Kastamonu’nun ekonomik kalkınmasının “özgün” ve “özgü” güzergahla hedefe ulaşma kulvarına gireceğini, geçmişin değil bugünün dahi değil geleceğin sularına olta atmakla balık tutulacağını, bereketin ancak “vizyoner” ve “misyoner” akıl ile sürdürülebilir olabileceğini…

Bu da bir “istisnai” fikir.

“Çoğunluk” ya da “genel” aksi istikamette düşünüyor ve hareket ediyor haliyle…

“Benzeştirmekte” üstüne yoktur “çoğunluk” ve genel” olanın.

Düşünmek “yüktür”…

“Katılmak” aladır.

Ezberin gözü sevile…

İcat çıkaran dövüle.

Mustafa Afacan 13 Kasım Köşe (5)

(Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Kahire’de düzenlenen TransMEA 2025 Forumu ve Fuarı kapsamındaki “Sanayi Ulaştırma ve Lojistik Uygulamada: Orta Doğu ve Afrika’nın Birbirine Bağlanması Paneli”nde konuştu…

Bakan Uraloğlu’nun Türkiye’nin ulaştırma vizyonunu ve çalışmalarını anlattığı konuşması, ulaştırmanın “ulusal” sınırların ütesinde “ülkelerarası” hatta “bölgelerarası” bütünlükte hayata geçtiğinin göstergesi oldu, bir kez daha.

Asya, Avrupa, Afrika ve Orta Doğu bölgelerinin “bağlantı” noktası konumunda bulunan Türkiye’nin…

Ulaştırma altyapısında bu “coğrafik şansı” kullanmamasını düşünmek saflık olur zaten.

Mustafa Afacan 13 Kasım Köşe (1)

19 Ağustos 2025 tarihli https://www.kastamonuistiklal.com/ulastirmada-cografya-kader-mi yazımda Türkiye’nin “uluslararası/bölgelerarası” ulaşım projelerine dikkat çekmiştim…

Ne var ki Kastamonu’nun politika semasında en ufak sinek vızıltısı sesi dahi oluşturmadı bu yazı, “dediğim dedikçilik” methedilecek ve iyi sonuç beklenecek bir zihin hali değil, ne var ki Kastamonu politikasının günümüzdeki iklimi bu.

Miadı yayımlandığı günün sonunu bile bulmayan yazım “Türkiye’nin ‘merkez’ olarak ‘içinde’ yer aldığı iki ‘bölgesel’ uluslararası ulaştırma projesi var, ‘Orta Koridor’ ve ‘Kalkınma Yolu’, ‘demiryolları’ ve ‘karayolları’ ile sürgit muazzam lojistik projeleri… Kastamonu her iki projenin de kapsamında değil” paragrafı ile başlıyor…

“En azından ‘2053’ yılına kadar devletin demiryolu projesi planlamasında Kastamonu’nun olmadığı defalarca söylendi, yazıldı, ilan edildi… Niyeyse kabullenmiyoruz. Kimi okumadığından… Kimi hamasetten” cümlesi ile bitiyor.

Mustafa Afacan 13 Kasım Köşe (4)

Kahire’ye dönersek…

Bakan Uraloğlu Avrupa ve Asya’yı birbirine karayolu ve demiryolu yapılarıyla bağladıklarını belirterek, tarihte de ticaretin doğu-batı ekseninde geliştiğine dikkati çekerek sözlerini sürdürdü: “Hiçbir ülke kendi kendine yeterli değildir. Doğu-Batı ekseninin mutlaka Kuzey-Güney akslarında da desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu anlamda da Orta Koridor’un merkezinde yer alan Türkiye olarak aynı zamanda kuzeyden ve güneyden de bağlantıları sağlayacak hem Kalkınma Yolu Projesi’ni hem de stratejik ortak olduğumuz Üç Deniz Girişimi’ni geliştirmek için çalışıyoruz.”

“Kalkınma Yolu” ve “Orta Koridor” hatları Kastamonu’nun uzağından geçiyor…

“Üç Deniz Girişimi” projesine Kastamonu’nun yakınlığı var mı acep?

Mustafa Afacan 13 Kasım Köşe (2)

Orta ve Doğu Avrupa'da “enerji, ulaştırma ve dijitalleşme” alanlarındaki altyapı eksikliklerinin giderilmesi hedefiyle Baltık, Adriyatik ve Karadeniz ülkelerinin başlattığı “Üç Deniz Girişimi”, Doğu ve Orta Avrupa'da kuzey-güney aksında güçlü bir bağlantı kuşağı kurarak bölgesel kalkınmayı önemli ölçüde artırmayı hedefliyor, Türkiye projede “Stratejik Ortak”…

13 üye ülke, 6 stratejik ortak, 4 ortak katılımcı.

Mustafa Afacan 13 Kasım Köşe (3)

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun geçtiğimiz Nisan ayında Varşova'daki Kraliyet Şatosu'nda devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı Üç Deniz Girişimi'nin 10. Zirvesi'nde yaptığı konuşmasından bir paragraf…

“Dünyanın giderek daha fazla bölgesel ortaklıklara yöneldiği bu dönemde Türkiye'nin jeostratejik konumu, ortaklıklara her zamankinden daha fazla değer katan bir seviyeye erişmiştir. Orta Koridor ve Kalkınma Yolu projeleri ile Türkiye, Avrupa'nın küresel pazarlara erişimini genişletmeye hazırdır. Orta Koridor, Güney Kafkasya, Hazar Denizi ve Orta Asya üzerinden Asya ile Avrupa arasında güvenli, verimli ve jeopolitik açıdan istikrarlı bir alternatif sunmaktadır. Kalkınma Yolu projesi ise Basra Körfezi'nden Irak ve Türkiye üzeri Avrupa'ya uzanan bir kuzey-güney hattı oluşturmayı hedeflemektedir. Dolayısıyla, üzerinden Hazar Denizi bağlantılı ulaştırma koridoru geçen ve Basra Körfezi ile koridor bağlantısı projesi yürüten Türkiye'nin stratejik ortaklığı, Basra ve Hazar erişiminde Üç Deniz Girişimi'ne sunacağı bütüncül koridor yönetimi ile girişimi 5 deniz stratejik ortaklığı seviyesine taşımaktadır.”

Her ne kadar projede sözü edilen “üç deniz” arasında “Karadeniz” de olsa…

Kastamonu’ya ekmek çıkması pek olası değil.

Gerçi uzman işi bilmek…

Kastamonu’da da o yok.

“Üç Deniz Girişimi” projesinin “direkt” olmasa da elbette “dolaylı” olarak Kastamonu’ya getirisi var…

O da, ulaştırma projelerinin çağımızda ancak ve ancak “bütüncül” planlandığı ve sahaya geçirildiği.

Ulusal politikalar illa ve illa “uluslararası” ve “bölgesel” üst projelere uyumlu hatta onların “içinde” olmalı ki yürürlük kazanabile…

Kastamonu “uluslararası” ve “bölgesel” hatların uzağında kalıyorsa, ki öyle, inat etmenin ne alemi var?)

(Karabük’ten, Zonguldak’tan, Çankırı’dan…

Ne bileyim, bir hat “ulanıvere”, Kastamonu’ya yük taşımacılığında raylı sistem getirilivere!

Kastamonu’nun “şahsına münhasır” vagonları dolduracak “yük” envanteri nedir?...

OSB’lerinde üretim ne ola?

“Mücevher” ihracı olmasa…

İhracat kesesi boş kala.

Velev ki iş ola…

İşçisi yok.

Yetmez tarlasını dahi…

Ekeni yok.

Girişimcisi “inşaatçı”…

Sermayedarı “mudi”.

Nasıl olacak bu işler…

Gerçeklik ile hamasetin yolları farklı.)