Kastamonu'yu "demografi" metninden okumadıkça her sözün hamaset dehlizindeki uğultudan bir farkı olmayacağını, ekonomik yahut sosyal her yatırımın adeta hükümsüz kalacağını, sapmış rotadaki kalkınma ve gelişme yolculuğunun ne kadar gidilirse gidilsin ancak daire çizeceğinin ne vakit farkına varırsa(k) Kastamonu...
İşte o an "zararın neresinden dönülürse kardır" mertebesidir cümlemize.
Kastamonu'nun "demografik şifresi" çözülemeyecek merhalede midir acep?...
Sittin senedir buzu kırılmayan hatta esneme alameti dahi göstermeyen "Kastamonu zihniyeti" surlarından bakıldığında elbette zor.
Anahtarın içinde kırıldığı kilit tipine evriliyorsa gün gün Kastamonu çetrefili...
En kötü günlerimiz ileride mi yoksa?
Tarihsel sürecini dahi okumaktan imtina eden hatta çağcıl bulmayan bir devrin süvarilerinin ile/şehre sunabileceği "öngörü/önyürü" olabilir mi?...
Bilmeye meyli olmayan eyleyiciler ile yürüye yürüye başladığı noktayı bulmanın elbette başka diyarlarda da nispetleri vardır, ekonomik ve sosyal kulvarlarda geride kalmışların ortak kümesinde "somut koşulların somut tahlilini yapamamak vardır", "okuyamamaklık" halinin "genetik" aktarım olduğunun ispat laboratuvarlarından biri de Kastamonu.
(İle/şehre dair veri paketlerini okumak, yorumlamak ve paylaşmak "kamusal" bir faaliyettir...
Verisiz konuşanın sözü uçup gider.
İster TÜİK ister bilimselliği su götürmeyen her ne kamu/sivil kurum ve kuruluş olursa...
Bırakın kendinizi veri havuzuna.
Kastamonu'ya dair her verinin toplumla paylaşılması ve (dillerden düşmeyen ama hiç varlığına rastlanmayan o meşhur) yol haritasının yeniden yeniden test edilmesi elzemken...
Daim dile pelesenk "yok öyle bir dünya".
Misal "demiryolu"...
Küçük bir "istisna" Kastamonu'ya dair.
"Demografi" ile "demiryolu" arasındaki ilişki ilk iki harfin vücut verdiği ilk hecenim benzeşik olmasının ötesinde birbirine "bağıntı" ifade ediyor...
Bir yanıyla "üretim gücü" bir yanıyla "hareket kabiliyeti" içeren gerek şartları karşılayan maddelerin "çek edilmesini" zaruri kılarken bu ilişki; aslında, "kimlik tespiti" üzerinden irdelenmeyi hak ediyor.
Yaş almış toplumun işgücü ne oranda ve kapsamdadır ki demiryolunun varlık sebeplerinden önde gelen "yükte ağır" nakliyeye cevaz vere?...
Ki "liman" misali "vesaire" demirbaşlara hiç girmeden ilk sorunun yanıtı acep nerede?)
(TÜİK "1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü" dolayısıyla "İstatistiklerle Yaşlılar, 2024" bilgi dokümanını yayımladı...
"Kastamonu okumalı(yız) en çok".
Türkiye'nin "sarı" renkli "Yaşlı nüfus oranı" haritasında "kırmızı" boyalı 3 il ismi var çünkü...
Yaşlı nüfus oranları üzerinden sıralandıklarında "Sinop, Kastamonu, Giresun".
"Yaşlı nüfus oranı en yüksek il" Sinop (yüzde 20.8)...
İkinci sırada "Kastamonu" (yüzde 20.2).
İlk iki sıradaki iller takipçileri Giresun'a epey tur bindirmiş haldeler...
Giresun'un yaşlı nüfus oranı yüzde 19.1.
En yaşlı ikinci il Kastamonu (yüzde 20.2) ile yaşlı nüfusu en az ikinci il Hakkari (yüzde 4.3) arasındaki fark her ilin demografisi üzerinden kalkınma ve gelişme güzergahları belirlemesi gerektiğinin izahı...
Evvela bu kaideyi kabullenelim.
Oysa...
Kastamonu kendini Hakkari'den ayrı bir kulvara atacağına ilişkin ne görüş ne de "şüphe" sahibi.
Öznelliği içinden çekilmiş nesnellik...
Ne oranda "su kaldırır"?
"Batık gemi"...
Önü sonu.)
(Kastamonu'nun her adımını "yaş almış nüfus" oranında atması lazım...
Bu, "yavaşlamak" anlamına gelmiyor, "hızlanmak" hatta.
Boşa geçen vakit ve terkedilmiş mevziler üzerinden istihkam planlaması zaten en büyük "yavaşlık"...
"Heba".
İlla "dış göç" hedefleniyorsa amenna...
İl kimliğinin cemicümle yerinden oynatılmasına acep ilin tamamı ne der?
Kastamonu'nun beklenen "işgücüne sahip olmaması" dünyanın sonu mu yoksa farklı ve sarsılmaz inatla akla getirilmeyen koridorların kapısı mı?...
Ormanda az ayak izi olan yolları tercih neden etme(yi)z Kastamonu?
"Tecrübe düşmanı" demeyelim de...
"Yenilikçilik" bu değil en azından.
Yaş almış nüfus oranının yüksekliği ve baskın hali handikap değil Kastamonu için...
Şartları değiştirmek için boşa gideceği aşikar emeği dökmektense boşluğa, şartlara uyum sağlama yeteneğini kuşanmanın daha dolu bir heybe olduğu gerçeğini kavramakla başlayacaktır asıl yolculuk, bu kadar basit, düz ve net bir rota ucu bucağı.)


