Endüstriyel tarım/hayvancılık modelinin dünyanın yekun çiftçilerini altına aldığı boyunduruk Türk çiftçisinin de boynunda, çiftçinin işine yabancılaştığı yetmezmiş gibi ürün de toprağa yabancı, hastalıklar boylu boyunca...
Tarım sektörünün geçimden sayılmadığı Kastamonu'da çiftçinin hali külliyen harap.
Evet doğru okudunuz...
Hayvancılığa "yem" tedariği görevi haricinde Kastamonu'da sonu gelmez ve derdi bitmez "hikaye" tarım.
Tarlaya "yem" bitkisi evla...
Hayvancılıktaki "suni besi" için hazır kıta.
Ulusötesi tekel şirketlerce "tohum, gübre, ilaç, makine" sarmalında şekillen(diril)en "endüstriyel tarım/hayvancılık" sektörü ne "gelenek" bıraktı ne "yerel"...
Ne çiftçi o eski çiftçi ne de ürün o eski ürün.
Dünyanın iki ayrı ucunda aynı tohum, aynı gübre, aynı ilaç ve makine parkuru ile ekiliyor...
Çiftçilerin cümle sorunları da aynı.
Aynı adreslere borçlu...
Aynı boyunduruk altında.
Afrika da aynı...
Avrupa da.
(Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) "Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi, Eylül 2025" araştırmasını yayımladı...
Tarım/hayvancılık sektörünün çiftçiler/üreticiler namına geldiği hal pür melal tüm çarpıcılığı ile ortada.
Ülkemizin tarım girdilerinde Eylül 2025 itibarı ile bir önceki aya, bir önceki yılın Aralık ayına, bir önceki yılın aynı ayına göre de "elbette" fiyat artışı var...
Enflasyon bir gerçek neticede.
Dikkat çeken ise "en çok" artış olan kalemlerde...
"Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 56,97 artış ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 6, 76 artış ile tohum ve dikim materyali oldu."
"Veteriner harcamaları" girdisini ikinci en yüksek girdi artışı ile "gübre ve toprak geliştiriciler" izliyor...
"Tohum ve dikim materyali" girdisini ise ikinci en yüksek artış ile "hayvan yemi" girdisi izliyor.
Söz konusu "4" girdi de...
"Modern tarım" girdisi.
Dünyada cemi cümle tarım/hayvancılık alanını önce bozan ve sonra yeni baştan şekillendiren ulusötesi şirketlerin eseri bu girdiler...
"Tohum, gübre, ilaç, makine" sarmalında dünyanın yekun çiftçilerine kan kusturan "modern sistem".
Tüm tarlaları aynılaştıran...
Tüm ahır/ağıl/kümesleri benzeştiren.
"Modern tarım/hayvancılık"...
Gıda bağımsızlığının celladı.)
(Çiftçi tarım girdilerine teslim...
Ek(me)se dert.
Ektiği ile biçtiği arasındaki bilançoda...
Kazanan kim?
Kendi yerli tohumunu kaybetti, doğal gübresini terketti, kimyasal ilaca mahkum, makine sevdasına kul...
Evvel vakit "sıfır" denebilecek girdilerle perperişan.
İlaçsız ürün yetişmez oldu...
Zehir denizine döndü tarlalar/bahçeler.
Yerli üretim var...
Yerel ürün yok.
El memleketlerin laboratuarlarında imal tohumlara rağbet...
Destek kavi.
Mesele "ne yersen o'sun" kulvarını aştı...
"İstiklal ve istikbal" karasularına girdi.
El "tohum, gübre, ilaç, makine" tedariğini kesse...
Ne olacak canım memleket?)
Not: Önceki gün haber vermiştim...
Edirne'nin "İpsali Pirinci" ile Bursa'nın "Kestane Şekeri" AB Coğrafik İşaret Sistemi'ne girdiler.
41 ve 42'nci ürünleri oldular Türkiye'nin AB'de...
Gururlandık.
Ve 43'üncü ürün müjdesi geldi hemen akabinde...
Karabük'ün "Yenice Ihalmur Balı".
Komşumuzdan çıktı...
Safranbolu Safranı'ndan sonra Karabük'ün ikinci AB tescili ilan edildi.
Üilkemizin AB'de 2 balı var tescilli...
Diğeri "Bingöl Balı".
Kastamonu'nun balı yok mu?...
Ormanlarımız, endemik bitkilerimiz, arı ırkımız acep ne güne duruyor?
Öyle görünüyor ki...
Asıl hüner AB Coğrafik İşaret Sistemi'ne ürün sokabilmekte.
Kastamonu'nun bu yönde emeği ne aşamada?...
Kim dertlenir?
Gerçi tescil de yetmiyor...
Yazının ilk bölümü asıl işin ürün yanı sıra üreticisinin de korunması gerektiğini vaaz ediyor.
