Coşkulu bir 23 Nisan’ın ardından Şehit Mehmet Yılmaz Ortaokulu’nun ev sahipliğini yaptığı TUBİTAK fuarına konuk oluyoruz.

Kesin olarak şunu ifade etmek isterim ki; Çocuklarımızın yaptıklarını stantlarında görüp bizatihi onların anlatımlarına şahit olmak ülkem adına kalbimi zaman zaman tesir altına almak isteyen ümitsizlik duygularımı kalbimden kovarak, bu tür duygulara kalbimin kapısını sıkıca kapatmış oldum. 

Öğrencilerimizin yaptığı çalışmalarda ne denli emeğin varlığını gördüğümde okul yönetici ve öğretmenlerinin yorucu bir çalışmanın içinde olduklarını görmek ve onlara teşekkürlerimizi arz etmek bizim için ihmali olmaması gereken bir görev olduğunu düşünüyorum. Hem öğretmenlerimize hem de öğrencilerimize ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.

Öğrencilerimizin proje sunumlarındaki heyecanları, ortaya koydukları çalışmaları anlatırken ki hazza şahit olduğumuzda muasır medeniyetin kapısına imzamızı attığımıza inanıyorum. Yıllar önce Teknik Üniversitede öğrenciliğimizde İTÜ den bir hocamızın şu söylemi kulaklarımı çınlattı sanki. Hocamız bir gün derste “Avrupa kürsülerinde dersler verdim dünyanın en aptal talebeleri Japonlar, bir problemi yedi kişi bir araya gelmeden çözmeye başlamazlar. Burada, bu sınıfta çok zeki öğrencilerimiz var fakat bir araya gelmeyi başaramıyoruz” diye ifade etmişti. Gurup gurup bir arada öğrencilerimizin çalışmalarını gözlemlerken artık açık yüreklilikle şunu haykırabiliriz. Biz artık bir güç olma yolunda ümitle nihai hedefe doğru ilerliyoruz. Gençlik dalgalanan bayrağımızın gölgesinde egemenlik ve bağımsızlığını ilelebet devam ettirecek, onların minicik yüreklerinde taşıdıkları idealizim bayrağımızın gönderi olacaktır.

Öğrencilerimizin bir kısmı tasarlayıp tahayyül ettikleri güzellikleri fırçalarla kara kalem çalışmaları ile kağıtlara resmederken kabiliyetlerinin güzelliklerini bir ayna misali bizlere yansıtmışlar, bizlerin de o güzelliklerden ilham almamızı sağlamışlardır. Her birilerinde ayrı bir kabiliyetin varlığını görmek bizatihi hissetmek bizim özlediğimiz  bir mutluluktu. Düşünüyorum da, bu mutluluğun büyüklüğü parasal değerlere sığmayacak kadar yücedir. Yer altında saklanmış işlenmeyi bekleyen çok kıymetli cevherler gibi her birileri onları tebrik ediyorum.

Ya diğer bir gurup öğrencimiz. Onlar teknolojik projeleri ile bizlere hitap ediyor. Tasarlayıp ortaya  koydukları çalışmaları anlatırken mutluluğumuz zirveleşiyor. Nasıl mutlu olmayalım ki; Tasarladıkları ve uyguladıkları projelerde yazılım kodlarını görüyoruz. Bizim üniversiteye programlamaya başlayan öğrencilerimize anlattığımız programın mantıksal çözümleri olan algoritmayı, blok çizimleri (flow chart) ni öğrencilerimizin bu sıralarda uygulamış olduklarını görmek, özellikle sorduğumuz sorulara çok mantıklı zekice cevaplar alabilmek ve uygulamalarını çalışır görmek onların bize verebilecekleri en güzel hediye olduğuna inanıyorum. Bundan sonra artık ülkemiz adına göğsümüzü hep kabarık hissedebiliriz. Yakaladığımız değerler asla küçümsenmeyecek boyuttadır.

Yine öğrencilerimiz uzay çadırında uzayla bilgilendirilip hevesleri coşturulmuş onların istikbalin göklerde oluşu kalblerine nüfuz ettirilmiştir. Belki bu sınıflarımızdan ileride pilotlarımız hatta astronotlarımızın varlığını şimdiden görür gibiyim.

Hülasa her emek ve çalışma ayrı bir güzellikle hayatımıza çok şeyler kattığına yakinen inanıyorum. Bu okullarımızın içerisinden bir iki hatta üç beş çok kıymetli değerleri  hayata kazandırabilirsek ne mutlu bizlere diyor, tekrar tekrar emeği geçenlere teşekkür ederken başarılarının devamını diliyorum. Kalın sağlıcakla.

Mahmut KÜÇÜK

Emekli Akademisyen