Kastamonu’nun ekonomik kalkınmasının ve toplumsal yaşama sirayet eden sosyal gelişmesinin “gereği” kadar olmadığında hemfikiriz, diğer yandan, ilimizin sahip olduğu yeraltı ve yerüstü hammadde varlığının yedi cedde yetecek cüssede zengin olduğunda da hemfikiriz…
“Varsıl coğrafyanın yoksul insanları” olmaktan çıkışın envai kapılarını zorlamadığımız hatta farkında olmadığımız da su götürmez vakıa.

Geç kalmış değiliz kalkınma ve gelişme trenine…
Yeter ki seyahate ve bilet almaya niyet edelim.
Ne “dövünmek” ne de “övünmek”…
Yol aldırıyor.
Muvakkit olamadıktan sonra, zihni müceddit ve mütefekkir kılamadıkça, çoktan boşaltılmış cephelerle cebelleşmeyi bırakmadıkça…
Durağan kalacağımız ortada.
“Durmak” asla “yerini muhafaza” değil…
Bilakis “gerilemek”.
Bir “vaveyla” lazım…
“Kral çıplak” diyor buna ekseriyet.

(Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın “TÜBİTAK 2024 Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi” sonuçlarını açıkladığı konuşmasından önceki yazıma aldığım bir paragrafı yeniden hatırlamakta fayda var…
“Önümüzdeki dönemde üniversitelerimizin bilim ve inovasyon temelli kalkınmada rolünü daha da güçlendirmek üzere yapay zeka, sağlık, kuantum teknolojileri, uzay, nükleer, çip ve yarı iletkenler gibi yüksek teknoloji alanlarında üniversitelerimizde gerçekleştirilecek çalışmaların ekonomik değere dönüştürülmesini hızlandıracak platformları hayata geçireceğiz.”
Bakan Kacır bilim ve inovasyona dayalı kalkınmaya dair öncelikli çalışma alanlarını “Yapay zeka, sağlık, kuantum teknolojileri, uzay, nükleer, çip ve yarı iletkenler” olarak koyuyor…
Konuşmasının devamında “Öncelikli ve kilit teknoloji alanlarında hedef bütünlüğünü sağlamak üzere üniversite, kamu ve sanayi arasındaki iş birliği ağlarını etkinleştireceğiz. Kritik alanlardaki araştırmaların sanayiye entegrasyonunu hızlandırılacağız” sözleriyle üniversite dışı paydaşları ve imeceyi de ifade ediyor.
Kastamonu’nun dolayısıyla Kastamonu Üniversitesi’nin hükmi şahsını Bakan Kacır’ın gösterdiği hedeften bigane ve bihaber tutacak hali yok…
Derhal ata eğer vurulacak mıdır?
Üniversitelerin her ile kurulmasının derdi “üniversite mezunlarını çoğaltmanın, akademiyi tabana yaymanın, yöre ekonomilerine kalkınma enstrümanı sunmanın” ötesinde yereli tanımak ve harekete geçirmek suretiyle il/ülke kalkınma/gelişme denizine yeni akarsular katmaktır belki de…
En azından “durumdan görevden çıkarmak” ile mükellef bugünün vatanperverleri.

Misal…
Bakan Kacır’ın sözünü ettiği yeni kalkınma argümanları içinde geçen “çip” ve “yarı iletken” üzerine Kastamonu’nun söyleyebileceği/verebileceği ne var?
Ki “çip” ve “yarı iletken” günümüzde endüstrinin “hararetle” işlediği sanayi materyalleri…
Bu ikisini üretim tezgahlarına sürebilen şirketler/ülkeler “hegemonya” tahtına oturuyorlar.
“Çip ve yarı iletken imalinde kullanılan endüstriyel hammadde madenleri Kastamonu’da var mı?” sorusunu sorsak misal…
Gazetemiz yazarı İlyas Erbay 17 Nisan tarihli “Kastamonu’daki 422 milyon tonluk rezerv” başlıklı yazısı ile yukarıdaki sorunun cevabını ayrıntısıyla verdi, ilgililer https://www.kastamonuistiklal.com/kastamonudaki-422-milyon-tonluk-rezerv linkinden okuyabilirler, ki bu yazının kamuoyumuzda etraflıca tartışılması lazımdı ama kültürel “fasıla-i saltanat” imkan vermedi buna da.
Çip ve yarı iletken endüstrisinde kullanılan silisyumun elde edildiği maden “kuvars”…
Elinde olana rakipleri karşısında tur bindirtiyor “kuvars”.
“Kuvars” ve devamında “silisyum” hakkında elektronik ortamda bir dünya dosya var…
Alanda yetkin olmadığım için uzun uzadıya maden-endüstri ilişkisine girmiyorum, meyleden “aşığa Bağdat uzak değil”, yeter ki 57’inci Alay’ın barut kokusuna aşina olsun.
Kastamonu’da “kuvars” rezervi varlığını Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) 2012 yılında yayımladığı “Kastamonu Maden Varlığı” kitapçığından okuyalım…
“Kuvarsit minerali direnci oldukça yüksek olan, sağlam ve aşındırıcı bir kayaç olarak ön plana çıkmaktadır. Özellikle cam ve seramik sanayiinde, boya, deterjan ve dolgu malzemesi üretiminde, refrakter (silika tuğla) ve ferrosilisyum, demir, ferrokrom, silika ferrokrom üretim süreçlerinde ve hafif gazbeton yapı elemaları (Ytong) imalatında sıklıkla kullanılmaktadır… İlimiz Kuvarsit bakımından zengin bir potansiyele sahiptir. Ülkemizdeki kuvarsit rezervlerinin yüzde 5’i ilimizde bulunmaktadır. İlimizde Kuvarsit özellikle Daday ilçemiz sınırlarında yoğun olarak gözlemlenmektedir… Kuvarsitin yapısını oluşturan Kuvars Kumu yine önemli minerallerden biri olarak değerlendirilebilir. Kuvars kumu beyaz renkte ince taneli toz şeklinde, silis, kil, demir oksit ve kireçten oluşmaktadır. Kuvars kumları da yine kuvarsit gibi cam, seramik, deterjan, çimento ve boya ile metalürji sektöründe kullanılamaktadır… İlimizde Cide-Döngelce mevkiinde 990.000 ton’luk görünür bir rezerv bulunmakla birlikte 11.410.000 ton muhtemel rezerv bulunmaktadır.”
Kuvars kumu tanelerinin silisten meydana gelmiş bir çimento ile birbirlerine çok sağlam şekilde bağlanmalarıyla oluşuyor “kuvarsit”…
KUZKA o tarihte kuvarsiti kuvarsın önüne koymuş her nedense.
İlyas Erbay yazısında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü verisine dikkat çekiyor ve görünür-muhtemel kuvarsit rezervinin Daday’da 422 milyon ton olduğunu kaydediyor…
Yazımın görseller kısmında Kastamonu maden varlığına ilişkin KUZKA’nın 2012 dosyasında paylaştığı kaynakça dizinini koydum, geçen sürede elbette yeni kaynaklar da dahil olmuştur, ilgililerinin dikkatine.
“Kuvarsit” ve “kuvars” gibi “endüstriyel hammaddeler” grubuna giren ilimizde başka madenler de var…
“Feldspat” ve “Grafit” gibi.
E tüm bunlar üzerine kafa yormak lazım…
Akademik emek lazım.
Kamu-sanayi işbirliği elzem…
“Seferberlik” diyelim lafın özü.)
