İki şehirden “kültürel mirası koruma, turizm ve tanıtım” havadisi vereceğim, “Tarsus” ve “Alaçatı”, yukarıda saydığım üç alanın üçünde de Kastamonu’dan fersah fersah uzakta bu şehirler…
Kader olan coğrafya değil, “zihniyet”, bize düşen de keder.

Afacan Köşe (2) (3)

Kastamonu “kültürel mirası koruma, turizm ve tanıtım” kulvarında “havlu attı”…
Yarışı bırakması bir şey değil, sermayeyi yedi, yedi, yedi; hafıza/arşiv buhar oldu gider, gider, gider.
 
Valiliğin cümle kurumları…
Yerel yönetimler.

Üniversite…
Birlikler, dernekler, odalar.

Sivil toplum örgütleri…
Esnaf, tüccar, girişimci.

Kastamonu’nun 20 şehrini “bütüncül” kapsayan çeyrek yüzyıllık “kültürel mirası koruma, turizm ve tanıtım” mirasının içi (tabir caiz) boşaldı, boşaldı, boşaldı…
Günahtır, vebaldir, aymazlıktır.

Kastamonu Merkez ilçesinin “şehir kimliği” heba olma yolunda…
İlin cemicümle kimliği şehir şehir burçlarından beyaz bayrak sallandırıyor.

(Tarsus…
“Golden Apple” ödülünü aldı.

Afacan Köşe (4) (3)

Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (FIJET) bu ödülü turizmde yol almaya niyet eden, emek veren, sürdürülür projelere imza atan şehirlere veriyor…
Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (FIJET) ve Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği’nin (TYGD) işbirliğinde düzenlenen törende “Altın Elma” ödülünü Tarsus Belediye Başkanı aldı.

“Golden Apple” ödülünü öncesinde ülkemizde başka turizm destinasyonları da aldı…
“Antalya Kaleiçi, Nemrut Dağı, Ankara Hamamönü, Konya, Diyarbakır, İzmir ve son olarak Tarsus”.

Afacan Köşe (3) (3)

Mevzunun asıl deruni kısmı Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe’nin cümlelerinde saklı…
“Bu prestijli ödül Tarsus’un sahip olduğu zengin tarihsel ve kültürel mirası koruyarak geleceğe taşıma çabası, bu değerleri gastronomiyle harmanlayarak sürdürülebilir turizm rotalarına dönüştürmesi ve tüm bu birikimi yerli-yabancı ziyaretçilere özgün bir deneyim olarak sunması sayesinde verilmiştir… Tarsus’a verilen Altın Elma ödülü, bir turizm destinasyonunun yalnızca doğal güzellikleriyle değil, geçmişe sahip çıkması, kültürel çeşitliliğini koruması ve bunları çağdaş turizm anlayışıyla buluşturabilmesi sayesinde nasıl örnek bir model haline gelebileceğinin kanıtıdır.”

Afacan Köşe (1) (4)

Mevzu ancak bu kadar öz anlatılabilirdi…
Kastamonu’nun bu özden alacağı ders yok mu acep?

“Alaçatı”…
Alaçatı Ot Festivali’nin 14’üncüsü 17-20 Nisan’da Çeşme Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Bu yılki tema “Toprak, Zaman ve Tat”…
Başrol “Kaya Koruğu”.

Sadece “gurmeler” değil…
Kültür insanları Alaçatı’ya aktı yine.

Düzenlenen kültür atölyelerinden biri daha Kastamonu’nun mevcut zihniyetini değiştirmeye yeter de artar…
Kim dinler!

Mevzu illa ki “ot” değil…
Gürkan Boztepe’nin Tarsus için dile getirdiği deruni irtifa Alaçatı’da da tam tekmil.

Kastamonu’da da “ot” var…
Ottan vizyon çıkaracak zihin yok ama.

Ot kuruyor…
Kastamonu kavruluyor.)

Not: Kastamonu… 
“Varsıl toprakların yoksul vatanı”.

Topyekunun ali faydası için “bilim, sürdürülebilirlik, imece” hattında saf tutamayanların ili…
Kastamonu.

Toplumsal hedeflerin bittiği kara parçası…
Bireysel kurtuluş ve küçük hesaplar ve algı ile içi doldurulmaya feda edilen fındıkkabuğu Kastamonu.

Kastamonu nev’i şahsına münhasır bir Tarsus’tur…
Alaçatı’dır fazlasıyla.

Bu kadar mı gözler “ama”…
Dil “lal”.

Mürekkep yalamışı hiç mi kalmadı Kastamonu’nun?...
İçi yananı yok mu?

Kimliğini dirhem dirhem kaybediyor Kastamonu…
Aşını yitiriyor.

20 şehri ile aziz Kastamonu…
Bu kaderi ve kederi asla hak etmiyor.