Evvela Seydiler yöresinden ardından da Tosya’dan “kuraklık” feveranı yükseldi, tarımsal sulama(sızlık) nedeniyle mahsul heba, üretici perperişan…

Doğası gereği transfer olduğu siyaset cephesinde ise mevzuya ilişkin “genel geçer” ifadeler.

Afacan Köşe (4)-4

Kastamonu’nun kuraklık karşısındaki bu yenilgisinin sebebi hikmeti nedir?...

“Geliyorum” diye diye, göstere göstere, gün gün gelmedi mi bu bela?

Elbette kuraklığa tam da en “suya ihtiyacı olan” ürün deseni üzerinden yakalanmış olmak “felaketin” boyutunu katmerledi Kastamonu’da…

Tosya’dan hareketle söylersek, suya en çok ihtiyaç duyan bitki “çeltik”, “yıllık su tüketimi hektar başına yaklaşık 15,000 - 20,000 metreküp”.

Çeltik ile su arasındaki ilişki…

“Et ile tırnak” bir nevi.

Buğdayın su ihtiyacı misal…

Hektarda yıllık “3-5 bin metreküp”.

Majör sulama biçimi “baraj” yanı sıra “su kuyusu” vesaire gibi minör çareler hesaba katılmadı mı kuraklığa karşı Kastamonu’da?...

Yahut “susuz tarım” mı özendirilmeli peyderpey?

(Kastamonu Valiliği’nin “Kastamonu İli 2023-2027 Yılları Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı” kitabı var olduğuna göre…

Kamunun hazırlıksız yakalandığını söylemek “abes” olur.

Ha…

Eylem planı kitapta kaldıysa o başka.

Söz konusu “eylem” kitabından okuyalım birkaç satır…

“Kastamonu ilimizin 318.878 hektar olan tarım alanının 234.335 ha alanı sulanabilir nitelikte olmakla birlikte, günümüze kadar 78.868 ha alan sulamaya açılarak sulu tarıma kavuşmuştur. İl içerisinde halen sulanamayan ancak sulamaya elverişli kuru tarım arazilerinin sulamaya açılmasıyla, tarımsal kuraklıkla daha etkin mücadele imkanı sağlayacaktır.”

Öyle görünüyor ki “tarımsal sulama” sistemi ile tarım arazilerini buluşturmakta yıllara sari başarısız olmuş Kastamonu…

Kitabın ortasından konuşmak gerekirse, “çeyrek sulu tarım arazisi” ile neyin “sulu tarımı”, hele hele suya doymak bilmeyen ürün çeşidi ile.

Afacan Köşe (3)-7

Kastamonu’nun kuraklık karşısında belinin kırılmasının sebepleri “eylem” kitabının “Zayıf yönler” bölümünde tastamam var…

“Risk ve Kriz Değerlendirme modeli ve sisteminin etkinliğinin arttırılamaması”, “Çiftçi uygulamalarına yönelik yaptırımların yasal dayanağının olmaması sebebiyle Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan mevcut su potansiyeline göre belirlenen ürün deseni planlamalarının hayata geçirilememesi”, “İlimizin kurak ve yarı kurak iklim kuşağında bulunması ve iklim değişikliğinden etkilenebilirlik düzeyinin yüksek olması; iklim değişikliğine bağlı olarak kuraklık ve toprak organik karbonu miktarlarının düşük olmasından kaynaklı arazi bozunumu tehlikesinin yüksek olması”, “Hızlı kentleşme ve sanayileşmenin iklim değişikliğine sebep olması”, “Kuraklığa dayanıklı bitki ıslahı, kuraklık stresine dayanıklı ürün ve kısıtlı sulama koşullarında su hasadı çalışmalarının eksik olması”, “AR-GE çalışmalarının uygulamaya aktarılamaması”, “Toprak ve su kullanımında çiftçi alışkanlıkları sebebiyle yanlış tekniklerin kullanılmasında ısrar edilmesi”, “Su yönetimi ile yetkilendirilmiş kuruluşlar arasında koordinasyonun eksik olması”, “Toplumun her kesiminde kuraklıkla ilgili farkındalığın yeteri kadar oluşmamış olması”, “Eylem planlarının ölçülebilir kriterlerinin belirsiz olması”, “İl ve ilçelerde yönetim kadrosundaki idarecilerin kuraklığı öncelikli alan olarak ele almamaları”, “Su yönetimi ile yetkilendirilmiş kuruluşlar arasında koordinasyonun eksik olması”, “Toplumun her kesiminde kuraklıkla ilgili farkındalığın yeteri kadar oluşmamış olması”, “Eylem planlarının ölçülebilir kriterlerinin belirsiz olması”, “İl ve ilçelerde yönetim kadrosundaki idarecilerin kuraklığı öncelikli alan olarak ele almamaları”, “Kurak dönemlerde yaptırım ve kısıtlamaların alanda uygulanamaması”, “İyi Tarım Uygulamalarının yaygınlaştırılamaması”, “Yeraltı suyu yönetiminde ciddi sorunların olması”, “Su kanununun henüz çıkarılmamış olması”, “Toprak neminin düzenli olarak takip edilememesi”, “Tarımsal kuraklıkla mücadeleye olumlu katkı yapması düşünülen araştırma sonuçlarının ve yeniliklerin kurumlar arası paylaşımının olmaması”, “Eğitim ile verilen sulama desteklerinin eşleştirilmemiş olması”, “Toplulaştırma çalışmaları ile sulama projelerinin birlikte yürütülmemesi”, “İklim değişikliği ve doğal afetlerin su kaynaklarının azalmasına neden olması”, “Tarımda suyun ölçülerek kullandırılması hususunda yasal ve teknik alt yapı eksikliklerinin olması”.

Çeltik tarlaları neden kurudu?...

Cevabı yukarıda.)

(Musluktan çektiği hortum ile işyerinin önündeki betonu sulayanlar var “serinlik versin” diye…

Otomobilini yıkıyor vatandaş.

“Ücretini ödüyorum” diyecek…

“Tasarruf” kavramından anladığı bu.

Afacan Köşe (1) (1)

Fotoğrafları ve “su ayakizi” bilgisini aldığım https://www.suverimliligi.gov.tr/su-ayak-izi/ linkini okumanızı öneririm…

“Senin su ayakizin ne hemşerim?”

“Su ayakizi…

Malların ve hizmetlerin üretiminde tüketilen doğrudan ve dolaylı su miktarlarını bütüncül bir şekilde ele alan ‘gerçek’ su tüketiminin bir göstergesidir. Bir kişinin, ürünün, sektörün, havzanın veya ülkenin birim zamanda üretim süreçlerinde harcadığı ve/veya kirlettiği toplam temiz su miktarını ifade etmektedir. Başka bir deyişle su ayakizi; su tüketimimizi, -yani sebep olduğumuz su kullanımını ve kirliliğini- ölçen en kapsayıcı göstergedir. Bu açıdan bakıldığında su ayakizinin yalnızca musluktan akan su, kaynaktan tarlaya alınan su ya da görünen su kullanımı olmadığını, aksine suyla ilgili doğrudan ve dolaylı; iç ve dış bütün tüketimlerin su ayakizine sebep olduğu net bir şekilde görülmektedir. Su ayakizi, yalnızca direkt su tüketimimizi değil; satın aldığımız ürünlerin içeriğindeki su tüketimini, ithal ürünlerle birlikte başka coğrafyalarda sebep olduğumuz su ayakizini, gereksiz kullanımlarla birlikte küresel ölçekte başka insanların ‘adil su hakkı’ üzerinde sebep olduğumuz ayakizi gibi ‘görünmeyen su tüketimlerimizi’ de ortaya koymaktadır.”

Su tasarrufu evvela “ayakizinde” başlıyor…

“Bilinçli yurttaşlık” bu.

Afacan Köşe (2)-7