Türkiye’nin son dönemlerde fazla dikkat çekmeyen ama önemli projelerinden biri Irak ile gerçekleştirmeyi planladığı Kalkınma yolu projesidir. Bu hafta Kalkınma Yolu projesinden bahsedeceğiz. Tabi ki uzun süredir olduğu gibi yazımıza başlamadan önce mümkün olduğunca yerli ve milli ürünleri tercih etmemiz, Siyonist markaları boykot etmemiz gerektiğini hatırlatıyoruz.

Uluslararası ticarette genelde ülkelerin en önemli dış ticaret partnerleri komşularıdır. Ulaştırma ve lojistik maliyetler düşük olduğu için ülkeler birbirleri ile düşük maliyetle ticaret yapabilirler. Ayrıca aynı coğrafyada bulunduklarından kültürleri, gelenek ve göreneklerinde de benzerlikler vardır ve bu da alışverişi kolaylaştırır. Türkiye’nin bu konuda oldukça şanssız olduğunu söylemek mümkündür. Yunanistan, Ermenistan ve İsrail; Türkiye’ye düşmanca davranıyor ve Türkiye’nin toprakları üzerinde emelleri var. Bu nedenle ticaret gelişemiyor. Irak, Suriye, Gürcistan gibi ülkelerde iç karışıklık ve savaş var, bu nedenle ekonomileri gelişemiyor. Dolayısıyla bu ülkelerin ekonomisi zayıf ve ithalatları da zayıf… Bu ülkelere ihracat yapsak bile bu ihracat sınırlı oluyor. İran ise ambargo altında olduğundan ihracatımız sınırlı kalıyor. Geriye Bulgaristan kalıyor ama Bulgaristan da AB’nin en zayıf ekonomiye sahip ülkelerinden biri. Azerbaycan ile aramız iyi ama Azerbaycan da nüfus ve ekonomi açısından küçük… Zaten en büyük ihracat pazarlarımıza baktığımızda Almanya, ABD, İtalya, Birleşik Krallık gibi ülkelerin arasına sadece Irak girebiliyor.

Mesela ABD’nin karadan iki komşusu da (Kanada ve Meksika) OECD ülkesi, zengin ve iç karışıklık, savaş gibi sorunları da yok. Avrupa ülkeleri de birbirleriyle komşular, kendilerine sıkıntı çıkaran tek komşu Rusya. O da son iki senedir karşılaştıkları bir hadise. Örneğin; Almanya’nın komşuları, Polonya, Danimarka, Hollanda, Belçika, Fransa, İsviçre, Avusturya ve Çek cumhuriyeti. Birbirleriyle rahat rahat alışveriş yapabiliyorlar. 

Böylece komşularımızın ekonomik ve siyasi durumlarının ihracatımızı artırmamızı ve kalkınmamızı olumsuz yönde etkilediğini izah etmiş olduk. Eğer Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslarda yani coğrafyamızda barışı sağlarsak komşularımızın ekonomisi de düzelirse bu bizim de avantajımıza olacaktır. Bu nedenle Türkiye’nin geliştirdiği projelerden biri de Kalkınma Yolu projesidir.

Kalkınma yolu projesi, hem Irak hem de Türkiye’nin menfaatine bir proje olarak dikkati çekiyor. Irak’ın ekonomik açıdan iki temel sorunu var. Birincisi; ekonomi sadece petrole bağlı… İkincisi de savaş, iç karışıklıklar nedeniyle petrolün pazara ulaştırılmasında zaman zaman sıkıntılar olabiliyor. Bu nedenle Basra körfezinde El-Faw limanı inşa ediliyor. Bu limanın 2025 yılında tamamlanması planlanıyor. Liman bitince Suveyş kanalına ciddi bir alternatif olabilir. Asya’dan Avrupa’ya gelen mallar 20-25 gün daha erken ulaşabilir. Fakat bunun için de El-Faw limanına gelen malların Irak’ı güneyden kuzeye kat etmesi gereklidir. Yani modern demir ve karayollarına ihtiyaç var. İşte Kalkınma yolu projesi bu noktada ortaya çıkıyor. Irak başbakanı Muhammed Şia El Sudani, 2023 yılında cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti ve en önemli konulardan biri de Kalkınma yolu projesi idi. Görüşme sonrasında da Irak ve Türkiye, kalkınma yolu projesi konusunda anlaşmaya vardıklarını ifade ettiler. Proje, Çin Kuşak yol projesi ile entegre olacak yani Türkiye üzerindeki demiryolu ve karayolları ağına bağlantı yapılacak. Çin’den Avrupa’ya giden mallar için alternatif bir güzergah olacak. Türkiye açısından ise faydalarını şu biçimde sıralayabiliriz. Birincisi; Türkiye, Dünya’nın lojistik merkezi olarak konumunu güçlendirecek. Suveyş kanalı önemini yitirecek. Kuşak yol hattında veya Süveyş kanalında oluşabilecek bir sorunda Kalkınma yolu devreye girebilecek. İkincisi; Irak’ta ekonominin gelişmesi PKK- YPG terör örgütlerinin gücünün zayıflamasına neden olacaktır. Türkiye ve Irak, kalkınma yolunun sekteye uğramaması için PKK- YPG terör unsurlarına karşı daha etkin işbirliği yapacaklardır. Mevcut durumda Türkiye tek başına terör örgütleriyle uğraşıyor. Ama Irak’ın ekonomik ve askeri açıdan güçlenmesi de terör örgütleri ile mücadeleyi motive edecektir. Hiç kimse ticaretinin baltalanmasını, ekonomisinin zarar görmesini istemez. Üçüncüsü; Irak ekonomisinin gelişmesi ile Türk ihracatçıların önüne yeni fırsatlar çıkacak. Türk ihracatçılar, Irak’a mal sevkiyatını yapabiliyorlar ama Basra körfezindeki diğer ülkelere mal sevkiyatı sadece havayolu üzerinden yapılabiliyor. Kalkınma yolu sayesinde Türkiye, körfez ülkelerine daha düşük maliyetle daha kolay ihraç mallarını sevk edebilecek. 2029 yılına kadar faaliyete geçmesi düşünülen projeden Irak’ın yıllık getirisi aşağı yukarı 4 milyar dolar olacak. Geliri artan Irak’ın ithalatı da artacak ve Türk sanayiciler de bundan pay alabilecek. Türkiye’nin de yıllık getirisinin 2.5 milyar dolar olması bekleniyor.

Kalkınma yolu sadece Irak ve Türkiye değil, Basra körfezine kıyısı olan Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin de çıkarınadır ve körfez ülkeleri de kalkınma yolu için finansman sağlayacaklarını açıkladılar. Yani işin finansman sıkıntısı da yok. Proje sayesinde körfez ülkelerinin uluslararası ticaretine doğrudan katkı sağlayacaktır. Projenin avantajlarından biri de işin Türkiye ayağında kara ve demiryolları açısından önemli bir sorun olmamasıdır. Türkiye’deki kara ve demiryolları ağının önemli hatları ya tamamlandı ya da inşa ediliyor. Türkiye içinde doğudan batıya doğru demiryolu ağları, hızlı tren hatları, otoyollar var hatta Avrupa’nın çoğu ülkesinden daha kaliteli yollar da var. Projenin finansman yükünü alan kısımlarından biri de Türkiye’nin gelişmiş yol ağları ve ulaşım altyapısıdır.

İşin bir de petrol kısmı var. Kalkınma yolu projesinde petrol boru hatlarının da döşenmesi planlanıyor. Zaten Irak petrol ihracatının önemli kısmı Kerkük- Yumurtalık boru hatlarıyla pazara ulaştırılıyor. Türkiye’ye petrolün daha kolay gelmesi ve Avrupa’ya Türkiye aracılığıyla nakledilmesinin Türkiye’ye de ekonomik getirileri olması bekleniyor.

Ülkeler bazında bakıldığında projeden ABD ve İsrail’in zararlı çıkabileceği görülüyor. Zaten bu nedenle de Hindistan- Ortadoğu- Avrupa ekonomik koridoru projesi ortaya atıldı. Deniz ve kara yolları açısından çok sayıda indi bindi noktası var, bu nedenle de lojistik maliyetleri oldukça yüksek. Dolayısıyla uygulanması da oldukça zor. Ama yine de ABD’nin Çin Kuşak yol ve kalkınma yolu projelerini baltalamak amacıyla İran ile işbirliği dahil her türlü girişimi yapması muhtemel görülüyor. Proje, İran’ın Basra körfezinde ağırlığını kaybetmesine ve Suriye’ye ulaşmasına zorluk çıkarabilir ve bu nedenle de İran da ABD ile işbirliği yapabilir. ABD, DEAŞ’ı tekrar aktif hale getirebilir ve İran’ın kontrolündeki Şii örgütler devreye girebilir.

Yine de Kalkınma yolu projesinin yürürlüğe girmesinin mümkün ve yüksek ihtimal olduğunu söylemek mümkündür.

Prof. Dr. Serkan DİLEK

Kastamonu Üniversitesi