Çok değil 6 ay önceki (18 Şubat 2025) “İntiharlar ili Kastamonu” başlıklı yazımda “İlimizde yaşanan intihar vakalarına dair yazdığım yazıyı gazeteye sevk etmeme dakikalar kala yeni bir intihar daha gerçekleşti şehrimizde, girişimi aşıp ölümle sonuçlandı üstelik, intihara batmış bir adaya dönüştü Kastamonu…” dedim…
29 Ağustos’ta “3” intihar oldu Kastamonu’da.
“Ne oluyor Kastamonu’da!”…
Nüfus göz önüne alındığında acep hangi ilde görülmüş bu “yoğunluk”?
Aynı yazıma “Son intihar önceki yazım ‘İntihar komisyonu olduğu halde intihar oluyor!’ şeklinde kara mizah bir başlık altındaydı” vurgusu koymuşum…
“Her intiharın bir talebi/çığlığı/çağrısı vardır topluma/kamuya… Belki hiç işitmedik belki de işitmenin ne fayda kaldığını bir güzel haykırdık mağdurun yüzüne” cümlesi ile, intihara dair kamusal sorumluğun altını lafı uzatarak çizmişim, kısadan kesmek varken “kamu nerede?” diye iki kelimeyle.
Kastamonu’da 2025 yılı “intihar yılı”…
Lütfen yetkililer sayı versin.
300 küsur bin nüfuslu bir ilde aynı gün içinde “3” intihar olmuşsa…
Kamunun etraflıca düşünmesi ve artık harekete geçmesi lazım bent örmek için.
İnsanlar neden intihar ediyor Kastamonu’da genci yaşlısı, yoksulu varsılı, kadını erkeği ile?...
Bu sorunun altına girecek kamu nerede?
(İçerdiği ayrıntıları ile intihar (intihar hızı, yoğunlaştığı cinsiyet ve yaş grupları, vakıa sayısı iniş ve çıkışları, sebepleri, yöntemleri) toplumun (sosyolojik, kültürel, ekonomik, ruhsal ve politik) aynasıdır…
Kastamonu, aynaya sırtını dönüyor, gözlerini kaçırıyor.
Asla “bireysel” bir eylem değil intihar…
Sebep ve sonuçları, etkile(n)me gücü, ses(lenmes)i ile tamamen “toplumsal”.
Kastamonu’nun “süren intiharlar ili” olmasının sebeplerini halihazırdaki “İl İntiharı Önleme ve İnceleme Komisyonu” verebiliyor mu!...
Henüz “inceleme” aşamasındalar mı?
Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü!...
Sağlık Müdürlüğü!
Elbette pek çok kamu kurumunun görev ve yetki alanına giren bir konu “intihar”…
Müftülük ne düşünüyor!
Yerel yönetimler!...
Var mı eylem planları!
Üniversite!...
Ses var mı, iki kelam olsun, uyarı levhası!)
(Eylül Atmaca’nın “doğruluk payı” web sitesindeki “İntihar Oranları Artıyor” başlıklı 19 Haziran 2025 tarihli yazısından bir paragraf okuyalım…
“İntihar, bireylerin kişisel travmaları, toplumsal bağlar ve çevresel faktörlerle şekillenen, hem bireysel hem de toplumsal etkiler yaratan bir olgudur. Bu olgu yalnızca bireysel bir karar olarak görülemeyecek kadar çok katmanlıdır. İntihar toplumsal yapılar, kültürel normlar, ekonomik koşullar ve psikolojik durumların birey üzerindeki etkisinin bir sonucudur.”
Yazının devamı için link…
https://www.dogrulukpayi.com/bulten/intihar-oranlari-yukselis-trendinde
Yazıda dikkat çeken bir terim…
“İntiharın bulaşılıcığı”.
Kastamonu kamusunun evvela “salgın” haline gelen intihar bulaşmasının idrakine varması lazım besbelli…
İntihar “halk sağlığı” sorunudur.
TÜİK kaynaklı istatistik haritasında Kastamonu’nun 2024 yılı kaba intihar hızı “100 binde 4.4” ve intihar sayısı “17”…
2025’in ilk 8 ayında 2024’ü geçtik.
Sinop’ta ise aynı veriler Kastamonu’nun katbekat altında…
Sinop’un 2024 yılı kaba intihar hızı “100 binde 0.88” ve intihar sayısı “2”
Sinop örneği göz önüne alındığında…
Kastamonu’daki intiharların sebebinin, kolaycılık ve sorumluluktan sıyrılmak için öne sürülenin aksine, “ekonomik bunalım” ve “yaşlılık” nedenlerinin ötesinde olduğu görülüyor,
İntiharlar nasıl durur Kastamonu’da?...
Kamunun mevcut zihni ikliminde durmaz.)
Not: “Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet Devrimi” layığı ile kutlanmadığı gibi “30 Ağustos Zafer Bayramı” da aynı kaderi paylaştı şehrimizde…
“Neden” sorusunu sorma dahi kıymeti harbiyesinin kalmadığı bir hal, ki bu daha kahredici, çok daha yapı bozumcu.
Memurlar dahi bayram törenine çok değil az bir rağbet gösterse meydan dolar…
Evvel zamanlarda bayram programının yer aldığı davetiyede “memurlara katılım zorunluluğu getiren” ibare olurdu, bu seferkinde göremedim, “tatil”.
Protokol tribününde boşluk olduğu ne zaman görülmüş?...
Heyhat.
Milli bayramlar…
Mayadır, tutkaldır, ışıktır.
Hele ki Kastamonu…
Ahde vefanın da, istiklal ve istikbal coşkusunun da, maziden geleceğe kök sürmenin de sancaktarı olmalı ki; ol(a)madı.


