Kastamonu’da futbol “kimsesiz”, dünyanın dört tarafındaki hemşeriler “Kastamonululuk” denildiğinde futboldan “aidiyet” aşırmıyorlar hisselerine günümüzde, sporun ötesinde “negatif sosyoloji” bu hal…
Şehir olmaktan (‘köyleşmeye’ demeyeyim de) “kasabalaşmaya” çıkar bu yolun sonu.
İlin şampiyonluk iddiasını henüz sürdüren takımı sadece bir ailenin omzuna bırakılmış durumda…
Bu ne aymazca bir tutumdur?
Futbolu/sporu ilin “mayası/tutkalı/kartviziti” olarak nitelendirmekte Hakkari’den daha doğuda bir “zihni” coğrafyaya denk düşüyor Kastamonu günümüzde…
Kalkınmaya dair kötümserliğin tarifi olarak dile pelesenk olan “Güneydoğu” kavramını kullansak daha evla.
Kastamonu’da futbolun yolunu “bana ne” tavrı kapatıyorken…
Hakkari (üstelik) kadın futbolunda Süper Lig ve Birinci Lig’deki kulüpleri ile makus kadere meydan okuyor.
“Hakkarigücüspor”…
Hakkari’nin Türkiye Kadınlar Süper Ligi’ndeki takımı, orta sıralarda mücadele ediyor, İstanbul’a (merkez/taşra) kafa tutuyor.
“Yüksekovaspor” var bir de ilin ikinci kadın futbol takımı olarak…
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Kadınlar 1. Ligi’nde grup aşamasını “namağlup” tamamladı, play-off turunda da aynı başarıyı göstererek Hakkari'nin Turkcell Kadın Futbol Süper Ligi'ndeki ikinci temsilcisi olmayı hedefliyor, başarır mı vallahi başarır.
Futbol kulübü olmanın ötesinde…
“Hikaye” kitabı her iki takım da.
Fırsat buldukça “okuyorum”…
“Kaderin tekerine nasıl çomak sokulur?” sorusunun cevabını veriyor Hakkarili ve Yüksekovalı kadın futbolcular.
Memlekete ali fayda sağlayacak mevzuda Hakkari’nin gerisindeyiz…
Daha ne diyeyim?

