Cebrailkeleskose (2)-5

“Her yıl zemheri ayazında, karla kaplı yollarda, bir kızıl geyiklerin bir de sarı/kırmızı rengiyle özel idaresinin iş makinelerinin izi vardır.

Kastamonu dağlarındayız.

Tüm tabiat uykuda, üstlerine kalın bembeyaz bir örtü çekmiş köyler, ağaçlar yollar. Uyuyor herkes sessiz, ıssız bir şekilde. Etrafa kar sessizliği hâkim. Arada bir serin yel esiyor işte o zaman çamlar üzerindeki yükün bir kısmını atıyor. Baş kaldırıyor çam dalları, silkiniyor kendine geliyor.

Hiçliğin ortasındayız.

Her yıl bu zamanlarda zemheri ayazında, karla kaplı yollarda, bir kızıl geyiklerin bir de sarı/kırmızı rengiyle özel idaresinin iş makinelerinin izi vardır.

İkisini de çok severim.

Birini köyü köylüleri hayata bağlar, diğeri bu dağların görünmez süsüdür. Sadece böyle karda kışta bazen denk gelir izi, görüntüsü.

Yollarda sadece izler olmaz, etrafınıza biraz dikkatle bakın. Karaçamların pürlerine, ladenlerin yapraklarına, meşelerin sakallarına, çatılardan sarkan buzlara bakın. Fark ettiniz mi kaç çeşit beyaz var. Bir rengin bin ayrı tonu nasıl olabilir ki?

Attila İlhan’a sevgiyi sormuşlar, şöyle özetlemiş bir çırpıda.

Ne kadar seviyorsun dersen;

“Nar” kadar derim.

Dışımdan bir ben görünürüm,

İçimden binlerce sen dökülür...

Balıkçı şefe sorsan ne kadar seversin diye, Ilgaz’ın kar beyazı kadar der, dışarıdan bir beyaz dağ gözükür, içinde binlerce ben olan…

Sulusökü köyünde kar soğuğu, sıcak dostluklar…

Kastamonu merkezde 176 köy ve bu köylere bağlı da birçok irili ufaklı mahalle bulunmakta. Kar yağmaya başlayınca Özel İdare ekipleri teyakkuza geçer. Ana gurup yollardan başlayarak en son mahalleye kadar açar.

Bazen açılan yol esen rüzgârla (Esgin),tipi, fırtınayla anında tekrar kapanır.

Tekrar tekrar açılır.

Ekip başları, operatörler yolları ezbere bilir. Bir navigasyon keskinliğinde belleklerine kazınmıştır her bir viraj, yol ağzı,

Hangi köyde kim yaşar bilirler mesela. Kışın gitmeyenleri, evde yalnız yaşayan yaşlıları, hastaları, hepsini tanırlar.

Muhtarlar da artık bizden biri olmuşlardır.

Onlar bizi biz onları uzun zamandır tanırız.

Sulusökü muhtarı Nail Pirizoğlu ile köyündeyiz. Yolu açan ekiple bir tas çorba bir sıcak çay içiyoruz. Yakın arkadaş, akraba gibiyiz, çiftten çubuktan, mantardan, yoldan belden laflıyoruz.

Dışarıda bembeyaz kar, dondurucu bir soğuk, içeride sımsıcak bir dostluk var.

Cebrailkeleskose (1)-5

Karadere kahvesinde Haydarlar köyü muhtarıyla çay keyfi…

Dedim ya buralar bizim için komşu kapısı, akraba ziyareti gibi bir şey. Her adım attığımız yerde birçok anı yüklü.

Greyder Opr. Mehmet Çelik’le Haydarlar Köyü örencik mahallesinin yolunu açmış merkeze inerken karşılaştık. Yanımızda Haydarlar köyü muhtarı Salim Kuruoğlu var. Bu köye kaç kez geldim bilmiyorum. Ama bu yoldaki ağaçlardan biri eksilse fark ederim.

Muhtarıma soruyorum, bizim ayıboğan Niyazi nediyor,

-Netsin çift çubuk çalışıyor,

-Selamımı ilet gördüğünde…

- Başım üstüne…

- bizim bir emmimiz vardı hani bildin mi kendi aletlerini elde yapan körüğü, ocağı olan marangoz/demirci gelip haber çekimi yapmıştık o nasıl iyi mi?

- o da iyidir emme çok yaşlandı artık iş yapmıyor.

- ellerinden öperim.

Haydi, gelin karadere’ye inelim bir çay içelim.

Karadere orman deposu önünde bana göre kendi ölçeğinde avm sayılan bir merkezimiz var. Depoya orman emvali getiren kamyon şoförleri ve ilgili herkesin ortak buluşma noktası.

Bir yanı kahvehane, yanında bakkal var. Bakkalın bir kısmında öğlen vakti tencere yemekleri çıkarıyor. Ben tattım değme lokantalarda bu tadı bulamazsınız.

Cebrailkeleskose (3)-5

Bir kar masalı yaşanır zemheride Kastamonu dağlarında.

Bir köy görünür taa uzaklardan. Ahşap evleri yaslanmıştır ormana, Özü de izi de ormana aittir. Çıralı asırlık çamlardan yapılan evler yaşlı, beli bükük ve yalnızdır çoğu. Kimi yıkılmak üzeredir, kimi yıkılıp yeniden yapılmıştır. Bu köylerde gezerken çoğunlukla eski ambarların, evlerin duvarlarına dayalı kızaklar görürüm. Bir zamanlar kar üstünde hayvanlara ot, odun taşınırmış.

Burada her şey çok değerlidir.

Korumak gerekir.

Kapının üstüne asılı kurban boynuzları nazara karşı korur.

Kapıdaki ahşap kilit yabancılara karşı ambarı korur.

Kendine yol açan köpek, yuvasını, köyünü her şeye karşı korur.

Karlı bir kış günü uzak dağlarda bir köyde bir ışık yanar, bacadan ince bir duman yükselir. Orman içinde bir kızıl geyik ürker kaçar, karlar arasında kaybolur.

Bir kızıl iş makinesinin ışığı görünür, homurtulu sesi duyulur, savurur karları yoldan dışarı.

Geride bir geyiğin izi kalır,

Bir de iş makinesinin…

 …

Cebrail Keleş/ Balıkçı Şef

30 Ocak 2024-Kastamonu