Gazi Mustafa Kemal Atatürk 25 Ağustos günü başladığı İnebolu ziyaretini 28 Ağustos’ta nihayetlendirdi, Şapka Nutku’nun da yer aldığı dolu dolu 3 günlük program aslında odağın “şapka ve kıyafet” olmaktan evvel “zihniyet devrimi” olduğunun beyanı, ekonomiden sosyal hayata yol haritası ve inşası…
Kastamonu ve İnebolu’nun cephe sahipliği ise başlı başına onur ve gurur kent kimliği adına.

İnebolu elbette tarih boyu özgün kimliğiyle hep önde ve özel olmuş kadim bir şehir…
Atatürk’ün İnebolu’su ise mücevherin mihenk taşı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İnebolu programından bazı kesitleri İnebolu’nun hafızası ve anlatıcısı (“ozan” demek lazım belki de) Mustafa Fakazlı’nın Türk Ocağı’ndaki öz sunumunda dinleme ve fotoğraflardan maziye takip olanağı yakaladık…
Fotoğraf kareleri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “zihniyet devrimi” emeğinin su götürmez görsel kanıtları.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İnebolu yolu üzerindeki “Seydiler” ve “Küre” ilçelerinde halk ile buluşmaları da “zihniyet devrimini tabana yayma” gayretinin göstergesi zaten…
Adeta “çırpınması”.
Akşam saatlerinde İnebolu’ya adım atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü muhakkak ki tarihin en güzel güneş batışı selamlamış olmalı...
Doğa vefalıdır.
“Zihniyet Devrimi” diyoruz…
Gazi Mustafa Kemal’in İnebolu’daki temaslarında da başköşeyi esnaf kuruluşları ve Kayıkçılar Locası üyeleri gibi “üretenler” aldı çünkü.
Abana ve Çatalzeytin’den heyetleri de ihmal etmedi İnebolu’da…
Tosya Çeltik Fabrikası mühendisini kabulü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “zihniyet devrimi” meşalesini yurdun tamamına yayma kıvılcımı.

Öğle vakti askeri üniforma ile kaldığı konuttan çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, akşam saatlerinde kıyafet değiştirdi, üzerinde “sivil kıyafeti ve beyaz Panama serpuşu” ile İnebolu sokaklarında yürüdü…
27 Ağustos’taki “nutka” hazırlıktı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İnebolu Nutku” yahut “Şapka Nutku” olarak adlandırılan tarihi konuşması belki de kadınların toplumsal haklarını teslim etmek namına yapılan tarihteki en kıymetli konuşmalardan biridir…
İnebolu Nutku’nun özünde “kadın haklarının” en geniş alanı kapsadığı ortada.
Ve “dosta güven düşmana korku” final…
“Halbuki Türkiye Cumhuriyeti halkı mütemeddin ve mütekamil bir millet olarak ilelebet yaşamağa karar vermiş, esaret zincirlerini ise tarihte namesbuk kahramanlıklarla parça parça etmiştir.”
Not: Mustafa Fakazlı rehberliğinde “hızlandırılmış” İnebolu turu yaptık…
Ara cüzlerini okuma fırsatı buldum İnebolu’nun bu sayede.
Kabuğu içinde saklı inci İnebolu…
Kapağı daim açık kalması gereken kitap.
Cünürye mahallesinde, sahilin karşı yamacında, caddeye sıfır bir sarmaşık “kalesi” adeta…
Kaç yılın emeği sarmaşıkların altında adeta zaman ve mekandan saklanan bir binanın olduğunu anlayabilmek için yaprakların arasından kapısını bulmak gerekli.
Terk edilmiş binaya…
Sarmaşık kol kanat germiş.
İnebolu cemi cümle manzarasının avlanacağı en doğru yerlerden biri “İslam Doruğu”…
Tarihin farklı evrelerinde hep umut kapısı “Abaştepe”.
Elbette yaralıyor vicdanı…
Şehirleşme yarışında yeninin eskiyi mağlup ettiğini görmek, kahrediyor, diz dövdürüyor.
“Ahir” kalabilseydi İnebolu…
“Dünya mirası” olabilirdi mimaride.

Çarşının doğusunda Türk edebiyatının ustalarından biri Oğuz Atay’ın doğduğu ev, İnebolu’da bir yıl görev yapan (1891-1892) Yüzbaşı Ömer Şevki Bey’in (Ömer Seyfettin’in babası) yaşadığı ev az ötesinde, onun da az ötesinde bir diğer edebiyatçı Orhan Şaik Gökyay’ın doğduğu ev…
“Edebiyat koridoru”.
Restore edilmeyi ve işlev kazandırılarak geleceğe taşınmayı bekleyen “Tarihi Askerlik Şubesi” binası…
1890’ların başına tarihlenen bina başlı başına bir “Kurtuluş Savaşı Tanığı”, “modern askeri almanın kurumsallaşma örneği”, cepheye gönderilen askerlerin uğurlanma yeri.
Elbette restore edilecektir bu “Milli Mücadele Anıtı”…
Günümüzdeki “gönül yarası” halinden kurtarılacaktır.

İnebolu’nun liman gören sırtındaki “Beyoğlu Sokağı”…
İstanbul Beyoğlu’sundan “gönüllü”.
İslam Doruğu varsa…
“Geriş Doruğu” da var.
Ve…
Türk futbolunun dev ismi Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis’in ailesinin evi.
Neler neler…
Görmek lazım.