Türkiye’nin son yıllarda Afrika ile ekonomik, siyasi, insani ilişkilerini artırdığı görülüyor. Bu yazımızda Afrika ile ilişki kurmamızın öneminden ve Türkiye’ye olan faydalarından bahsedeceğiz ama öncelikle Siyonist markalara boykot uygulamasını hatırlatalım. Marketlerden alışveriş yaparken markanın Siyonizm ile bağını, İsrail’in uyguladığı soykırıma destek verip vermediğini araştıralım.

Afrika 30,8 milyon km2 yüzölçümü ile Asya’dan sonra en büyük kıtadır. Güney Amerika ve Avrupa kıtalarından toplamından daha büyüktür. Kuzey Amerika ve Avrupa birleştiğinde ise yüzölçümü olarak Afrika’yı ancak geçebilmektedir. Dünyanın maden kaynaklarının üçte birinden fazlası Afrika’da bulunmaktadır. Dünya Kobalt ve platin rezervlerinin %90’ı; Krom rezervlerinin %98’i; Taltelit rezervlerinin %70’i; Koltan mineralinin %70’i; Manganez ve uranyum rezervlerinin %65’i altın rezervlerinin %50’si Afrika’da bulunmaktadır. En büyük boksit ihracatçısı Gine’dir. Nijerya, Angola ve Libya gibi ülkelerde azımsanmayacak miktarda petrol üretimi yapılmaktadır. Gana ve G.Afrika; Dünya’nın en büyük altın rezervlerine sahip ülkeleri arasında yer alıyor. Botsvana ise Rusya ve Kanada ile beraber Dünya’nın en büyük elmas üreticilerinden biridir. Libya ve Moritanya’da zengin doğalgaz kaynakları var. Ayrıca bereketli topraklarında buğday, mısır, pamuk, hurma, üzüm, kakao, kauçuk, kahve, palm yağı, fıstık ve pirinç gibi ürünler yetiştirilmektedir. Dünya’da ekilmemiş tarıma elverişli arazilerin %60’ı Afrika’dadır. Türkiye’de verimlilik için hektar başına 10 kg gübre kullanmak gerekli iken bu oran Sudan’da sadece 5 kg’dır. Kısaca, Afrika doğal kaynaklar açısından oldukça zengindir.

Doğal kaynaklar açısından bu avantajlarına rağmen Afrika, Dünya’nın en fakir kıtasıdır. Dünya nüfusunun %17’sinin yaşadığı kıtanın Dünya ekonomisinden aldığı pay sadece %3. Afrika’nın en büyük ekonomileri Nijerya, Mısır ve G.Afrika olarak sıralanıyor. En büyük ekonomileri dediğimize bakmayın… Bu ülkelerin kişi başına milli gelirleri şöyle. Nijerya 2160$; Mısır 4295$ ve G. Afrika 6766$. Üç ülkenin de milli geliri 400 milyar dolar civarında. Karşılaştırma yapmak için Türkiye’nin milli gelirinin 1 trilyon Dolar ve kişi başına milli gelirinin de 13,110$ olduğunu belirtelim. Avrupa ülkelerinde kişi başına milli gelir 20,000 dolar seviyelerinden başlıyor.

Un var, yağ var, şeker var. Neden bu ülkeler helva yapamıyor? Neden bu kadar fakirler?” dediğinizi duyar gibiyim. Elbette iç kurumsal nedenler var. Ama dışsal nedenler de var. “Dışsal neden ne?” dediğinizi duyar gibiyim. Dışsal neden Avrupa ve Batı medeniyetidir. 15. Yüzyılda Afrika’da köle ticareti başladı. İspanya’da Emevi devletinin yıkılması, Korsan Bartelamao Dias ve Macellan’ın seferleri ile Avrupa, Afrika’ya açılma fırsatı buldu. Daha doğrusu Afrika’yı sömürmenin ve köle ticareti yapmanın tadını aldı. Avrupa’nın en büyük banka ve sigorta kuruluşları ilk sermayelerini köle ticareti ile elde ettiler. Köle ticareti sonrasında Afrika’nın hammadde kaynaklarının da farkına varan Batı, sömürge faaliyetlerine devam etti. Afrika’dan alınan genç Afrikalılar, Amerika kıtasındaki çiftliklerde köle olarak çalıştırılıyordu. Genç Afrikalıları, yuvalarından alıp zincirlerle bağlı biçimde Amerika’ya getirip satan Batılılar da zenginleşiyordu. Afrikalı gençleri alanlar da çiftliklerinde karın tokluğuna çalıştırıyor ve onlar da zenginleşiyordu. Afrika daha sonra İngiltere, Fransa, Portekiz, Hollanda gibi ülkelerce paylaşıldı ve sömürge haline getirildi. Günümüzde Afrikalı ülkeler bağımsızlıklarını kazandılar ama farklı biçimlerde sömürülmeye devam ediyorlar.

Batılı ülkelerin Afrika üzerinde oyunları devam ediyor. Batılı şirketler, Afrika madenlerini işletiyorlar ve kazandıklarının çok azını Afrika halkları ile paylaşıyorlar veya hiç paylaşmıyorlar. Afrika ülkelerinde Batı’ya karşı bağımsız davranmaya çalışan bir lider çıkarsa aniden bir darbe oluyor ve Batı yanlısı yeni bir lider başa geçiyor. Bu nedenle de Afrika hak ettiği ekonomik kazançları elde edemiyor.

Gelelim Türkiye’nin Afrika politikasına. Afrika ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Batılılar diğer ülkeleri Afrika kıtasından uzak tutmaya çalıştılar. 21. Yüzyıla kadar başardılar da… Türkiye’de “Ne işimiz var Afrika’da?” lobisi uzun süre hakimiyetini sürdürdü. Bunun sonucunda Türkiye, Afrika ülkeleri ile ticaretini artıramadı. Afrika ülkelerine sanayicilerimiz ihracat yapamadı, Afrika hammaddelerini de ithal edemedi. 54 ülkenin bulunduğu Afrika kıtasında 2002 yılında Türkiye’nin büyükelçilik sayısı sadece 12 idi. Yanlış okumadınız! 54 ülkede sadece 12 büyükelçilik. 2022 yılında bu sayı 44’e çıktı. TİKA, AFAD, Diyanet Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, Türk Hava Yolları (THY) gibi kurumlar adeta Afrika’ya çıkarma yapmış durumdadır.

21. Yüzyılda Batı dışında Türkiye dahil diğer ülkelerin (Çin, Hindistan, Rusya vb) Afrika ile ilişkilerinin geliştiği görülüyor.  2000’lerin başında Afrika ülkelerinin en fazla ithalat yaptıkları (mal aldıkları) ülkeler ABD, Birleşik Krallık (İngiltere), Fransa gibi ülkelerdi Ama 2023 yılında Afrika’nın en fazla ithalat yaptığı ülkeler Çin ve Hindistan. Çin’in Afrika’ya yaptığı ihracat ABD’nin ihracatının 4 katından fazla… 2000’li yılların başında esamesi okunmayan Türkiye 2023 yılı verilerine göre Afrika’ya en fazla ihracat yapan yani mal satan yedinci ülke. Bir önceki paragrafta belirttiğimiz gibi Türkiye’nin Afrika pazarındaki başarısının altında büyükelçilik sayılarımızın artması, çeşitli kurumlarımızın (TİKA, AFAD, Diyanet Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, THY) ilgisi bulunuyor. Gündemi biraz takip eden Cumhurbaşkanımızı ziyaret eden ve Cumhurbaşkanımızın ziyaret ettiği Afrika devlet adamlarını görmüştür. Örneğin; Türkiye, Libya’ya en fazla ihracat yapan ülkedir. Mısır’a 3 milyar dolardan daha fazla ihracat gerçekleştirmiş ve bu oranla en fazla ihracat yapan altıncı ülke olmayı başarmıştır. Türkiye, Mısır’a yapılan ihracatta İtalya ve Fransa’yı geçmiş; Almanya’nın ise sadece 150 milyon dolar gerisinde kalmıştır. 2021 yılı verilerine göre Türkiye; Cezayir’e en fazla ihracat gerçekleştiren beşinci ülkedir. İtalya, Almanya, Rusya gibi ülkeleri geçmiştir. Dördüncü sıradaki ABD ile arasındaki fark sadece 350 milyon dolar civarındadır. Türkiye, Tunus pazarında dördüncü; Etiyopya pazarında üçüncü ve Somali pazarında birinci sıradadır. Başarısız olduğumuz pazarlar da var. Örneğin; Nijerya’ya 2022’de 765 milyon Dolar ihracat yapmış ve 15. Sırada yer almışız. Güney Afrika’da 2 milyar dolara yakın ihracat yapmışız ama 13.sırada yer almışız. Kısaca Afrika’ya ihracatımız düzenli biçimde yükseliyor. En fazla mal satan ülkeler arasında sıralamamızı da artırıyoruz ama özellikle bazı pazarlarda henüz istediğimiz noktada değiliz.

Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerinin faydasını sadece ihracat ile sınırlandırmak doğru değil. Afrika’nın sahip olduğu hammaddeleri Batılı şirketler çıkartıyor ama Afrika halkları bundan ya hiç faydalanmıyor veya çok az faydalanıyor. Bu madenleri neden Türk şirketleri çıkarmasın? Afrika halkı hak ettiği kazancı elde eder. Türk firmaları iş yapar, Türk işçileri yurtdışında çalışıp istihdam edilir, Türkiye bu madenleri daha ucuza ithal eder. Pek çok Afrikalı öğrenci Türk üniversitelerinde okuyor, bunların zeki olanları Türk firmalarında istihdam edilebilir ve Türk firmalarına rekabet avantajı sağlar. Afrika ile ekonomik ilişkilerimiz de bunun gibi pek çok “kazan-kazan” ilkesine dayanan işbirliği alanları bulunabilir. Yeter ki Afrika’ya sırtımızı dönmeyelim.

Prof. Dr. Serkan DİLEK

Kastamonu Üniversitesi