Sene 2013, kadın emeğinin ekonomiye girmesi için ne büyük çaba ne büyük özveri ve fikir jimnastiği, şehrin kültür dokusuna da katkı verecek bütünlükte…

Envai proje üzerinde kafa yoruyordu “Kastamonu Valiliği”.

Ev kadınlarının ekonomide “aktör” olması hem hane gelirine katkı getirecekti hem de geçim sıkıntısını alıp götürecekti…

“Yerel kalkınma” ilmek ilmek dokunan kumaştı valilikçe.

Kastamonu’nun mutfak kültürü gelişmişti ve ev kadınlarının maharetiyle başta turizm olmak üzere pazar payı bulması pek ala mümkündü…

“Göz nuru- el işi” dokuma ürünleri de ev kadınları için bir diğer gelir kapısıydı.

2013 yılı ortasında dönemin valisi “Hanımelleri Çarşısı” kurulacağını dile getirdi…

Adalet Caddesi ile Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı arasındaki koridorda.

Turist kafilelerinin uğraması üzerine yapıldı lokasyon tercihi elbette…

Söz konusu koridor bu iş için biçilmiş kaftandı.

Yerel kalkınma projelerinden sorumlu (fiilen) dönemin vali yardımcısı tastamam projelendirdi…

Sanırım, belediyenin de işbirliği desteği alındı, ahşap tezgahlar ve üzerindeki ahşap şemsiyeler (çatılar) kısa sürede konuldu alana.

Bölgenin mimari dokusunu bozmayan “temiz” dokunuşlardı…

Gerçi, medresenin güney duvarının görülmesini çok ama çok az da olsa kapatsa da, kültürel korumacılık yönünden hiçbir zararı yoktu.

Medresenin batı cephesi (KATSO dükkanları) dükkanlarla sıralı olduğu (medrese duvarını kapatıyordu) için bu ayrıntıya kimse takılmadı zaten…

Aslolan medrese binası malum.

Tezgahlarda ürünlerini satacak ev kadınları imtiyazsız seçimle belirlendi…

Kimi gıda kimi dokuma.

Vali yardımcısı hep oradaydı…

Vali ilgisini hiç eksik etmedi.

İşler iyi…

Yüzler gülüyordu.

Aslında örnekti…

Ev kadınları kendi üretimlerini pazara çıkarıyor ve turistler başta olmak üzere müşteri ile buluşturuyordu.

Kültür düzeyi ve algısı turistlerin özellikle tercih ettiklerine kaniyim Hanımelleri Çarşısı’nı…

Ödediklerinin “hayra” dokunduğunun bilincindeydiler.

Kış geldi…

Hanımeli Pazarı’nın üretimci kadınları karda da ayazda da mevzii terk etmediler.

Yapraklar döküldü…

Onlar direndi.

İçim titrerdi her geçişimde o koridordan…

Eserdi tufan misali rüzgar.

Yaşlı analar…

Dimdik durdular ekmek kavgasının ortasında.

Yağmur yağdı…

Dolu yağdı.

Rahat 10 yıl sürdü…

Kadın milletvekilinin gayretiyle tezgahların etrafı muşamba çadırlar ile örtüldü, son kışlarıydı belki, o kışı sıcak geçirdiler.

Etrafta benzer işi yapan dükkancı esnafların şikayet dilekçeleri yazılmaya başlanmıştı zaten epeydir…

Rekabet edemiyorlar mıydı ne?

“Hazır satıyorlar” denildi…

“Üretmiyorlar” denildi.

Kastamonu’da kim üretiyor ki?...

Hadi gösterin.

E ben de imzaladım şikayet dilekçelerinden birini yalan yok…

Kıramadığım için imzacıları ve çokça da “nasılsa bir şey çıkmaz” ferahlığı ile.

Pişmanım…

Elim kırıla.

Pazarın kapatıldığının farkına nice sonra vardım…

“Mevzuat sıkıntısı” gibi bir nedenler ifade ediliyor sağda solda.

Dibini de soruşturmadım…

Çıkan oku yaya takmanın ne anlamı var?

Mevzuat düzenlemesi çarşının müdavimleri lehine yapılamaz mıydı?...

Kafa yorulamaz mıydı?

Önceki gün tezgahları, çatıları, çadırları söktü kamu…

Betona çakılmış altlıklar kaldı hatıra.

2013 yılıydı…

Kadınların ekonomide aktör olmaları için büyük gayret vardı Kastamonu’da.

Ne güzel yıllardı?...

Özlemle anıyorum.

Üstü Gitti Altı Kaldı (2)

Üstü Gitti Altı Kaldı (1)