Cide ilçesini batısında 15 km mesafede doğal bir koy olan Gideros, Karadeniz’in en güzel yerlerinden birisi olup turizm açısından da bir o kadar ilgi çekmektedir.
Gideros kaleleri Doğu kalesi ve Batı kalesi olmak üzere bu doğal limanın girişinin iki tarafındadır. Yapım tarihleri kesin olarak bilinmemekle birlikte bu alanda bilgi sahibi olan uzmanlar bu tarihi sit alanının en az on beş bin yıllık bir tarihi geçmişi olduğunu yazıp çizmişlerdir.
Gideros kalelerinin fethi ise Çobanoğlu beyliğinin son dönemlerine doğru Hüsameddin Çoban Beyin torunu Muzaffereddin Yavlak Aslan döneminde Miladi 1284 Yılında gerçekleşmiştir.
Bu fetih ile ilgili Fetihname Farsça olarak yapılmış ve orijinali İran’da bulunmuştur. O yıllarda kitaplar dahi Farsça yazılmakta idi. Medreselerde de dünyevi bilgiler öğrencilere Farsça olarak öğretilmekte idi. Bu döneme ait Kastamonu medrese ve darüşşifalarda da resmi dil Farsça idi. Bu fetihnamenin orijinali İranlı Prof. Dr. Namık Musallı hocanın elindedir. Bu hoca söz konusu fetihnamede Hüsameddin Çoban Bey’in torunu olan Muzaffereddin Yavlak Aslan zamanında Bizans İmparatorluğu’nun Çobanoğulları sınırları içinde kalan son kale olan Gideros kalelerini Miladi 1274 tarihinde Bizans’tan aldığı belirtilmektedir.
Yapılan araştırmalarda bu tarihte Hüsamettin Çoban Bey’in torunu Yavlak Aslan doğuda Moğollar ile cenk etmekte idi. Bu kalelerin fethi ise onun kumandanlarından Civan Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. Civan Bey, Cide ilçesinde bir tepe üzerindeki Civan türbesinde yatmaktadır.
Gökçe Bey 1273 yılında o yıllarda adı Cidella olan bölgedeki kaleleri bir bir alırken, önce Ceneviz Kalesi’ni daha sonra Çoban Kale ve Okçu Kaleleri’ni almış ancak Gideros Kaleleri’ni bir türlü düşürememişti. Bu iki kale sarp bir arazide doğal bir limanı karşılıklı koruyan iki kale olup, tamamen savunma amaçlı yapılmıştı. Civan Bey kalelerin karadan kuşatmasını zor doğal şartlara karşı yapmış ancak sadece karadan kaleleri alamayacağını anlayınca denizden de kaleleri kuşatmış bu kuşatma bir yıl kadar sürmüş ve sonunda kaleleri ele geçirmişti. Tarihte müthiş bir okçuluk savaşı olarak bilinen bu zaferin esas kahramanları nerdeyse bir yıl süreyle Okçu Kalesi’nde eğitimlerini tamamlayan okçuların büyük gayreti ile zafere ulaşılmıştı. Bu fetih ise bir belge ile de unutulmazlar arasına girmiştir.
Kaleler alındığında bu savunma amaçlı kalelerin Batı kalesinin denize nerdeyse sıfır olan batı kıyısında kıyıdan iç kesimlere doğru uzanan bir su tüneli bulunmuş ve bu tünel aracılığı ile de iç kesimlerle bağlantı sağlanmıştı. Yine Doğu kalesinin içinden yukarıya doğru uzanan bir tünel daha bulunmuş olup bu tünel de dağın yukarısındaki kiliseye çıkıyordu. Tamamen yeşillikler içindeki bu kalelerin alınması her halde bu gizli tüneller ile dış bağlantıların güçlendirilmiş olmasındandı.