70’lerin basketbol kentiydi Kastamonu, 80’lerden 2020’li yıllara uzanan hentbol iliydi Kastamonu, “sahipsizlik / bilmezlik / vurdumduymazlık” neticesinde kala kala külleri kaldı geride…

İl paydaşları spora bihaber ve bigane kalmakta birbirleriyle yarış halindeler.

Vere vere gidiyor Kastamonu…

Sile sile mazisini.

Bölgesel lig şampiyonluğunun ardından ülkemizin kadın basketbol lig silsilesinde tepedeki süper ligin altındaki klasmana yükselen ilimizin kadın basketbol kulübünün lige katılma hakkını Adana’daki bir kulübe devrettiği açıklandı…

Adana bayram etti.

Devir işi mevzunun “spor” tarafından evvel ve daha çok Kastamonu’nun spor ekosisteminin “terkedilmiş, batık, üstüne toprak örtülmüş” halini olanca çarpıcılığı ile göz önüne seriyor…

Karalar bağlama halidir, enseyi karartma vaktidir, “Yandım Allah” deme çaresizliğidir.

Sporun kimlik bilgilerini okuyamayan, sporun “kültür” ile bağını göremeyen, sporun “bedensel etkinlik” alanından daha çok toplumun bütüncül sosyal gelişmesine payanda/kaldıraç olduğunu fark edemeyen “il paydaşları” grubuna denk geldi “vakt-i şehir”…

Spor okuryazarı olmayan “kamu ve sivil” topluluk.

Kastamonu’nun bölgesel kadınlar basketbol liginde 2 takımı vardı, biri üst lige çıkmışken yarışma haklarını devrederek parkeden çekildi, diğerinin yola bölgesel ligde devam etmesini umut ediyoruz…

Yarışma kulvarlarında olmayan bir spor ekosisteminden “altyapı” beklemek akli değil.

Afacan Köşe (4) (4)-1

Erkek basketbolunda “Yurdumspor” vardı…

Hatırlayan var mı?

Hentbol ayrı yara…

Uğruna “Avrupai” salon yapılan hentbol “mahkemelik” oldu şehrimizde.

Diğer olimpik branşlara girmeye gerek yok…

Her birinin hali birbirinden keder.

(Spordan sorumlu ve yetkili kamu kurumu spor alanından günbegün çıkıyor ve gençliğe “kültür” üzerinden ulaşmanın gayretini güdüyor…

İl Özel İdare’nin “ücretli” yaz spor okulu açtığını yazdığımı hatırlıyorum.

Yerel yönetimlerin (amatör) sporun hiçbir kaleminde işleri, izleri ve hatta tahayyülleri yok…

Görev ve sorumluluk alanında görmediklerinden besbelli.

Kulüpler yangın yeri…

Yanan yanana.)

Afacan Köşe (2) (4)-1

Not: “Mutlu şehir” olmak için “6” gerek şart var…

“Sağlık, eğitim, hareketlilik, yönetim, çevre, ekonomi”.

Dünya çapında şehirleri “mutluluk” ölçeğinde sıralayan “2025 Mutlu Şehir Endeksi” geçtiğimiz aylarda yayımlandı…

Mevzu “Kastamonu” değil, “İstanbul, Ankara ve İzmir” dahi ancak “bronz” listeye girebildi, Türk şehirleri açık ara geride.

Ancak “mutlu şehir” olmak için “gerekler listesi ve felsefesi” mevzu olarak Kastamonu’yu ilgilendiriyor…

Mutlu şehir olması için Kastamonu’nun girişte ifade ettiğim “6” alanda sürdürülebilir gayret sarf ederek “kapsayıcı, sürdürülebilir ve dirençli hale gelmesi” lazım.

Mutlu Şehir Endeksi, Yaşam Kalitesi Enstitüsü ve Mutlu Şehir Merkezi Ltd.’den oluşan bir araştırmacı ekibi tarafından geliştiriliyor, Dünyanın her yöresinden ekip üyesi var...

Merkezi Londra.

Afacan Köşe (3) (4)-1

Mutlu Şehir Endeksi Program Direktörü Dr. Bartosz Bartoszewicz konuyu özetliyor…

“Mutlu bir şehir, çocukları, öğrencileri, çalışanları ve yaşlıları dinleyen bir şehirdir. Gerçek kentsel refah, yarının ihtiyaçlarından ödün vermeden herkesin bugün gelişebileceği yerler tasarlamak anlamına gelir. Misyonumuz, bu vizyonu günlük hayata geçiren şehirleri kutlamak ve desteklemektir.”

Şehrin mutlu olması için “tez-antitez-sentez” sürecini uygulaması lazım şehir yönetiminin…

Şehir kimliğini göz önünde tutarak “öznel” çözümler bulunması gerektiği kadar “nesnel” çözümler alanında da pergelin ayağını olabildiğince açması elzem.

Endeks ekibinin cümlelerinden devam edelim…

“Mutluluğu geliştirmeye ve büyütmeye kendini adamış, eğitim, kapsayıcı politikalar, ekonomi, mobilite, çevre koruma, yeşil alanlara erişim ve inovasyonun yalnızca resmi politikaların önemli bileşenleri değil, aynı zamanda uygulanan çözümlerde de belirgin olduğu bir şehir grubunu tanımlamak daha uygundur. Bu çözümler, bölge sakinleri için somut olmalı ve yaşam kaliteleri üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmalıdır… Günümüz dünyasının zorlukları karmaşıktır ve bütüncül bir yaklaşım ve kişiye özel çözümler gerektirir. Hepimiz tedavi etmektense önlemenin daha iyi olduğunu biliyoruz. Refah politikalarının uygulanmasında güçlü liderlik her zamankinden daha önemli. Politika yapıcılar genellikle tepki vermekte yavaş ve suçlanmakta hızlı olarak algılanır, ancak bunun özellikle yerel liderler söz konusu olduğunda genellikle haksız bir önyargı olduğuna inanıyoruz. Yerel yönetimler, insanların günlük yaşamları ve dolayısıyla mutlulukları üzerinde doğrudan ve önemli bir etkiye sahiptir; ortak temel insan hedefimiz.”

Afacan Köşe (1) (5)-1

Endeksin “altın şehirler” sıralamasının ilk 3’ü “Kopenhag, Zürih, Singapur”…

4’üncü sırada bir diğer Danimarka şehri “Aarhus”.

Vay Danimarka vay…

Akdeniz kuşağında da değil üstelik.