Ali Atalay, “solbek” oynardı, ne top geçerdi ne de rakip…

Amansız ve dermansız hastalık karşısında da defans yaptı tam gücüyle ama kader.

Yaşar Oktay’ın talebesiydi…

Elbet cennette yolları buluşacaktır, selamımız olsun, evvel zamandan beri uğurladığımız tüm spor insanlarımıza.

Kastamonu Demirspor’da futbola başladı, hayatı hep “amatör” ruhla yaşadı, kimseden fayda ummadı…

Dosdoğru, hilafsız, hesapsız.

Futboldaki lakabı “Çengel” idi…

İşi, güzellikleri hayata tutturmaktı, hiç düşmeyecek iliştirdikleri.

Futbola antrenör olarak ömür verdi…

7’den 70’e sporcu yetiştirdi.

“Hayat boyu” idi spor onun için…

Sabah sabah az mı koşturdu beni Yavuz Bozkaya ağabeyim ile, Salı Pazarı’ndan çık, Yongapan’dan dön geri.

Şehir içi ulaşımda hayatında bir kez olsun “motorize” kullanmadı, “tabana kuvvet”, Çay boyuna piyanistin tuşlara bastığından daha çok adım bastı…

Yürümekle yolları aşındırdı.

Amansız hastalığa yakalanması için “kader” dışında hiçbir sebep yoktu…

Zerre kötü alışkanlık bilmedi.

Hayırseverdi…

İnsan evladı idi.

Yaradan sevdiği kulunu yanına aldı…

Rahmet olsun.