Bazı insanlar bir şiir gibi dokunur hayata. Sessiz sedasız yaşarlar belki ama bıraktıkları iz, zamanın sillesine dirençli; kelimelerden örülmüş bir hatıraya dönüşür. Ahmet İdrisoğlu, kelâmındaki incelik, samimiyeti ve hatırnazlığıyla zarif bir dostluğun en güzel timsaliydi. Onu her gördüğümüzde değil, şiirlerini her okuduğumuzda daha çok tanırdık aslında; çünkü onun varlığı bir gönül mevsiminin tanıklığıydı. Vefat haberiyle anladık ki Kastamonu’nun şiirle atan kalbi bir anlığına durdu. Bir devrin, dostluğun ve kardeşliğin sesi aramızdan sessizce çekildi.

İdrisoğlu’nun vefatının ardından çok sevdiğim canım teyzemi de kaybettim. Bu aralar duygusal bir sessizlik yaşayışım ondandır.

Bir gün Ahmet abiyle, şair ve yazarların ardından yazılanlar üzerine sohbet ediyorduk. Hani genelde insanlar bir şairi ancak öldüğünde hatırlar ya… İşte o anda bana dönüp demişti ki:

“Bizim arkamızdan kim konuşacak ki?”

Sonra tebessümle eklemişti:

“Ben bundan umutluyum… Belki sen bir şeyler söylersin.” Dedi.

O cümleyi kurarken aslında o görevi bize çoktan vermişti.

Ah Ahmet abi… Gülerek yaşadın, gülerek veda ettin, gittin.

20 Temmuz akşamıydı. Memlekete gitmeye hazırlanıyordum. Birkaç saat sonra otobüse binecektim. Kastamonu Yazarlar Grubu’nda ve sosyal medyada dolaşan Ahmet İdrisoğlu’nun mesajı dikkatimi çekti. Ameliyata gireceğini söylüyor, bizlerden dua bekliyordu. “Dönünce görüşmek üzere,” demişti.

Mesaj aynen şu şekildeydi:

“KALDI YAKLAŞIK 11 SAAT. 21 Temmuz 2025 Pazartesi saat 08.00 sularında açık kalp ameliyatına alınmış olacağım. Allah benim ve doktorlarımın yâr ve yardımcısı olsun. İnşallah yoğun bakım sonrası sizlere yazarım. Allah’a emanetimsiniz aziz dostlarım. Ahmet İdrisoğlu”

Haberi okuduğumda saat 23.00 civarıydı. Hemen telefonunu aradım. Uyuyordur belki diye çekinerek arıyordum ama gayet iyi bir sesle telefonu açtı. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Hastaneye gelebileceğimi söylediğimde:

“Enfeksiyondan dolayı yoğun bakıma kimseyi almayacaklar,” dedi.

“Olsun,” dedim kendi kendime. “Aradan birkaç gün geçsin, ben yine de eşi Hatice Hanım’dan bilgi alır, Perşembe günü uğrarım,” diyordum.

Aradan bir kaç gün geçti. Ve yine bir sabah… Bulunduğumuz gruplarda bir hareketlilik vardı. “Allah rahmet eylesin,” cümleleri dolaşıyordu. Bir baktım ki… Ahmet abi vefat etmiş...

Kendisiyle son kez Mayıs ayında, Ilgaz Şiir Akşamları’nda görüşmüştük. Prof. Dr. Gülten Küçükbasmacı hocamız bize Kastamonu Üniversitesi Yaşayan Müze Şehir Arşiv’ini gezdirmişti. Meğerse o gün, son görüşmemizmiş...

Rahmetli babam hep derdi:

“İnsanoğlu birbirine misafirmiş.”

Hakikaten de öyle. Bir varmış, bir yokmuş...

Ahmet İdrisoğlu ile şehrimizde birçok program gerçekleştirdik. İlk programımız 17 Ocak 2009’da oldu. Kastamonu Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen “İstiklal Savaşı’nda Kastamonu Konulu Şairler ve Ozanlar Buluşması” idi bu. Üniversite salonunda, dönemin Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay’ın himayesinde gerçekleşmişti.

Bu programdan sonra “Behçet Necatigil’i Solumak” başta olmak üzere birçok şiir etkinliği düzenledik. Ara sıra İdrisoğlu Konağı’nda dizeler yankılanırdı. Daha önce de Behçet Necatigil’i anma programı devamında konağı ziyaret etmiştik.

Eylül ayında tekrar bir etkinlik yapmayı planlıyorduk. Kendisini aradığım son akşam bu konu üzerine uzun uzun konuşmuştuk.

Ben Gebze’de ikamet ediyor olsam da yazları Abana’ya gelirdim. Yollarımız bir şekilde kesişirdi. Genelde torunu, çocukları ve eşi Hatice Hanım hep destek olurdu kendisine. Çocukları ve torunları söz konusu olduğunda onları sevgi ve şefkatle anardı; gurur duyar, onurlanırdı.

"Üyesi olduğumuz grupta, torununa dair bir mesaj ile birlikte onun fotoğrafını da paylaşmıştı.

Paylaştığı mesaj,

“Torunum Halit Mirza İdrisoğlu’nun, siz değerli hocalarının eğitim, katkı ve destekleriyle geleceğin ozanı olmasını istiyorum. Repertuvarında şu anda 23 parça bulunuyor.”

Pozitif, sevecen bir insandı. Genellikle hece ölçüsüyle şiirler yazardı ama zaman zaman serbest tarzda da yazdığı olurdu. Eserleri sadece şiirden ibaret değildi elbette; edebî yönü güçlü bir kişilikti. Yazmayı severdi, yazdıklarını severek paylaşırdı.

Sosyaldi, samimiydi. Şiire duyduğu sevgi yalnızca dizelerinde değil, dostluklarında da kendini gösterirdi.

Kastamonu’ya dair ne varsa içinde taşıyan, yereli evrensel kılmak isteyen bir yürekti o. Ben kendisinden hep razı geldim. Ani ve sessizce gidişi hepimizi derinden sarstı.

Vedası da yaşantısı gibi naifti. Seydiler’in Halkacılar mahallesinde, evinin yakınında, karşı dağları selamlar gibi sonsuzluğa uğurlandı. Ardında suskun ama güçlü bir iz bırakarak...

Şiirlerinin Hatırasına…

Ahmet İdrisoğlu, güzel yüreği ve güçlü kalemiyle tanıdığımız bir insandı. Onunla aynı ortamda bulunmak, şiirlerine ve düşüncelerine şahitlik etmek bizim için bir değerdi. Her sözü, vatanına, milletine ve insanlara duyduğu sevgiyi yansıtırdı.

Aramızdan ayrılmış olsa da kelimeleri yaşamaya devam ediyor. Bu şiir, onun kendi kaleminden dökülenlerden biri. Onu, kendi şiiriyle selamlayalım:

Kızıl Közüm Ben

(Ahmet İdrisoğlu’nun kendi kaleminden)

Irkımı sorarsan Türkoğlu Türk’üm,
Türkmen’im, hem Kürt’üm, hem de Laz’ım ben.
Doğudan batıya okunur türküm,
Mete’yim, Atilla ve Oğuz’um ben.

Kafkaslar benimdir, tüm Asya benim,
Gürcü’yüm, Abaza ve Çerkez’im ben.
Bulgar’ım, Macar’ım, Avrasya benim,
Moğol’um, Uygur’um ve Kırgız’ım ben.

İskit’im, Slav’a miras bıraktım,
Sibirya çölünü örten tozum ben.
Kazak’ım, sel gibi Rusya’ya aktım,
Ural Dağları’nda sert ayazım ben.

Cezayir benimdir, Cebel’i benim,
Berberi de desen, saf bir özüm ben.
Aral’ı benimdir, Lût Gölü benim,
Ne derse desinler, aydın yüzüm ben.

Mihrabım Kâbe’dir, yönüm kıbleye,
Dünyayı gözleyen, gören gözüm ben.
Eyvallahım olmaz hiçbir kaleye,
Tarihi yazdıran en son sözüm ben.

Boyumu sorarsan, Kayı’dır boyum,
İdrisoğlu derler, kurdum, bozum ben.
Atatürk, Alparslan, Osman’dır soyum,
Düşmanı kavuran kızıl közüm ben.

Ahmet İdrisoğlu

Bazen bir şiir, bir ömürden fazlasını anlatır.

Ahmet abi, sen şiir gibi yaşadın, şiir gibi uğurlandın.

Mekânın cennet, ruhun huzurla dolsun.

Dualarla...

Şair Ahmet İdrisoğlu’nun Ardından (1)

Şair Ahmet İdrisoğlu’nun Ardından (2)

Şair Ahmet İdrisoğlu’nun Ardından (3)