UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’nın “gastronomi” alanında “gastronomi şehri” olacaktık “güya”, ilk 2015’ler civarında dillendirilmeye başlanmıştı şehrimizde, aradan 10 yıl geçti…
Sıfıra sıfır elde var sıfır.
Nasıl bir zihniyetimiz var dağlara taşlara ziyan…
Her ziyanımıza rağmen Allah koruyor yeminle Kastamonu’yu.

UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’nda “gastonomi şehri” olmanın getireceği nam/şan/şöhret şurada dursun…
Bu hedefin konulmasındaki asıl sebep, bu hedef doğrultusunda çalışırken Kastamonu’nun gastronomi altyapısını tastamam haline getirmekti aslında, 5/15/25 yıl sonra her ne zaman ulaşılırda ulaşılsın bu uzaktaki hedefe.
Mesele “ağa girmek” değildi…
“Yola girmek” idi.
Kamu, yerel yönetim, özel sektör birlikteliğinde “kurumsallaşma” idi…
Tarladan sofraya gıdanın tüm zincirinin sağlıklı/sürdürülebilir/kazançlı hale getirilmesiydi.
Yayım…
Festival.
Özellikle kadın girişimciliğini bu sayede artırmak ve geliştirmekti…
Gıdayı kalkınma argümanlarından biri haline getirmekti.
Evvela “yerel yönetim” su koyverdi…
Valilik mevzuyu anlamadı bile.
KUZKA “çokbilmiş”…
Kastamonu namına kendi çalıp kendi oynuyor, “dur” diyen yok, Kastamonu’nun kalkınma güzergahını kafasına göre çizmekten imtina etmiyor.
Meslek odaları…
Sivil toplum örgütleri.
Özel sektör…
Lokantacılar battı batıyorken, çarkı çevirmek umuduyla kaliteden ödün verip fiyat düşürme derdindeyken, garibin aklına “UNESCO” mu gelecek?
Kastamonu’da yazık edilen çok konu sayarım…
Gastronomi sayesinde ilin ekonomik kalkınmasının ve sosyal gelişmesinin heba edilmesi bu envai konudan sadece biri.
Gastronomiden kastı “tabaktaki yemek” olarak gören zihniyettir/cehalettir/cahillerdir Kastamonu’ya bu alanda kaybettiren…
Altyapıda tarladan, ormandan, çanak çömlek, ev mutfaklarından, kırsaldan, şehirden, kadından, her yaş yurttaştan başlayan gastronomi; üstyapıda ise antik dönemden “fütürizm” semasına kadar uzanır; kültürdür, sosyolojidir, felsefedir.
“Ne yersen o’sun”…
Hüviyettir.
Şahsiyettir…
Emektir nihayetinde.

Gastronomisi ekonomiye gir(e)meyen bir il…
Ne ekonomide kalkınır ne de sosyal alanda gelişir.
(Anadolu Ajansı’nın “Erzurum, UNESCO'nun ‘57. gastronomi şehri’ olmaya aday” başlığı ile geçtiğimiz günlerde yayımladığı haberden bir kesit…
“Türkiye'nin önemli kış turizm merkezlerinden Erzurum’un dünyadaki 57'nci ‘gastronomi şehri’ olması için yapılan başvuru, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından kabul edildi… Dünyada 56 kentin bulunduğu UNESCO'nun "gastronomi şehri" listesinde, Türkiye'den Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar olmak üzere 3 şehir bulunuyor… Erzurum'un da buna dahil edilmesi için Büyükşehir Belediyesi Turizm ve Gastronomi Müdürlüğü koordinatörlüğünde yaklaşık iki yıllık çalışma sonucu yapılan başvuru, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından kabul edildi… Komisyonun hazırlayacağı rapor, UNESCO Direktörlüğüne gönderilecek ve onay süreci beklenecek.”
Doğu’nun Erzurum’unda durum bu…
“Dörtnal”.
“Batının doğusu” Kastamonu’daki durumu da izah edeyim KUZKA’nın Şubat 2021’deki haber bülteninden…
“Gastronomi alanında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olmak isteyen Kastamonu’da çalışmalara hız verildi. Kastamonu Valisi Avni Çakır başkanlığında düzenlenen “UNESCO Masası” koordinasyon toplantısında 2023 yılında yapılacak başvuruya ilişkin süreç değerlendirildi… Kastamonu’nun Gastronomi alanında UNESCO yaratıcı şehirler ağına dahil olması için düzenlenen ‘UNESCO Masası’ koordinasyon toplantısı Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın toplantı salonunda gerçekleştirildi… Başvuru dosyasının 2023 yılında UNESCO’ya sunulacağını belirten Vali Çakır, ‘Başvuru Kastamonu Belediyemiz tarafından yapılacaktır. UNESCO tarafından ciddi ve kapsamlı bir başvuru dosyası beklendiğinden bu toplantıda, neler istendiği anlatılacak ve istenen hususların hangi kurumlar tarafından yerine getirileceğini kararlaştıracağız. Kastamonu’nun gastronomi şehri olması, değerlerinin korunması ve turizme sağlayacağı katkı bakımından çok önemlidir…’”.
Eee…
Ne oldu sonuç?
Kimin umurunda?...
Ne olduysa oldu.)
Not: “Gastronomi Merkezi” olması planlanan “Acem Hanı” gözaltında…
Etrafına güvenlik bandı çekildi.
Acem Hanı’nın gastronomi çetesinin üssü olduğu belirlendi…
“Olay yeri” incelemesi tüm hızıyla sürüyor.
Ele geçen örgütsel evraklardan örgüt üyelerinin Kastamonu’da “gastronomi devrimi” yapacakları öğrenildi…
Bilim, emek ve aklın buluştuğu, Türkiye’ye örnek, UNESCO’ya gerek bir “örgüt karargahı” yapacaklarmış peh, peh, peh.
Ev kadınları başta olmak üzere yoksul halkın varlıklı hela gelmesini sağlanacakmış…
“İşçisin sen işçi kal”.
Efendiler galip geldi…
Halk ayaklanması bastırıldı.