Kastamonu 2025’in ilk 7 ayı itibarıyla “doğum sayısı” sıralamasında “Artvin, Bilecik, Bolu, Burdur, Çankırı, Edirne, Erzincan, Gümüşhane, Kırklareli, Kırşehir, Rize, Sinop, Tunceli, Bayburt, Karaman Kırıkkale, Bartın, Ardahan, Iğdır, Yalova, Karabük, Kilis” illerini geride bıraktı…
Aslında “çok da karamsar mevki” değil.
Ne var ki Türkiye’nin “doğum sayısı” o kadar düşük ki ve yıllara sari düşüyor ki…
Kastamonu’nun “doğum sayısı” haline ancak “ehveni şer” denilse gerek.
81 vilayet içinde 59’uncu Kastamonu…
Toplam nüfusa vurulduğunda daha ne olabilir ki?
Nüfus artışının illa ve illa yüksek seyretmesi “evla” mı?...
Tartışılır.
Nihayetinde artan nüfus kadar “altyapı” da lazım…
Eğitimden sağlığa hazır mı iller?
Kastamonu hazır mı?...
Kuşkulu.
E bir de “beden hürriyeti” var…
Hürriyet esas.
(Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) “doğum ve ölüm sayısı” dosyasını kamuoyu ile paylaştı, ülkemizde doğurganlık hızındaki “keskin ve sürekli azalma” özellikle son 10 yıla damga vururken, ölüm sayısı da artıyor…
Türkiye genelinde “doğum sayısı” 2025 yılının ilk 7 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre “yüzde 8,3” azalarak “503 bin 765” olurken ölüm sayısı ise aynı dönemde “yüzde 0,7” artarak “294 bin 824” oldu.
Kastamonu’da misal 2025’in ilk 7 ayında “bin 719” doğum gerçekleşti…
2024’ün ilk 7 ayındaki doğum sayısı ise” bin 862” idi.
2024’ün ilk 7 aydaki doğum sayısında 2025’in aynı dönemine oranla önde olmasına önde ama “toplam doğum sayısı” sıralamasında ise 2022’nin ardında…
Kastamonu’nun 2024 yılında toplam doğum sayısı “3 bin 59” iken 2022’nin toplam doğum sayısı ise “3 bin 263”.
Kastamonu’da öyle bir düşüş var ki doğum sayısında…
Her yıl öncekinden geride.
2020 yılı “3 bin 352”…
2019 “3 bin 572”.
2012 “4 bin 222”…
2011 “4 bin 159”.
TÜİK dosyasının başlangıç yılı “2009”…
Kastamonu’da doğum sayısı “4 bin 473”.
Kastamonu’da “2009” ile “2024” yılları arasındaki doğum sayısı farkı “bin 414”…
2024 yılı ancak doğum sayısına “yüzde 46” daha ekleyecek ki 2009 yılını yakalayabile.
15 yılda böylesi bir düşüş…
Mantığı zorluyor.)
(TÜİK dosyasının ayrıntısı “erkek hem çok doğuyor hem çok ölüyor” dedirtiyor…
Ülkemizin 2001-2025 dönemini kapsayan son çeyrek yüzyılının “doğum” ve “ölüm” verilerinde “erkek doğan” ve “erkek ölen” sayıları tüm yıllarda “kadın” doğan ve ölen sayılarından (oldukça) yüksek.
Erkek doğan sayısının yüksek olmasının elbette “fizyolojik” temelli açıklaması var…
Sadece Kastamonu ve Türkiye’de değil tüm dünyada görülen bir hal bu, merak edenlere yeterli bilgi var bilim dünyasında, kısa bir araştırma fikir sahibi kılıyor.
Üstelik yeni de değil…
17’nci yüzyıldan beri bu oran ölçülebiliyor ve bu şekilde.
Erkek ölüm sayısının çok olmasını sadece fizyoloji yasaları ile açıklamak yeterli olmasa gerek…
Farklı değişkenler de sürece etki ediyor.
Erkek daha mı çok yıpranıyor acep?...
Beden ve zihin olarak.
Kadınların iş hayatındaki varlıkları arttıkça ölüm sayısında erkekleri yakalarlar mı?...
Olur mu olur.
Hastalıklar “cinsiyet” seçer mi?...
Erkekler kolay av mı?
İş kazalarında ölen yahut mesleki hastalıklara yakalanan erkek emekçi sayısı ile kadın emekçi sayısına bakmak lazım…
“Stres” var bir de illa iş hayatının getirdiği.
“Aile reisi” yükü…
Kim sırtlaya?
Erkek elinden çıkan “kadın cinayetleri” var kadın ölüm sayısını artıran kadın henesinde…
“Yüzkarası”.
Öyle ya da böyle…
Kadınlara nazaran daha fazla erkek ölüyor ülkemizde.)



