Editörlüğünü yaptığı “Üsküdar’a kadar Kastamonu” kitabına yazdığı önsözün henüz ilk paragrafı "Ben Kastamonu'luyum" diyen bir vaveyla adeta...

“Rahmetli Şinasi Akbatu, Kadıköy’deki dükkanımda Kastamonulu olduğumu öğrendiğinde; İzmir Mutasarraflığı kurulmazdan önce Kastamonu’nun sınırlarının Bolu ve Adapazarı’nı da kapsayarak İstanbul’a dayandığını ima etmiş; ‘Üsküdar’a kadar Kastamonu’ demişti. Bellediğimden silinmediğine göre, bu güzel ve gurur verici sözden etkilenmiş olmalıyım.”

Afacan Köşe (4).Jpeg-1

Üsküdar'da doğdu 1954'te...

1958'de ailesinin göç ettiği Cide'de geçirdiği çocukluk yıllarının sihri ömrünce diline/zihnine/gönlüne Kastamonu'yu aşık kıldı.

Afacan Köşe (3).Jpeg-2

Ömürlük maşuk...

“Kastamonu, özellikle Cide, çocukluk coğrafyamın ve tarihimin geçtiği yer olarak bende hemşehrilik duygularını hep yükselmiştir. Bu nedenle olacak, çocukluğumdan beri yöreyle ilgili kitap, fotoğraf, kartpostal, belge toplama alışkanlığı edindim. Yaşadığım coğrafyanın geçmişini hep merak etti. Birçok belge ve bilgiye, sahaflık yapan dostlarım, arkadaşlarım sayesinde ulaştım.”

Afacan Köşe (5).Jpeg

“Anadan doğma Kastamonu”…

“Bazı şehirler sonradan olmadır bazıları anadan doğma. Kastamonu da anadan doğma şehirlerden… İsfendiyar Dağları’nda on binlerce yıllık mağaralardan süzülüp yeraltı sularına karışan, dört mevsim renk cümbüşü içindeki karlı, buzlu, sisli kayın, gürgen ve çam ormanlıklarının yüksekliklerinden; Yaralıgöz’den, Çatak’tan, Ilgaz’dan Karadeniz’e devrile devrile akan şelale, dere ve ırmakların kıyısında Kybele’nin kucağına doğmuştur.”

2000’li yılların başıydı...

Yapı Kredi Yayıncılılık (YKY) şehirler üzerine referans kitapları hazırlıyordu, fikir bizatihi YKY yönetmeni şair ve yazar Enis Batur'undu, 2015 yılında tamamlanası hedeflenen bir yolculuktu bu, serinin 16’ncı ili Kastamonu’ydu. İllerin iktisat diliyle söylemek lazım gelirse altyapıdan üstyapıya nesi varsa usta kalemlerin satırlarında anlatılıyordu. Sıra Kastamonu’ya geldiğinde bir “farklılık” yaptı YKY ve “Kastamonu” kitabının editörlüğünü Lütfü Seymen’e verdi.

Kadıköy çarşıda “sahhaf”…

“Sakallı Lütfü” nam.

Sayısı binleri bulan kitap içinde…

Kastamonulu bir “Mecanin-i Kütüb”.

Kültürel bellek Müteferrika’nın yayıncısı…

“Kitap defterdarı”.

Okumayı söktüğü 1960’tan itibaren kitapla arasında ülfet...

Ailesinin İstanbul’dan göç ettiği Cide’ye gazete Perşembe ve Cuma’ları gelirdi, posta arabasının yolunu gözler, Bıdı’nın kapısındaki izdihamı yararak gazete almanın çaresini arardı, Allah’vere Cide-Bartın yolunun açılmasına müteakip 1968 yılında babası otelcilik ve kahvecilik işleri yanı sıra gazete bayii de oldu da kuyruk belasından kurtuldu, Hayat Ansiklopedisi, Meydan Larousse yanı sıra Hayat, Ses, Türk Kültürü dergileri, Doğan Kardeş, Eflatun Cem Güney, Kemalettin Tuğcu kitapları… Ardından, Cide’nin kült adamlarından Deli Sabri’den intikal kitaplar.

Cide’nin köklü, zengin ve çoğulcu kültür ikliminde yetişti zihni...

Öğrencilik için tekrar İstanbul’a düştüğünde yolu Cidelilerin ekseriyetle ikamet ettikleri Taksim, Kurtuluş ve Mecidiyeköy’deki hurdacı ve eski eşyacı dükkanlarını dolaşır, satın aldığı işe yarar kitapları Beyazıt Sahhaflar Çarşısı’nda, kalanları Osmanbey’deki Tayyareci Sokağı’ndaki sergisinde satardı, böyle başladı.

Ama...

Kitapçılık tarihinde nadir olan kitaplar ile içinde “Kastamonu” geçen her yayını muhakkak evine götürüşünü “böylelikle onları benimle birlikte başka bir hayatın içerisine sokardım” sözleriyle anlatıyor.

Müteferrika’yı 1993’te çıkarırken birinci sayısında yer alan “Çıkarken” yazısının sonuna koyduğu temenni şöyleydi...

“Bilenler bilir. Kitap tutkusu biraz da aşka benzer. Bir yer gelip de hayatın düğümlendiğini ve bu düğümün sadece kitaplar aracılığıyla çözülebileceğini bilenler, sürekli kitap peşinde koşturanlardır. W. Benjamin; ‘Kitap toplayıcıları, kitap toplama konusunda taktik içgüdülere sahip insanlardır’ diyor. Müteferrika, bu taktik içgüdülerin gelişmesine, bilinçli davranışlar haline dönüşmesine katkıda bulunabilirse kendisini bahtiyar sayar.”

Afacan Köşe (2).Jpeg-3

Müteferrika'yı 2025 yılında devrederken yazdığı “Veda Değil” başlıklı yazıda son cümlesi ise “vasiyet” bir bakıma…

“Umarım ki günün birinde birisi çıkar ve ‘Üç Ömür Bir Dergi’ diye Müteferrika’nın serüvenini anlatan bir çalışma gerçekleştirir.” 

Biz de umalım…

Dileyelim öyle olsun.

Üsküdar’a kadar Kastamonu” kitabında dosyası olan bir akıl ve gönül dostum Lütfü Seymen’in editörlüğünde şekillenen bu nitelikli Kastamonu monografisi için “Kastamonu öncülerine, akıl-fikir sahiplerine ‘edinmediyseniz, alın, bakın / okuyun’ demeyi  görev biliyorum” notunu düştü bana…

Ve eklemiş aziz hatırasına dair Lütfü Seymen’in, “Kaybettiğimiz  bir can olmaktan çok öte bir ‘bellek’ idi. Kastamonu  akl-ı selim sahibinin onu  bilmesi / anması, aslında kendisini  bilmesi olacaktır.”

"Sakallı Lütfü"...

Uygarlığın beşiği Anadolu'yu mayalayan dervişler misali sakalı, müteffekkir aydınlığı ve daim mütecessis telaşı ile, daim tekamül merdiveninde babayane.

Kitaba intisap eylemiş ilanihaye...

Mütevekkil.

18 Mayıs 2025...

Ebediyete göç eyledi.

Kalplerdeki nur içinde...

Şad olsun.

Afacan Köşe (1).Jpeg-2