19 Mayıs 1919 öncesi bir uçtan öbür uca vatanın hali pür melalini bilmek lazım, o sayede, kurtuluşa giden yolun ne cesaret, zahmet ve imece ile açıldığının farkına varılabilir ancak…

Ardı arkası savaşlardan mağlup çıkmış bir millet.

Evinde erkek evlat kalmamış analar…

Yuvası dağılmış kadınlar.

Yokluk…

Hastalık.

En beteri de…

Birbirine düşmüş halklar.

Emperyalizmin gıdıklaması ile…

Kadim kardeşlerin birbirine durduğu yengeç sepeti.

Hepsi kendine yana çeken dini gruplar…

Zifiri taassup.

Beterin beteri…

İrade yoktu milleti yeniden bir araya toplayacak, istiklal ufkunu gösterecek, istikbal sahiline götürecek.

Vatanın her köşesi yenilmişliğin, yalnızlığın, çaresizliğinde pençesi altındaydı…

Can pazarıydı.

19 Mayıs 1919 öncesinde Kastamonu da aynı kara bulutların altındaydı…

“İstiklal Savaşı yıllarında mülki teşkilat bakımından Kastamonu vilayeti, Çankırı ve Sinop mutasarrıflıklarını içine almakla beraber Bolu ve Zonguldak müstakil mutasarrıflıklarını da kontrolünde bulunduruyordu. Bu havali halkından olup yedek subaylıkla yıllardan beri cephede savaşmış aydınlardan sağ kalanları tek tük çıkıp gelmekte ve silahsız subay kıyafetleri ile çarşı pazarlarda dolaşmakta, kimi dağılan yuvasını kurmayı, kimi de ne iş tutacağını tasarlamakta, birazı da yarı kalan okumalarını tamamlama çarelerini aramakta ve İstanbul’a gidenlerin düşman baskısı altında okuyamadıklarını anlayınca boynu bükük geri döndükleri görülmekte idi. İşgalleri, şımarıklıkları gören bazı aydınlardan ilk şaşkınlık ve sarsaklık dalgası geçince, vatanın nasıl kurtulacağını, milletin nasıl istiklale kavuşacağını matematik bir muhakeme ile ölçüp biçmeye başladıkları zaman ‘Düşmanda para, silah, her şey çok, bizi yendi. Bizde bir şey kalmadı, yenildik. Varken yapamadığımızı yokken nasıl başarabiliriz?’ diyenler çoğalmıştı.”

İletişimin son derece kısıtlı olduğu bir devirde…

İmece yaratabilmek zordur.

Emperyalist süngüsü böğre dayanmışken…

Tek silahın yüreğin kalmışken elinde.

19 Mayıs 1919 öncesini okuyalım…

Asıl mevzu orada.

Bir millet nasıl “uyandı”…

Uyanmak zaferin yarısı.

(“Kastamonu” alıntısını…

Nurettin Peker’in “İstiklal Savaşı, Resim ve Vesikalarla İnebolu-Kastamonu Havalisi Deniz ve Kara Harekatı” isimli kitabından aldım.

Baş ucumuzda tutacağımız iki kitaptan biridir…

Diğeri ise “Nutuk”.

İkisini de hatmetmeyen bir Kastamonu gençliği…

Her dem emperyalizmin kucağına düşmeye mahkum.

Nurettin Peker’in kitabı ilimizin 2018’de “Türk Dünyası Kültür Başkenti” olduğunda çoğaltılmıştı…

Büyük olasılık tükenmiştir.

Yeni baskı elzem…

Hiç olmazsa “e-kitap” formu.

Okuyalım…

Okutalım.

Kastamonululuk bilinci…

Vatandaşlık görevi.)

Not: “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”, Gençlik Haftası’nı da içine alan program bütününde, Kastamonu Valiliği ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından düzenleniyor…

Haftaya yayılan program içinde “tek taş” elbette Gazi Stadyumu’ndan yapılacak bayram töreni.

Olabildiğince uzun tutulan bir etkinlik zinciri…

Zayıf halka yok.

Emek verenlere şükran…

Daim olsun.

Kastamonu Valiliği’nin iradesi ile bu yıl ikinci ulusal bayram merasimimiz de Gazi Stadyumu’nda yapılacak…

23 Nisan’da adım atılacak yer kalmadı stadyumda.

Bu kez de aynı doluluğu yaşatmalıyız…

Bayram sabahı stadyumu dolduralım.

İlkinde organize hataları vardı…

Bu kez acemilikte çıkmış oldu.

Mekanlarımızı bayrakla donatalım…

Coşkumuz şelale olsun.