabilir ve orada çalışabilir ve/veya yaşayabilir, fakat kültürel anlamda kimliğini korumuş bir bireydir…

NASIL BİR EĞİTİM SİSTEMİ?

Mesleki bilgi ve beceriler açısından donanımlı, nitelikli bireyler ancak kaliteli ve verimli bir eğitim sistemiyle yetişir. Bu nedenle, toplumun gelişmişlik düzeyine katkı verecek, çeşitli becerilerle donatılmış, günlük hayatta meydana gelen problemlerin çözüme kavuşturulması için çaba gösterecek ilim, irfan ve hikmet sahibi nitelikli bireyler yetiştirilmesi için gayret göstermeliyiz.

Eğitim ile işsizlik arsında doğrudan veya dolaylı bir ilişki vardır. Alanında çok başarılı olmuş, aldığı sistemli eğitimle birlikte özel çabalarla da kendini iyi yetiştirmiş, motivasyonu ve özgüveni yüksek girişimci bireyler her sartta başarılı olurlar. Bu özelliklere sahip bireyler işsizliğin yüksek olduğu toplumlarda bile kendilerine iyi bir iş bulabilir veya kendi işletmelerini kurabilirler.

İş gücü ihtiyacı analizini iyi yapan ülkelerde, mesleki eğitime önem verildiği görülür. Bu tür ülkelerde, toplumun ihtiyaç duyduğu mesleki alanlara göre planlanmış bir eğitim sistemi hayata geçirilmiştir. Böyle bir eğitim sisteminde yetişen her bireyin üniversite diplomasına sahip olmak gibi bir hedefi ve zorunluluğu yoktur. Çünkü orta öğretimden itibaren mesleki eğitime önem veren ve ekonomisi gelişmiş toplumlarda işsizlik sorunu yaşanmaz. Bu tür toplumlarda ara eleman ihtiyacı daha fazladır.  Böyle bir sitemde yetişen bireyler, kamu veya özel sektörde iş bulmakta zorlanmazlar ve bazen uzmanlık alanında veya dışında kendi işletmelerini kurarak başarılı bir girişimcilik örneği de sergilerler.

SONUÇ

Bir ülkede, her kademede verilen eğitimin kalitesi ve verimliliği, o eğitimin ekonomik, sosyal ve manevi açıdan topluma kattığı değer ile ölçülür.

İslam Medeniyetinden aldığı güç ve ilhanla geride iz bırakmış, şanlı bir tarihi olan büyük bir milletiz. Bu birikim ve tecrübelerden hareketle yeni bir diriliş hareketine ihtiyacımız var. Bu hareketi de ancak mesleki eğitime önem veren, değerlerimize uygun, madde ve mana arasındaki dengeyi çok iyi kurabilen bireyleri yetiştirecek olan bir eğitim-öğretim ve yükseköğretim sistemiyle başlatabiliriz.

Selam, sevgi ve saygılarımla…

Prof. Dr. Zekeriya Yerlikaya

e-posta: [email protected] 

Twitter (X): https://twitter.com/yerlikayazeki

Faceebook: https://www.facebook.com/zekeriya.yerlikaya.7