İli Kastamonu

İlçesi Azdavay

Yeri Çocukören Köyü

Türbe Azdavay a bağlı çocukören köyü sınırları içerisindedir. Ağlı ile Şenpazar arsındaki devlet yolunun Kapı Kayası denilen yerde Kapı kaya tünelinin üzerinde bulunan türbe ye halk arasına Topal Mehmet Türbesi de denilmektedir.

Topal Mehmet diye bilinen asker 93 rus harbi gazilerindendir. Bir ayağı ağaç takviyeli protezdir. Bu nedenle halk arasında Tık Ayak da denilmektedir. Esas köyü Azdavay a bağlı Dereyücek köyüdür.

Aşağı dereyücek denilen mahalledendir. 1919 Yılında geçici olarak Kastamonu askeri kışlasında tekrar göreve çağrıldığı bilinir. Daha sonra kendisinden haber alınamadığı söylenmektedir. Bu sıralarda Rahime Kaptan diye bilinen aslen Cide li olan bir kadın sürekli olarak Karadeniz de Kırım dan teknesi ile silah altın ve malzeme sevk ederek Cide İnebolu arasında çeşitli yerlerden sahile çıkartmaktadır.

Rahime Kaptan Türk Dünyası bölgesinden gelinler kızlar ve Türk dünyası gönüllülerin bağışladığı ve İstiklal Savaşına destek amacıyla gönderilen kıymetli eşya altın gibi malzemelerin sevkini üstlenen gönüllü bir Anadolu Kadınıdır. Dikkati çekmemek için de daha ziyade Kırım ile Karadeniz kıyısındaki Kayran iskelesini kullanmaktadır.

Tıkayak yani topal Mehmet de bugünkü Doğanyurt İlçesindeki Kayran İskelesinden bu malzemeleri Rahime Kaptan dan teslim alarak Kastamonu askeri kışlasına sevk etmek için görevlendirilmiştir. Mevsim son bahardır. Topal Mehmet Kütü den dört merkeple birlikte Kayran a doğru hareket eder.

Kütü Azdavay a bağlı bir köydür. Bugünkü adı Söğüt Pınardır. Satılıkçı kılığında giderken Çocukören köyü tekke mahallesinde bir gece konaklar. Sonraki gün Kayran a hareket eder. Bu yol satılıcı yolu olarak bilinir. Günümüzde de bu yol zehil yani sahil satılıkçı yolu olarak zamanla kullanılmaktadır. Tıkayak sahile yaklaştığında denizi gören bir tepe üzerinde Rahime Kaptan ın gelmesini bir gece bekler . Sabaha karşı Rahime Kaptanla buluşarak emanetleri alır. Yükünü dört merkebe denk ederek yola koyulur. Rahime Kaptan ın Kırım a gidip gelinceye kadar ihtiyacı olan yiyecek ve suyu da ona bırakır. Tıkayak dönüş yolunda tekrar giderken konakladığı Tekke Köyüne ulaşır. Bu köyde biraz dinlendikten sonra tekrar yola koyulur. Sabaha karşı Kapı Kayasından geçmeyi planlamıştır. Onu bu geçitten geçerken Tekke köyü İmamı koruyacaktır. İmam oldukça ileri yaşlardadır. Tıkayak imamınuyumasından istifade ederek emanetleri yüklemiş ve köyden ayrılmıştır.

Çepiçlik deresi ve Harami derenin birleştiği yere geldiğinde çevreden bazı çıtırtılar duyar. Biraz ürperir ancak yoluna devam eder. Kapı Kaya geçidine kadar gelir. Kapı Kaya geçidindeki tünel sadece bir merkebin semersiz olarak geçebildiği kadardır.

Buradan geçerken yükleri boşaltmış ve hayvanları tek tek karşıya geçirdikten sonra yükleri de bu dar yerden karşıyanakletmiş ve merkepleri yüklemeye başlamış. Emanet yükleri merkeplere yükleyip tekrar yola koyulmuş. Biraz gitmeden baskına uğrayıp yükleri de a elinden almışlar. Kedisini de orada öldürmüşler. Birkaçgün sonra zehile giden başka bir satılıkçı tarafından cesedi bulunmuş. Tekke köyüne bu kişi haber vererek yoluna devam etmiş. Köydeki yaşlı imam ve kadınlar ile çocuklar onu bulduklarında bıçaklanarak şehit edildiğini görmüşler . Bu kahraman Şehidimizin taşıdığı dört merkep yükü altın olduğunu bilen köyün yaşlı imamı onu Kapı Kayası üzerindeki patika yolun kenarına elbiseleri ile birlikte gömmüşler ve mezarının kenarını da taşlarla örmüşler. Bu durum Kastamonu daki askeri kışlaya bildirilmiş ancak tüm aramalara rağmen altınlardan bir iz bulamamışlar. Bu baskını yapan ve bu askerimizi şehit eden eşkıyaların izine rastlayamamışlar.

Halen bu mezar buradadır. Ancak Kapı Kaya ya bir tünel açarak ulaşımı bu tünelden sağlamışlar. Bir mühendislik rezaleti olan bu tünelin çıkış ağzı doksan derecelik keskin bir viraj olup yol güvenliği açısından da tehlike arz etmeye devam etmektedir.

Tıkayak veya Topal Mehmet in mezarı ve civarı son zamanlarda kaçak kazılarla da karıştırılmıştır.

93 Gazisi ve Kurtuluş Savaşı Şehidimize Allahtan rahmet dilerim

Gelelim Altınların hikayesine

23 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu ya gelen Mustafa Kemal Atatürk programında olmamasına rağmen üç gün planladığı Kastamonu gezisini 7 gün sürdürmüş bir gününü de Daday a ayırmış ve Daday daki köpekçi konağında misafir edilmiştir. O yıllarda Azdavay civarı ve bu olayın geçtiği yer de Daday a bağlı idi.

Daha sonra Kastamonu dan gelen ve Daday daki Redif kışlasından da bir yüzbaşı nın katılması oluşan askeri birlik bu altınları aramak üzere olayın geçtiği yere hareket etmişler. Bu bölgeyi çok iyi bilen ve bölgede de İsminden çokça bahsedilen o yıllarda Daday a bağlı olan Günümüzde Azdavay sınırlar içinde yer alan Kaya Oğlu köyünden Hakkı Bey diye bilinen bu beden yardım istemişler.

Bu sayede Altınların yerini bulmayı planlamışlar ve yolda giderken bir bu işi bölgede hakimiyetini sürdüren Salyalı Agop diye bilinen bir eşkıyanın yine bölgenin meşhur eşkıyası Dana Bayram ve ekibi tarafından ortadan kaldırıldığını öğrenmişler. Hakkı Bey ile Yüzbaşı ve ekibi yolda giderken havada bir kartalın daireler çizerek uçtuğunu görürler. Yüzbaşı atından inerek tüfeği ile kartala ateş eder ancak onu vuramaz. Bunun üzerine Hakkı Bey atın üzerinden kartala ateş eder mavzeri ile ve onu vurur.

Bunun üzerine Yüzbaşı Hakkı Bey e bu görev bundan sonra senin işin der ve geri dönmeye karar verir.

Hakkı Bey günlerce Dana Bayramın peşine düşer. Dağlardaki izini sürer. Bir süre Kütü ve Dana köyünde de kalır. Bir süre de Tasköy ve Hıdırlar civarında mekan tutar. Dereli ve Dereli tekke ile Kapı Kaya civarına ve asar kayası civarında araştırma ve incelemeler yapar. Bu sırada Dana Bayram ve ekibinin Ballı dağ eteklerinde yer alan Aylar köyü ve sarpunköyü civarlarında olduğunu öğrenir. Bu köy civarına gelen Hakkı Bey burada Molla Osman Efendi nin köyünde misafir olur. Ve Molla Osman ağa ile birlikte bu olayı nasıl çözeceklerini konuşurlar. Molla Osman Efendiye halk Molla Ağa demektedir. Molla ağa asker kaçağı kimliği ile Dana Bayramın ekinine katılır ve onun güvenini kazanır. Dana Bayramı Aylar köyünde Mehmet Ali ağanın konağına yemeğe davet eder. Burada ona sıcak ekmek ve yemekler ikram ederler. Ancak ekmeğin ununa el değirmeninde çektikleri Delice bitkisinin unundan da katarlar. Yemekler yenilip içilir ve muhabbet de oldukça koyulaşır. Delice bitkisinin insanları sersemleştirme ve uyutma özelliği vardır. Bir süre sonra Deli Bayram ve Ekibinin uykusu gelir. Ve yataklar serilir herkes uykuya dalar. Yataklarda kimlerin hangi yerlerde yattığı yerler ve dışarıda bekleyen gözcülerin yerleri de Hakkı Bey e bildirilir. Dana Bayram ve ekibi öldürülür. Molla ağa ve hakkı bey cenazeleri üzerlerindeki elbiselerle birlikte kağnılara yükleyerek Daday a Redif Kışlasına teslim ederler.

Dolaklarındaki ve çoraplarındaki altınlara bile dokunmazlar. Böylece Salyalı Agop ve Dana Bayram yok edilir. Ancak dört merkep yükü altının izine tüm aramalara rağmen ulaşamazlar.

Hakkı Bey ileri yaşlarda vefat eder. Mezarı Kaya Oğlu Köyündedir. Molla Ağa yani Molla Osman Efendi de 10Şubat 1980 Tarihinde vefat eder. Mezarı Kuz Köydeki Köy mezarlığındadır.

Altınların bir kısmı ise bir orman yolu yapımı sırasında Aşağı Sarpun köyü değirmeni yakınlarında bu köyden yol çalışması yapan bir kişi tarafından bulunur. Altınların kalanı ise halen bulunamamıştır.

Hakkı Bey ve Molla ağa ile Mehmet Ali Ağa Hakkında başka bilgileri de başka bir çalışmamda anlatmayı düşünüyorum.

Ancak Molla Ağa ile ilgili biraz burada bahsetmek istiyorum. Molla ağa yani Molla Osman Efendi Medresede okurken 1905 yılında Yemen Savaşına katılır. Birinci Dünya savaşında Afrin de de bulunur. Afrin den sonra Çanakkale Savaşında kademede silah tamircisi olarak görev yapar. Kurtuluş Savaşında da görev alan Molla Osman Efendi burada da Sakarya Meydan Muharebesinde de kademede Silah tamircisi olarak görev yapar. 18 yıl askerlik hayatı vardır.

Mekanı cennet ruhu Şad olsun