İstanbul'un taşra ilçesinde ortaokul terk, hayata yelken açma rüzgarının okulun karşısındaki tekstil atölyesinde estiğine kani geldi, makineye dahi oturdu...

Yüzbinlerin hikayesi bu satırlarla başlıyor.

Mesailerle birlikte ilk maaşın debdebesi...

Okul formasının serinliğine karşın işçi tulumunun yakıcılığı, emekçi dayanışması, çay molalarında demsiz çayın dile çarpan lezzeti.

Dünya bu, halden ne anlar, döner durur kendi ekseninde...

Çarkına kim çomak sokabile?

Yüzbinlerin hikayesi tekstil atölyesinde başlar, garsonlukta başlar, tezgahtarlıkta başlar...

Kim nereye yol alabile?

Umutvardır...

Sermayeden yer.

Tahsille olmayacağına, tahsille yolların aşınmayacağına, tahsille güneşli güzel günlere varılmayacağına ortaokul çağında kani olan çocuklar diyarı...

Bir uçtan bir uca vatan.

Ortaokulu terki diyar ettin de devlet düşmedi mi peşine çocuk?...

Kime gam?

"4+4+4"...

Lafta mı?

Öğrenci nüfusu eksildikçe başarı çıtasının yükseleceği zannını kim üfledi maarif idarecisinin kulağına?...

Gidenin ardından davul çala.

Zorunlu eğitim sürecinde "okul harici" kalan "çocuk/genç" nüfusu yazmakla geçti ömrü baharım...

Okuldan her kopan yeşil yaprağa ağıt yaka yaka ne çıra kaldı ne ocak ne baca.

Tee 2022 yılında durumun ahvaline bakar mısınız, okulu bırakıp açıköğretime geçen öğrenci sayısı 2021'e göre üstüne koyarak 1 milyon 738 bin oldu o sene, her dört lise öğrencisinden birine tekabül ediyordu oran...

2025'te ne oldu acep?

2021 yılındaki ortaögretim açıköğretimli nüfusu "1 milyon 580 bin" idi...

2022'ye geçerkenki artış "158 bin".

Kastamonu Merkez ilçe kadar genç...

Okulu bıraktı o yıl.

Kaç Taşköprü?...

Kaç Ağlı?

Neden bıraktı bu kadar çocuk okul sırasını?...

Uzmanlar der ki: "Eğitimin yarıda bırakan gençlerin yüzde 48.1'i ekonomik krizi gerekçe gösterdi."

Okulu bırakanların yüzde 23.6'sı ise "başarısızlık" gerekçesini öne sürdü o sene...

Başarısızlığın sebeplerini nerede aramalı?

O tarihte...

700 bin kız okul dışındaydı.

Kastamonu'nun hali pür melaline de göz gezdirelim mi geçmiş zamana dair az biraz...

Fakir 4 Nisan 2017'de Kastamonu Gazetesi'nde yazmış "17 bin liselinin 500'ü okulu bıraktı" başlığıyla.

"İlimizde geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında yaklaşık 17 bin lise öğrencisinin 500 küsuru okulu bırakarak açık öğretim lisesine kayıt yaptırdı... Bu sayıyı aşağı çekmek için kamu yanı sıra sivil toplum örgütlerine de büyük görev düşüyor."...

"Kimi tarlada sabanda, kimi garsonlukta tezgahtarlıkta, yahut avare halde günlerini geçiriyorlar."

Gerçi o tarihten beri "tarlada sabanda" da pek genç kalmadı Kastamonu'da...

"Şehirli" sektörlerin nüfuzuna teslim oldu genç.

Genç yolu gözler traktör...

Harmanda izi yok gencin.

8 buçuk sene öncesinden bahsediyorum...

Ki o tarihte öğrencileri okulda tutmak için ciddi bir gayret olduğunu da ifade etmişim.

Bugün ne ola?...

Kime dert kala?

Daha fenası ne biliyor musunuz?...

Okulu ortaokulda bırakıp "iş hayatına atılmanın" en kabarık bakiyesi gençlerin zihni iliklerine sinen ve çıkmamacasına yapışan "kani umutsuzluk".

Zerre beklentileri kalmamacasına toplum ve onun biricik örgütlenmesi devlete umut beslememek...

Parmak oynatmamacasına bir terkedilmişliğe itildiklerine olan batıl inanç.

"Yapmazlar"...

"İlgilenmezler".

Çocuk bu kanaatte...

Toplumdan "eli yüzü yıkamış".

Zihnen "yalnızlaştırmış" kendini...

Topluma "yabancılaştırmış".

Umuztsuzluğa kani olmuş...

Kanmış.

Kamu bir tarafa...

Sivil toplum örgütleri geliyor aklıma öğrenim bursu vermeyi toplumsal sorumluluk namına kafi gören.

Siz yokmusunuz siz...

Dünyaları kurtardığını sanan vicdanı ferah azınlık.

Amiyane tabirle "hadi ordan" mı demeli?...

İlk zayıf karnede bursa satır vurmayı görev addetmek ne ala pek ala.

Garson çocuğa kim hatır sora?...

Hatır saya.