Keskinler Konağı ebat olarak dünyanın sayılı konaklarından biri belki de en büyüğü, pencerelerine cam takmak derdine çürüyor karda yağmurda, gözümüzün önünde biçare…

Bu hale nasıl geldik cümleten?

Mustafa Afacan Köşe (1) (3)

Kaç sene oldu bilinmez “camsız” mazisi…

Adına “Camsız konak” mı desek?

Hasan Hüseyin Korkmazgil “Haramiler” şiirinde “Olta attım ipi yok / Balta tuttum sapı yok / Nere gitmiş bu evler / Pencere var kapı yok” diyor…

Biz de uyduralım “Nere gitmiş bu konak, pencere var camı yok”.

Tarihi mirasa “saygı/vefa/koruma” kültüründen geçtim…

Günahtır kültür mirasını/ata yadigarını/emaneti şu halde bırakmak.

Vicdansızlıktır…

Sorumsuzluktur.

Söylenecek söz yoktur…

Dil lal.

Yazacak kelime yoktur…

Alfabe isyanda.

(Keskinler Konağı, Belediye Başkanı Tahsin Babaş döneminde Kastamonu Belediyesi’nin mülküne geçti, “kamu malı” oldu…

Babaş döneminde ardı ardına “sokak sağlıklaştırma” projeleri başladı, Keskinler Konağı bu kapsamda “cephe iyileştirme” programına alındı, bir yandan da “röleve” ve “restorasyon” projeleri çizildi.

Galip Vidinlioğlu’nun belediye başkanlığı döneminde Keskinler Konağı projesi sürdü, cephe iyileştirmesi tamamlandı, “devlette süreklilik”…

Vidinlioğlu görev döneminin sonunda yaptığı basın toplantısında “Keskinler Konağı butik otel projesi koruma kurulu tarafından onaylandı” dedi.

Vidinlioğlu’nun görevi devrinin üzerinden geçen süre 1 yıl oldu olacak…

Yeni yönetimin Keskinler Konağı hakkında ne düşündüğü meçhul, ya da ben bilmiyorum, rastlamadım bir açıklamalarına.

Konak kaç yıldır “camsız”?...

Dış cephe iyileştirmesi ne zaman tamamlandı ise o günden bu yana camsız.

Kamu malı çürüyor efendiler…

Tüyü bitmemiş yetim hakkı küf tutuyor.

Reva mı?…

Yazık.)

(Belediye yönetimleri “oralı değil” diyelim…

Devletin diğer kurumları nerede?

Valilik nerede?...

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü nerede?

“Koruma Kurulu” nerede?...

Kastamonu Müzesi yahut?

Bu “rezalet” duruma “dur” diyen olmadı günlerce/aylarca/yıllarca…

Olmayacak mı?

Lafa gelince “ecdat”…

Ah siz ah.)

Not: 10 Ekim 1987 tarihli “Nasrullah” gazetesi…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kastamonu ziyaretinde ilan ettiği “Bir Türk Dünyaya Bedeldir” sözü hemen isim bandının altında yedi düvele kulak küpesi.

Mustafa Afacan Köşe (4)-9

Yaklaşmakta olan genel seçimin harareti haberlerden anlaşılıyor…

İddialı geçeceği ön görülmüş.

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Y. Ziya Oktay…

Ağlattı beni yine.

Şehrimizin efsane kalecilerinden Ergün Baysal’ın kaleminden çıkan sahil haberi gözüme çarptı ilk sayfada…

Kaleciliği yanı sıra kelime de kaçmazmış eldivenlerinden meğer Ergün ağabeyin.

Mustafa Afacan Köşe (5)-5

“Bıldırcın Avı İstenen Bolluğa Ulaşamadı”…

“Sahil kesiminde her sene Ağustos ve Ekim ayları arasında lüks ışığı ve algar denilen uzun saplı ağlarla yapılan bıldırcın avı bu sene avcıların yüzünü güldürmedi. Geçtiğimiz yıllarda mevsiminde hiç olmazsa birkaç kez sofraları pilavı ile birlikte zenginleştiren bıldırcın avı bu sezon tek tük güldürebildi. Avcılar buna sebep olarak havaların yağışsız ve bulutsuz olmasını gösteriyorlar”.

(Ziya Kesimci, Y. Ziya Oktay, Adnan Kesimci, Mehmet Sezer, Mustafa Kesimci, Reyhan Kesimci, Mustafa Canlı, Sebahattin Büyükoral, Şahin Çankaya, Ahmet Ünal, Alaaddin Başkaya…

O günün “Nasrullah” kadrosu.

Mustafa Afacan Köşe (3) (2)

Rahmet diliyorum gidenlere…

Sağlıklı ömür kalanlara.

Hoş seda bıraktılar…

Gitmez semadan.

Silinmez kelimeleri su üstünde…

Cam buğusunda.)