Topluma karşı çıkan , toplumu küçümseyen , toplumun hassasiyetlerini belli bir zümrenin istek ve arzularına tercih eden ve topluma meydan okuyan herkes ama herkes kaybetmeye mahkumdur. Çünkü toplumda öyle güçlü gelenekler , inançlar ve toplumsal değerler vardır ki bunların değişmesi yüzyıllar alır. İnançların ve toplumsal değerlerin karşısında hiçbir güç duramaz. Silah gücüyle birçok kişiyi susturabilir ve etkisiz hale getirebilirsiniz. İnsanları önce aç bırakıp bir lokma ekmek karşılığında minnet duygusuna sokup doğruluğuna inanmadığı bir takım işler yaptırabilirsiniz. Ama yaptıkları bu yanlış işlerin doğruluğuna asla inandıramazsınız. Bireysel olarak bu durumun istisnaları elbette olabilir. Başta doğruluğuna inanmadığı işleri yaparken bir süre sonra doğru bir iş yaptığını iddia edenler de çıkabilir. Hatta bu konuda çok ileri giden ve çok iddialı olanlarda çıkabilir. Ama asla toplumda yeterli karşılığı bulamaz ve bulamayacaktır. Çünkü toplumsal sağduyu çok daha objektiftir. Toplumsal vicdan her zaman adaleti temsil eder.

İnsanlık tarihi zorbalarla doludur. Belirli bir gücü ele geçiren ve bu konumunu kaybetmek istemeyen nefsinin emrine tabi olup istediği ve arzu ettiği gibi davranan zalimler tarihin kötüleri , insanlığın yüzkarası olarak anılmaktadır ve anılmaya devam edilecektir. Miloseviç , Çavuşesko ve Hitler yakın tarihimizin bilinen ve bugün asla iyi bir kelimeyle anılmayan zalimleridir. Tabi ki yüzlerce ve bugün hala zulmüne devam eden zalimlerde yok değildir. Dünya coğrafyasına kısa bir göz atarsak bugün çok güçlü zalim ama yarın bir hain olarak anılacağından hiç şüphemin olmadığı zalimler var. Ortak özellikleri parayı çok seviyorlar. Gücü elinde tutmak için her şeyinden vazgeçebilirler. Kendi yoluna çıkabilecek her türlü engeli ortadan kaldırmak birinci öncelikleridir. Gücüne güç katmak için herkesle iş birliği yapabilirler. Kendilerine göre bir ahlak ve din anlayışı geliştirirler. Kendisi gibi düşünmeyen herkes ötekidir ve ötekileştirilir. Hatta günün sonunda terörist damgası yemek ve mahkum olmak da mümkündür. Tamamen güce tapan insanlarla oluşturduğu bir çalışma ekibi olduğundan o gücü asla elinden çıkarmak istemezler. Tehdit en büyük silahlarıdır. Bakın bugün Netenyahu ile Hitler arasında nasıl benzerlikler göreceksiniz.

İnsanlık tarihinin bu güne kadar icat ettiği insan onuruna yakışır , insanın haysiyet ve şerefini koruyan ve temeline çoğunluğun egemen olduğu en güzel yönetim şekli demokrasidir. Demokrasinin terkedildiği her yerde zulüm vardır. İnsan onurunun ayaklar altına alındığı bir coğrafya varsa eğer orada demokrasi yoktur. Çünkü demokrasi toplumsal sağduyudur. Farklılıkların bir zenginlik kabul edildiği tek yönetim şekli demokrasidir. Demokrasinin ve kanun devletlerinin en güzel tarafı da hakların ve sorumlulukların herkesi bağlayıp , herkesin eşit derecede yararlanmasını güvence altına almalarıdır.

Kamu vicdanı dedikleri şey de aynı olaylar karşısında farklı kesimlerin ortak bir kararda birleşmesidir. Bunu algıyla , reklamla başka başka enstrümanlarla değiştiremiyorsunuz . Türkiye de bir büyükelçilikte o ülkenin bir gazetecisi vahşice katledildi. Bu ülkede hangi siyasi görüşten , hangi dinden ve mezhepten olursa olsun herkes tarafından lanetlenen bir olay olarak “ Kaşıkçı Cinayeti” hafızalara kazındı o olay…

Narin Cinayeti ve diğerleri…

Bu gün İsrail ve Netenyahu hangi senaryoyu yazarsa yazsın , hangi gerekçeyi uydurursa uydursun insanlığın gözünde ve gönlünde bir zalim ve bir katil olarak yer alacaktır.

Manipülasyonlar kişileri etkileyebilir ama bir toplumu topyekun etkileyemez. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Onun için genelleşmiş olan ve bizim coğrafyamızda çok sık kullanılan ‘ Şeriatın kestiği parmak acımaz’ sözü vardır. Onun içindir ki mahkemeler mensubu olduğu milleti adına karar verir. Millet adına karar veren hakimlerin verdiği kararla ilgili sorumluluğu da bulunmamaktadır. Yani sen yanlış karar verdin diye hiç kimse o hakime hesap soramaz. Çünkü toplumun kararı yanlış olamaz ve onun içindir ki şeriatın kestiği parmak acımaz…

Toplum içerisinde başka insanların hakkına tecavüz eden türlü manipülasyonlarla yaptığı işi milletin menfaatine yada kutsal değerlere atıfta bulunup şahsi çıkar ve menfaat temin ederse bir süreliğine bu çabası karşılık bulsa da tarih hiçbir zaman böyle kişileri affetmeyecektir. Toplum içine çıkamayacakları gün elbette gelecektir. İster iş çevresinden bir girişimci ister sanatçı isterse sıradan bir atanmış ya da ayrıcalıklı bir seçilmiş olsun içinde yaşadığı toplumun yararına , milletin faydasına yaptıkları her çabanın karşılığında milletimizin gönlünde her zaman taht kurar. Kimde şahsi menfaati için milletin adını kullanır , kutsal değerleri bir aracı olarak sömürürse tarih onları hain damgasını vurur ve bu vebali maalesef bu kişilerin çocukları da çeker. Rabbim samimiyeti , doğruluğu ve hakkaniyeti her şeyden üstün tutan kullarından eylesin…