Hasan İzzet Dinamo’nun “Kutsal İsyan” kitabında “Uzun boylu, iri yarı, geniş omuzlu, yakışıklı ve sevimli bir subay” olarak resmettiği Üsteğmen Şevket Bey İstanbul’da doğdu, Beylerbeyi İhtiyat Zabit Okulu’nu bitirdi, evlenmedi…
Ömrü şehit olana dek cephelerde vatanın istiklal ve istikbali uğrunda geçti.
Kastamonu tarihinin ve Türk Kurtuluş Savaşı’nın aziz kahramanlarından biridir Üsteğmen Şevket Bey…
Kalbimizdeki nurlar içidir ebedi mekanı.
Nurettin Peker’in “İstiklal Savaşı Resim ve Vesikalarla İnebolu-Kastamonu ve Havalisi Deniz ve Kara Harekatı” kitabında 58. Alay Tabibi Albay Dr. İbrahim Koşumdok’tan ve 58. Alay Tüfekçisi Binbaşı Yakup Batur’dan naklettiği satırlarda Üsteğmen Şevket Bey’in şehadeti de yer alıyor…
Peker’in satırlarını “hikayeleştirerek” ve “alıntı” ile paylaşıyorum aşağıda.
Nurettin Peker’in söz konusu kitabı “Kastamonu 2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti” etkinlikleri kapsamında kamuca yeniden basıldı ve dağıtımı yapıldı…
Okuyanın; “Kastamonu kimliği” ve “vatanperverlik” burcu asla gedik vermez.
Keza…
Hasan İzzet Dinamo’nun “Kutsal İsyan” kitabı da hatmedilmeli muhakkak.
Ve elbette “Nutuk”…
Tekrar tekrar okunmazsa olmaz.
(Birinci Dünya Savaşı’nın nihayete ermesinin ardından Suriye cephesinden Anadolu’ya döndü 58. Alay…
Niğde/Ulukışla’ya ulaşan 58. Alay’ın bir taburu Pozantı’ya gönderildi. Ulukışla-Pozantı arasındaki Çiftehanlar’dayken tabur, Pozantı Nokta Komutanı’ndan haber geldi, Pozantı’da toplanan erzak, Mondros anlaşması hükümlerince işgal kuvvetlerine teslim edilecektir, düşman eline geçmeden derhal kaldırılmalıdır. Tabur komutanı görevlendirme yaptı: “Üsteğmen Şevket Bey, Tüfekçi Yakup, emir subayı Saip Efendi” emre binaen derhal yola koyuldular. Pozantı istasyonu Fransız ordusunun desteğindeki Ermeni güçlerinin kontrolündeydi, çatışmaya mahal vermeden gizliden vazife yerine getirilmeliydi. Üsteğmen Şevket Bey ve arkadaşları subay kıyafetlerini çıkardılar, buldukları bir atlı arabayla erzak deposundaki buğday çuvallarını Ermeni askerlerin türlü tacizlerine karşın iki hafta içinde taşıdılar. Erzakları kurtardıktan sonra bu kez de Çiftehanlar’da Osmanlı ordusunun bıraktığı cephaneyi Fransız ordusunun ve Ermeni birliklerinin eline geçmeden Akköprü’ye taşımak görevini üstlendi bu üç kahraman ve yine başarı ile üstesinden geldiler.
Pozantı Kaymakamı Ruhi Bey yeni bir görev emri ile 58. Alay’ın kapısını çaldı...
Eşkıyalıklarından halkın senelerdir yaka silktiği Koçaklı Halil çetesini bahane eden İngiliz ordusu bölgeyi işgal etmek istemektedir. İstanbul hükümeti de bu haydudun bir an önce yakalanmasını istemektedir. Ne var ki bir türlü ele geçirilememiştir. Üsteğmen Şevket Bey’e verilir görev. Üsteğmen Şevket Bey; tabur doktoru İbrahim Bey ve Kastamonu’nun Eflani ilçesinden meşhur nişancı Ahmet Çavuş ile 5 seçme er alarak Koçaklı Halil’in son görüldüğü Bor kazasındaki köye varır. Çıkan çatışmada Koçaklı Halil ve yakın adamı Niğdeli Koca Hüseyin ölü olarak ele geçirilir. Yaralı eşkıyaları da önlerine katarak önce Ulukışla’daki İngiliz komutana götürürler, ardından da Pozantı kaymakamına teslim ederek bölgeyi hem eşkıya belasından hem de İngiliz ordusunun işgalinden kurtarırlar.
Pozantı’nın ardından 58. Alay’ın yeni görev yeri Kastamonu oldu…
Üsteğmen Şevket Bey yaptığı dahiyane bir plan ile 16 Eylül 1919 gecesi vilayetin padişah yanlısı yönetimini yıkarak Kastamonu’nun Kuvayi Milliye safına geçişini sağladı.
(Kastamonu’nun Kuvayi Milliye safına geçişini her 16 Eylül’de ayrıntısı ile yinelediğimiz için burada ayrıca yer vermeyeceğim…
“Yerel bayramdır” Kastamonu’ya 16 Eylül.)
Kastamonu’yu milli güçler ile buluşturduktan sonra çevre yörelerde çıkan isyanları bastırmakla görevlendirildi 58. Alay…
Gerede isyanını bastırırken yaralı halde isyancıların eline düştü Üsteğmen Şevket Bey, işkencede dişleri söküldü, yine de diz çökmedi ve eşkıyanın elinden kurtulmayı başardı.
İsyanları bastırdıktan sonra İnönü cephesine gitmek için Ankara tren istasyonuna geldi 58. Alay, “Yüzbaşı” rütbesine terfi etmişti Şevket Bey, düşmanı denize dökene kadar savaşmakta kararlıydı…
Yük taşıyan “makineli tüfek” nam bir katırı vardı 58. Alay’ın, huysuzdu o gün, ne yapıldıysa vagona bindirilemeyince ayaklarını bağlamak dışında çare kalmamıştı katırın, titriyordu tedirginlikten. Yüzbaşı Şevket Bey ayaklarını bağlatmadı, katırın karnının altına girdi, ittire ittire vagona sokmayı başardı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de gardaydı ve tüm olup biteni gördü. 58. Alay Komutanı Yarbay Vasfi Bey’e “Bu aslan zabit kim?” diye sordu. Kastamonu’nun İstanbul hükümetinden kurtuluşunu ve Kuvayi Milliye safına geçişini gece boyu telgraf başında geçirerek takip eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sorduğu o aslan gibi zabitin Kastamonu olayının ve Gerede isyanının bastırılmasının kahramanı Üsteğmen Şevket Bey olduğunu öğrenince takdir ve tebriklerini dile getirdi.
“Metris Tepe”…
İkinci İnönü Savaşı’nın en hararetli anı. Dağılmaya yüz tutan askerlerini yerlerinde tutmak için kırbaçlayan işgal subaylarını ellerindeki piyade tüfekleri ile bir bir indirirken 58. Alay Komutanı Vasfi Bey ve Taşköprülü Kel Hasan Çavuş; Yüzbaşı Şevket Bey elinde dürbün ile karşı siperdeki hareketleri izliyordu ayakta. Birlik tam süngü hücumuna kalkıyorken bir kurşun buldu karnını, yere düştü Yüzbaşı Şevket Bey.
Alay Doktoru İbrahim Koşumdok başucundaydı Yüzbaşı Şevket Bey’in ve şehadet anını yıllar sonra Nurettin Peker’e anlattı…
“Bu acı akıbete hepimiz üzüldük. Taburun doktoru ve Şevket’in eski bir arkadaşı olarak, gözlerim yaşlı bir halde yarasını sararken yarasının hafif olduğunu söyleyerek teselliye çalışsam da, o, metin bir tebessümle ‘Katip doktorum, ben yaramı biliyorum, öleceğim. Rica ederim beni düşmana bırakmayın, intikamımı alın. Allah vatanımızı, milletimizi istiklaline kavuştursun’ dedi ve başındaki kumandan ve arkadaşları da vedalaştı. Sedye ile geri gönderdik. Benim bulup, sardığım bir harp paketinden başka her sıhhi vasıtadan mahrum olan kahraman Şevket şehit olmuş ve İnönü köyü mezarlığına gömülmüştür. Yeri bellidir. Nur içinde yatsın.”)
Not: “İnönü Şehitliği, Bilecik Bozüyük İlçesi ile Akpınar Köyü arasında bir tepede bulunmaktadır. İstiklâl Savaşı’nın Metristepe-İnönü istikametinde gelişen ve tarihimizde İnönü Savaşları olarak bilinen savaşların geçtiği cephedir. 844 mezardan oluşmaktadır ve 1930 yılında Milli Savunma Bakanlığınca yaptırılmıştır.1981 yılına kadar Haziran ayı içinde yapılan şenlikler bu yıldan itibaren İnönü Savaşı’nın kazanıldığı tarih olan 1 Nisan günü yapılmaya başlanmıştır. Dikdörtgen duvarlarla çevrili olan mezarların ayakuçlarında Türk bayrakları resmedilmiştir. Burada 4 200 şehit’in kaydı olmasına rağmen isimleri bilinemediğinden sadece 141 mezar vardır. Şehitliğin ortasında küçük boyda mermerden bir anıt vardır. Üzerindeki pirinç levhada ise şu sözler yazılmıştır:
"Ey Yolcu burada şu gördüğün mezar
Türklerin İstiklâl abidesidir.
Bir gökten bir göğe haykıran rüzgâr
İnönü Cengi'nin Zafer Sesi'dir.””)




