Bir çınar gibi tarihe kök salmış, kendini anlatan kadim şehir Kastamonu’ya selam olsun.
Anadolu’nun kalbinde öyle şehirler vardır ki, taşına, toprağına bakıldığında yalnızca geçmiş değil; aynı zamanda geleceğin umudu da okunur. Kastamonu, işte o şehirlerden biridir. Karadeniz’in hırçın dalgalarına kıyısı olan bu kadim şehir, ruhuyla konuşur insana. Onun bağrında saklı olan, bir milletin yeniden ayağa kalkma iradesidir.
Tarih bazı günleri öyle yazar ki, satırları yalnızca kâğıtta kalmaz; milletin hafızasına kazınır. 23 Ağustos 1925 de işte öyle bir gündü. Kastamonu sokaklarından yükselen bir ses, bütün Anadolu’nun ufkunu aydınlatmıştı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o gün halkın karşısına çıktığında söylediği sadece bir cümle değil; bir milletin yönünü değiştirecek ufkun işaretiydi. “Bu serpuşun adına şapka derler” dediğinde, gölgesi bir başlığın sınırına değil; hürriyetin ve çağdaşlaşmanın geniş ufkuna uzanıyordu.
Kastamonu çoktan tarihe adını yazmış bir şehirdi. İnebolu’dan cepheye uzanan İstiklal Yolu’nda, kağnılarla cephane taşıyan yiğit kadınların yorgun ama kararlı adımlarıyla doluydu. Yüklerinde yalnızca mermi yoktu; aynı zamanda geleceğe taşınan bir milletin umudu vardı. O kahramanlar, o yiğit eller, bu topraklarda kurtuluşun destanını yazdı. İşte Atatürk, böylesine yürekli bir diyarın bağrında en büyük toplumsal dönüşümlerden birini başlattı. Çünkü Kastamonu, sadece savaşın yükünü değil, Cumhuriyet’in ufkunu da taşımaya hazırdı.
Aradan yüz yıl geçti. Fakat o günün heyecanı hâlâ Kastamonu’nun taşında, toprağında, insanının yüzünde yaşamaktadır. Çünkü devrim yalnızca kıyafetlerin değişmesi değil; zihnin, kalbin, ruhun özgürleşmesiydi.
Atatürk ruhu, Türk milletinin özüdür. Cumhuriyet ise yalnızca bir yönetim biçimi değil; kalbimizde taşıdığımız hürriyetin en güzel adıdır.
Ve biz bugün, o büyük günün yüzüncü yılında başımız dik, gönlümüz minnetle dolu diyoruz ki:
Bu vatanı bize emanet eden Ulu Önder Atatürk’e, vatan için canını feda etmiş aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize borcumuz sonsuzdur.
Saygı, minnet ve dualarla…

Hacer Alioğlu – Yakuti Gönül Aynası


Yüzyılın Anısına
Yüzyıllar geçse de parlar bu ışık,
Atanın yoludur izi yüzyılın.
Vatanı sevendir vatana âşık,
Türklük mayasıdır özü yüzyılın.

Kastamonu aşkın, inancın sesi,
Aşk ile nöbettir vefa hissesi.
Özündedir vatan, bayrak sevgisi,
Bitmeyen sevdadır közü yüzyılın.

Ecdattır, cephane taşıyan eller;
Hür fikirle filizlenir hayaller.
Kurtuluş destanı yazmıştır iller,
Hürriyetle güler yüzü yüzyılın.

Al bayrağın onurudur yaşanan,
Kutlu bir emanet kalpte taşınan,
Fikirlerdir hayal kurup düşünen,
Geleceğe umut sözü yüzyılın.

Yakuti yiğittir İstiklal yolu,
Değmemiş bağrına yâdların eli.
Maneviyat kokar toprağın gülü,
Yaşayan tarihtir mâzi yüzyılın.

Hacer Alioğlu-Yakuti