Günümüzde “Atatürk ve İstiklal Yolu” rotasını dahi zihni demirbaşından sildiği ayan beyan olan Tarihi Kentler Birliği (TKB) sürekli ziyaretlerinden birini 2003 yılının “Dünya Günü” haftasında gerçekleştirdi Kastamonu’ya…
“Dünya Günü’nde Dünya Mirası Kastamonu’dayız!” diyecek kadar Kastamonu’ya kıymet veren TKB o gün.
TKB’nin web sitesinde Kastamonu’daki 16 ve 17 Nisan etkinlerinin anlatıldığı yazının ilk satırı “Anlı şanlı Kastamonu’ya gelindiğinde…” cümlesiyle başlıyor…
Bugünkü TKB’nin Kastamonu’ya dair hafıza dolabı bomboş.
Nafile umut ama yine de ilimizdeki “namevcut” meraklıları için link bırakıyorum…
https://www.tarihikentlerbirligi.org/dunya-gununde-dunya-mirasi-kastamonudayiz/
Kastamonu’yu hem “usul” hem de “esas” açısından göz ardı edemez TKB…
Hem “kültürel mirası koruma” gayretinin hem de TKB’nin kuruluşunun başlangıcında var Kastamonu çünkü.
Ülkemizde kültürel mirası koruma seferberliğinin Safranbolu’da başladığını her ne kadar söylese de mevcut TKB Başkanı…
Tarihi gerçektir, Kastamonu’da başlayacaktı evvela, şehrin mütegallibesi izin vermedi ama.
Keza…
TKB’nin kuruluşuna ilişkin Kastamonu Bildirisi’nden de bihaber şimdikiler.
Yine anlatacağız…
Yeniden.
(16 Nisan 2003…
TKB üyesi belediyelerin, ÇEKÜL Vakfı temsilcilerinin, bilim insanlarının katılımıyla başlayan toplantıda Vali Enis Yeter “Kültür Varlıklarını Yaşatma Projeleri” başlıklı konuşmasında, “Kastamonu’nun doğası ve tarihi ile tanıtılabilmesi için 3 Haziran 2000’de yapılan tarihi toplantının sonucu olarak başlayan seferberliğin ivme kazanarak devam etmesini” dilediğini söyledi.
(Vali Enis Yeter’e kötü haberi vereyim…
Seferberlik bitti.
Doğa da tarih de…
Yaradan’a emanet.)
ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’in konuşması asla güncelliğini kaybetmeyecek kıymette…
“Bir toplum ancak, beraberliği öğrendiğinde, coğrafyasına sahip olduğunda, geçmişini eğitimine dahil ettiği zaman geleceğine sahip olabilir. Yarın başka bir zaman. Siz bugünü yarına bırakamazsınız. Çünkü yarının sorunları bambaşka. Bizi izleyen gençler, yarım yüzyıldır yaptığımız yanlışlıklardan dönme heyecanımızı görüyorlar. Altı yıl önce yapılan biraz önce seyrettiğimiz belgeseldeki birçok şey bugün değişmiştir. Bu ilke küçük parçalara bölünerek yönetilemez. “Doğa ve kültürle varız” diyoruz, şimdi zamanın bölge ve havzaya geldiğini görüyoruz. Kenti tanınmaz halinden kurtarıp, havzanın kültür ve doğası ile yaşatacağız. Paylaşmayı bilen bireylerin ülkesi olma çabasındayız. Avrupa Birliği´ne bir şeyler katmak için bu birliği kurduk. Valilerin, belediye başkanlarının ve özel sektörün topluma bir şeyler katmasının birliğini kurma çabası içindeyiz. Bu ´katılım´ değildir. Katılımda bir ´yanaşmacılık´ durumu vardır. TKB tüm siyasi partilere aynı mesafededir. Bizce kim iktidarda olursa olsun, belediye başkanı hangi partiden olursa olsun seçildiği andan itibaren kentinin hizmetindedir. Değerlerimizin çağdaş eğitimin kaynağı olmasını isteriz.”
Prof. Dr. Metin Sözen’in yukarıdaki sözleri geçtiğimiz hafta şehrimizde konferans veren Prof. Dr. Fahri Işık’ın “geleceğe kök sürmek” ifadesini hatırlattı bana…
Kökü geleceğe taşıyabildiğimiz ölçüde hür’üz her alanda.
(Köksüz kalıyoruz…
Günbegün Kastamonu’da.
1960-70’lerden daha ağır bir “yabancılaşma” dalgası…
Surumuz gedik.)
Kalplerdeki nur içindeki Oktay Ekinci’nin Kastamonu’ya emeği çoktur…
“Durum Kastamonu’da iyidir. Ama bunu ‘daha iyi’ duruma getirmeye katkıda bulunmak isterim. Ben ICCROM Ödülü’nü Kastamonu’yu yazarak aldım. Bu ödül bana verildiğinde, ICCROM’a bir öneride bulundum ve ödülün Kastamonu’ya verilmesini istedim. Onlar, bu dileğimi yayın organlarında yayınladılar. 1960’lı yıllarda Vali Necdet Yalçın, Kastamonu’nun ortasından geçen suyun iki yanındaki tarihi evleri yıktırmıştı. Bugünden bakılınca yanlış olan bu davranış, o yıllarda Türkiye’de doğru bir davranıştı. Şimdi ise Valimiz tam tersi çalışmalara önderlik etmektedir. O zamanki Vali Necdet Bey’e ‘Yaman adamdı’ diyorlardı. Herhalde Vali Enis Yeter’e ‘Çok yaman adamdı’ diyecekler… Keşke ‘60’lı ‘70’li yıllarda gündem bugün takip ettiğimiz olsaydı. O zaman Türkiye çok başka bir yerde olurdu. Arsa rantı ile geçen yıllar, sonuçta siyaseti dahi kirleten yıllar. ‘Yıkmanın kolay, yapmanın gerçekten zor olduğu’ kavramına günümüzde ‘en zor’un da ‘korumak’ olduğu eklendi. Koruma ve yaşatma çabalarına çok çeşitli suçlamalar yöneltilmektedir. İnsan haklarına aykırılık, modernizme karşı olma, insanı ranttan uzaklaştırarak sefalet içinde yaşatma hevesi içinde olmak gibi. 2000 Haziran’ında Mustafa Kemal´in Sivas ve Erzurum Kongreleri’nde topladığı 32 ve 38 kişi dahi yoktu. Ama şimdi 100 belediyenin üye olduğu Tarihi Kentler Birliği var”.
Oktay Ekinci’nin Kastamonu’ya verdiği “ödevi” bir kez daha hatırlayalım…
Ekinci o toplantıda sözlerine son verirken 20 Nisan 2002’de Kastamonu Belediye Başkanı’na yaptığı “konaklarla uyumlu kent planlaması” çağrısını tekrarladı.
(Acı bir gülümsemedir payımıza kalan…
Hatırası kaldı hatırının.)
Dönemin TKB İkinci Başkanı Dr. Bekir Kumbul’un sözlerine dikkat kesilelim…
“Üç yıl önce başlayan yürüyüşün bugün nerelere geldiğini görüyoruz. Mustafa Kemal hareketi Samsun’dan başlamıştı. Bu ise Kastamonu’dan başladı. Aynı şekilde bu harekette de bilinç giderek büyümekte. Kastamonu´daki heyecan, Anadolu´yu sarmaya başlamıştır bile.”)
“Anlı şanlı Kastamonu” budur…
Bugün ne Kastamonu ne de TKB farkında olmasa da.




