-52 yıl sonra kavuşan arkadaşlar

- “Sapanca gölü” Saklı güzellik
-Osmanlı İmparatorluğun temellerinin atıldığı yer “Söğüt”

- Kaymakam çeşmesinin bir yanında niye musluk yok…
-Söğüt/Küre köyünde kimin türbesi var?

-Mudanya mütarekesi, trilye zeytini…

-Körfezdeki yaşlı savaş gemisi, deprem anıtı.

Geçen haftalarda birkaç günlüğüne tatil fırsatımız oldu. Bu sefer deniz, kum, güneş yok. Kültür turizmi yapacağız.

Güzergâhımızda Adapazarı’nda bizi bekleyen 52 yıllık bir hasret öyküsü, Sapanca gölü ve Kayı obasının imparatorluğa dönüştüğü yer Söğüt ile Körfez var.

Cebrai̇l Keleş Köşe (1)-25

52 yıl sonra bir araya gelen iki Birgül…

Merhum kayınpederim Adapazarılı, Annesi de Adapazarı Atatürk ilkokulunda öğretmen o yüzden de eşimin çocukluğu burada geçmiş. İlkokulu ve ortaokulu birlikte aynı sınıfta okuduğu adaşı Birgül ile yedikleri içtikleri ayrı gitmemiş. Kardeşten öte olmuşlar. Sonra memuriyet ve diğer sebepler yüzünden ayrılmış bu iki Birgül taa ki 52 yıl sonra birbirlerini sosyal medyadan buluncaya kadar.

Yarım asır sonra kavuşma anına tanıklık etmek için verilen adrese gidiyoruz.

Birgül Demir Seçgin Sakarya Üniversitesinde memur ve halen çalışıyor. İş yerinin önünde bizi bekliyor.

Aradan 52 yıl geçmesine rağmen sanki dün ayrılmışlar gibi birbirlerine sarılıp ağlaşmaya başlıyorlar.

Çok ilginç ve tarihi bir olaya tanıklık ediyorum. 52 yıl öncesinde bir yumurtanın beyazıyla sarısını paylaşan iki çocuk, şimdi çocuklarının, torunlarının fotoğraflarını paylaşıyorlar.

Cebrai̇l Keleş Köşe (14)-8

Tam bir saklı güzellik “Sapanca gölü”…

Yarım asır sonra kavuşanları birbirinden ayırmak zor olsa da yola devam diyoruz. Bu sefer hedefimiz Sapanca gölünde huzurlu mutlu bir çadır kampı!

Yoğun trafikle navigasyoncu ablaya uyarak gitmeye çalışıyoruz, sağa sola dön derken, koskoca gölü kaybediyoruz. Aslında gölün yanındayız ama gölü göremiyoruz. Aradığımız bu değil ama yine de Fuar alanına kadar gidip, göl üstüne yapılmış bir kafe buluyoruz.

Sarmıyor buralar beni…

Söğüt, Ertuğrul Gazimizin ve Alplerinin ebedi toprakları…

Söğüt-Sapanca arası mesafe: 122 kilometre. Yaklaşık 1,5 saat sonra Bilecik ve Söğüt’e ulaşıyoruz. TRT’nin tarihi filmlerinden aşinayız ama burada hiçbiri yok. Üstelik Ertuğrul Gazi Türbesi tadilatta olduğundan içeri de girilmiyor.

Yapacak bir şey yok, etrafta gezip görebildiğimiz kadarıyla atalarımızı ziyaret ediyoruz.

Türbe etrafında dikkatimi çeken TRT deki tarihi dizinin söğüt esnafına epey katkısı olmuş. Ben de dahil olmak üzere gelen herkes Kayı damgalı börk alıyoruz.

Buraya herkesin gelmesi gerekiyor.

Türbe ve civarında anıt ağaçlar arasında Ertuğrul beyimiz ve Alpleriyle bir arada olmak müthiş bir duyguydu.

SAİT BEY ÇEŞMESİ (KAYMAKAMLIK ÇEŞMESİ) ve SAAT KULESİ

Kaymakam çeşmesinin bir yanında niye musluk yok?

Söğüt ilçe merkezindeyiz, bizi ilk önce devasa bir saat kulesi karşılıyor. Son Osmanlı döneminin neo-klasik mimari tarzdaki yapılarının en güzel örneklerinden biri olan ve ll. Abdülhamit Han tarafından yaptırılan Hamidiye Saat kulesinin altında bir bardak çay içerek yorgunluğumuzu atıp yine meydanda bulunan ve şaheser çinileri olan tarihi çeşmeye gidiyoruz.

Önce bir yudum su içip yaptıranlara dua ediyoruz.

Çeşme 1919 yılında Sultan Reşat döneminde Kaymakam Sait Bey tarafından yaptırılmış. Çeşmenin kitabelerinde çok anlamlı yazılar var keşke Türkçelerini de yazsalardı.

"Ve Sekahüm Rabbihim Şeraber Tâhûrā" (Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir/İnsan Suresi-21. Ayet)

Diğer yüzdeki kitabe taşında ise Enbiya Suresi 30.ayet yazılı "Ve Minel Külli Şey'in Hayr" " Hayatı olan her şeyi sudan yarattık."

İnsanların su içmek için eğildiklerinde sırtlarının kıbleye dönük durmasını engellemek amacıyla çeşmenin güney yüzüne kurna ve musluk taşı konulmamış.

Söğüt Merkezinde gezecek, görecek çok, ama bizde zaman yok. Dönerken aklımda hep gitmek istediğim bir yer var “Dursun Fakih Türbesi.”

Söğüt’te “Küre”yi bulmak…

Dursun Fakih (Tursun Fakih, Tursun Fakı), Osmanlı Beyliği'nin kurucusu Osman Bey'in devrinde yaşamış bir fakihtir. Birçok kaynakta Osman Gazi adına ilk hutbeyi okuyan, Osmanlı Devleti'nin ilk kadısı, imam-hatibi unvanını taşıyan kişi olduğu bildirilir.

Anayoldan ayrılıp kısa bir yoldan sonra uzaktan çok daha güzel görünen muhteşem bir tepeye tırmanıyoruz.

Gün batmak üzere, yorulmuşum. Bahçede banklar var. Birinde bir aile oturmuş etrafı seyrediyorlar. Yanlarına gidiyorum etrafı fotoğraflarken ayaküstü sohbet ediyoruz.

Karşıdaki dağları, kanyonları, kayalık dağları göstererek tıpkı bizim memlekete benziyor diyorum.

-Nereden geldiniz nerelisiniz diye başlayan klişe sohbet bir anda ilginçleşiyor.

-Kastamonuluyuz, oradan geliyoruz ya siz?

-Küre’liyiz.

Aaaa vayyy hemşerim toprağım diyerek sarılmak üzere hamle yapacakken eliyle aşağıdaki köyü gösteriyor bizim köy bura “Küre”

Aslında bizim Küre’ye de benziyor ama bizimki ilçe. Burası Küre ilçemizin kardeş köyü olabilir.

Cebrai̇l Keleş Köşe (7)-18

Mudanya mütarekesi, trilye zeytini…

Bu gezi çok yoğun bir kültür gezisi olduğundan hiç vakit kaybetmeden İmparatorluğu kuran atalarımızdan, Kurtuluş savaşının en önemli noktalarından biri olan Mudanya’ya geçtik.

Mudanya, 1321 yılında Orhan Bey tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Hüdavendigar Vilayeti (Bursa) Salnamesi (yıllık) kayıtlarına göre, 1871 tarihinde ilçe olmuştur. Mudanya, Mondros Mütarekesi'nden sonra, İngilizler tarafından işgal edilmiş ama bu işgal bir gün bile sürmemiştir. 25 Haziran 1920’de Onbaşı Şükrü Çavuş, yalnız başına İngiliz Deniz Piyadesi'nin çıkartma yaptığı iskeleye gidip ateş etmiş İngiliz Ordusu'ndan bir binbaşı ile bir eri öldürdükten sonra İngiliz'ler tarafından şehit edilmiştir. Bu olaydan 11 gün sonra İngiliz ordusunun yerini Yunanlılar almıştır. Düşman işgali altında 2 yıldan uzun süre kalan Mudanya, 12 Eylül 1922 günü Yunan işgalinden kurtulmuştur. “

Mudanya deniz kenarında şirin ve eski konaklarıyla evlerini koruyarak çok önemli bir turizm kenti olmuş. İşte Kısa zaman içinde görülecek yerler;

Mütareke Müze Evi: Tahir Paşa Konağı: Girit Mahallesi: Eski ahşap evlerin bulunduğu Girit Mahallesi (şimdiki Halitpaşa Mahallesi) Piçiretu adlı bir İtalyan mühendis tarafından planlanmıştır. Mudanya Mütarekesinden Rumlar Yunanistan'a gidince, Girit'ten gelen Türkler buraya yerleşmiş, adını buradan almıştır.

Mudanya’ya kadar gelmişken yakındaki adını çok duyduğumuz tirilye ye kadar gidelim dedik.

Turistik bir belde ama yolu çok dar ve keskin virajlarla dolu. Özel idareyi şikâyet edenlere bu yolu göstermek lazım.

Tirilye’nin Rumca 3 aziz anlamına geldiği söylenen “Triglia”dan gelen ismi, tarih boyunca birkaç kez değişmiş; Mahmut Şevket Paşa olmuş, Zeytinbağı olmuş. Ama halk her değişiklikten sonra yine de Tirilye demeye devam edince, 2011 yılında yine bu isme dönülmüş.

Hedef Kastamonu ama öncesinde son bir yerimiz kaldı.

Körfezdeki yaşlı savaş gemisi, deprem anıtı.

Körfezde sahile geldiğimde karada kocaman bir savaş gemisi görünce şaşırdım. Müze olduğunu görünce hemen girmek istedim ancak sadece belli saatler arasında giriş var. Müzeye giriş 5 Tl

Müzenin görevlisi Ahmet Bey bir kişi bile olsa ziyaretçilere eşlik ederek onları bilgilendiriyor.

Gayret müze gemisi;
“10 Mayıs 1946 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından yapılan savaş gemisine USA Everson adı verilmiştir. 1973 yılında USA Everson Gemisi Türk Donanma Komutanlığı'na alınmış ve TCG Gayret adı verilmiştir. TCG Gayret gemisi 20 yılı aşkın süre içinde birçok önemli görevi başarıyla yerine getirmiştir.

1995 yılında hizmet dışına ayrılan gemi, " 1997 yılında TCG Gayret Müzesi olarak İzmit sahilinde yeni görevine başlamıştır.”

Deprem anıtı;

Gölcük ilçesi Kavaklı Sahilinde yer alan Deprem Anıtı 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminde hayatını kaybedenler anısına Gölcük Belediyesi tarafından 2007 yılında yapılmıştır.

Bir yanda siyah deprem anıtı diğer yanda körfezin mavi sularına yansıyan devasa sanayi tesisleri, tersaneler, uçuşan kuşlar.

Artık bizim de demir almak zamanı gelmiş bu limandan diyerek yolumuzu memlekete Kastamonu’ya çeviriyoruz.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Karabük çevrik köprü sonrası Kastamonu il sınırı yazısını görünce gülümsüyorum.

Sessizce fısıldıyorum,

“Memleket gibisi yok, hoş buldum.”

1-3 Eylül 2025 Kastamonu-Sakarya-Kocaeli-Söğüt

Cebrail Keleş- Balıkçı Şef