Geçtiğimiz Kasım ayında haberdar ettim bu köşeden ahaliyi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Yerel Kalkınma Hamlesi” temasıyla “Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi” (BGUS) dosyasının tamam olduğunu ve Kastamonu’nun “2024-2028” dönemini içeren strateji belgesinin bu dosyada hazır olduğunu ifade ettim, “rekabet nüvesi il” olarak sınıflandırılmıştık…
Nüveyi fidana çevirecek görev ve sorumluluklarımız ne peki?

“BGUS” üzerine kafa yoran olduğunu sanmıyorum Kastamonu’da…
Keşke “BGUS” ile yatıp kalkabilsek.
“BGUS” dosyasında “görece az gelişmiş iller” üzerine hazırlanan eylem adımlarını derledi Anadolu Ajansı…
“Hakkari'de çinko ve kurşun, Bitlis'te ponza, perlit ve mermer, Gümüşhane'de bazalt ve feldspat, Şırnak'ta bazalt potansiyeli değerlendirilecek”, “Siirt'te Antep fıstığı lisanslı depoculuk, Şırnak'ın Silopi bölgesinde yer fıstığı depolama ve tohum işleme, Bayburt'ta tahıl ve yem bitkisiyle lisanslı depolama, Bingöl'de süt hayvancılığı çiftliğiyle süt üretimi, kaba yem üretim ve tarım makineleri, Kars ve Ardahan'da et ve et ürünleriyle süt ve süt ürünleri işleme, Kilis'te zeytinyağı işleme, Iğdır ve Kars'ta meyve ve sebze işleme ve Şırnak'ta fıstık işleme faaliyetleri önceliklendirilecek”, “Ağrı'da deri işleme ve bu ürünleri dönüştürme, Iğdır'da koyun yünü işleme ve koyun yününden yalıtım malzemesi üretimi, Ağrı ve Iğdır'da yün iplik üretimi, Kars ve Ardahan'da kaz tüyü tekstil ürünlerinin üretimi alanlarına odaklanılacak”, “Kars kültür turizmi destinasyonu, tanıtımı ve markalaşma faaliyetleri teşvik edilecek. Bu illerdeki tarihi ve kültürel değerlerle geleneksel olarak üretilen ürünlerin turizmdeki potansiyeli değerlendirilecek. Yöresel ürünler (Siirt battaniyesi, şal şepik kumaşı, Ardahan Damal bebeği, Kars el halısı, Hakkari kilimi, Bingöl balı, Gümüşhane pestili ve kömesi gibi) markalaşması, bölge merkezleri ve turizm destinasyonlarında pazarlanacak”, “Gümüşhane Havalimanı'nın, Gerede-Merzifon-Gürbulak, Trabzon-Şırnak, Şırnak-Mardin otoyol hattı ve Erzincan- Erzurum-Kars-Iğdır hızlı tren hattı projelerinin hayata geçirilmesiyle öncelikli dönüşüm illerinin gelişmiş merkezlerle bağlantısı artırılacak ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi sağlanacak”.
Kastamonu’nun ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme güzergahı ne?...
Nüve solar gider.

Not: “TRT Arşiv” sosyal medya hesabında yayımlanan bir video sayesinde silkindim, mevzu ilimizde yüzyıllarca evvel mazisi olduğu iddia edilen “geleneksel kayık”, ecnebi memleketlerin “Luge” nam ile olimpik kış sporu haline getirdikleri icat…
Somut olmayan kültürel mirasımıza neden sahip çıkmayız, yaşatmayız, kollamayız?
“Kayık/kızak” ismiyle maruf bu kış sporu sadece bir “spor” değil elbette…
“Kültür”.
Yöre halkını bir araya getiren, “spor kültürü” ile kitlesel eğlenmeye vasıta olan, parkurun hazır hale getirilmesindeki imece sayesinde birlikte iş yapmayı sağlayan toplumsal bir eylem…
Mevzu “sosyolojik”, hatta “filozofik”, bir o kadar da “fizik/kimya/matematik”.
TRT’nin ilk “gezi” programı “Gezelim Görelim” olsa gerek, Nuray Yılmaz’ın tüm saygı/sevgi/adap içinde sunduğu programlar ile ülkemizi tanıdık köy köy, ilçe ilçe, şehir şehir…
Kastamonu’ya da çok geldi, hakkı ödenmez, bu yazıyı yazdıran gerekçe de nihayetinde Nuray Yılmaz’ın emeği.

Sene 2000…
Küre/Ağlı havalisi olsa gerek, mevsim kış, “Gezelim Görelim” ekibi mesaide.
Mevzu “Kayık/kızak geleneği”…
Vatandaşlar anlatıyor kaidelerini bu sporun, evvela “bineceğin yeri bileceksin”, parkur oluşturmak için ip gerilecek, gönye ile hizalanacak ip, ayakta çarık ile yürünerek pist hattına son şekli verilecek, kar “kıtır kıtır” olacak, fiziki yapısı uygun değilse su dökülerek “kimyevi” etki edilecek kara, buz tutturulacak pist, hazırlık tamamlandığında kayığa/kızağa sırt üstü yatılacak ve “Ya Allah Ya Bismillah”.
Ağlı/Küre havalisinden gelen haberlerde rastladım çok, “Geleneksel Kayık Yarışları”, kimi yıllarda gerekli kar oluşmadığı için “sembolik” yarışlar yapılamaz…
İlgi/destek/merak lazım haliyle.

Somut olmayan kültürel mirası sahiplenmek gerekir yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları ile…
Devlet her şeyi vatandaştan beklememeli!
Nuray Yılmaz’a Kastamonu kültürüne kattığı tanıtım emeği için bir kez daha teşekkür ve şükran…
“Karda yol açıcı”.
(Ağlı Kaymakamlığı web sayfasından aldım aşağıdaki metni…
“İlçemizde beş yüz yıldır geleneksel olarak kızak yarışları, geleneksel ismiyle de kayık yarışları yapılmaktadır. İzlendiği zaman dünya kış olimpiyatlarında yapılan tek kişilik kızak yarışlarına büyük bir benzerlik gösterdiği hemen dikkat çekmektedir. Pist olarak seçilen bölgede iki ayak genişliğindeki alan ezilerek daha sonra sulandırılarak cam gibi buzlu bir zemin hazırlanmaktadır. Kızak üzerine sırt üstü yatarak başlanan yarışmalarda ortalama olarak 65 Km sürate ulaşılmaktadır. Ulaşılan bu yüksek sürat nedeni ile kızağın yavaşlaması ve durabilmesi için pistin orta noktasından itibaren yokuş yukarı çıkış başlamaktadır. Yarış kazanmanın şartı en uzak noktaya varabilmektir. Her yarışmacının üç kez yarışma hakkı mevcuttur. Yarışmalarda kullanılan kızaklar 120-130 cm uzunluğunda 21-22 cm genişliğinde ve yaklaşık olarak 4-5 kg ağırlığındadır”.
Kış sporlarında “Luge” olarak isimlendirilen spor türü…
“Kızak (İngilizce: Luge) küçük bir veya iki kişilik kızağa verilen isimdir. Oyuncular sırtüstü şekilde kızağın üstüne ve ayakları başa gelmektedir. Kızak ayrıca bu kızaklarla yapılan spor dalıdır. Bu kızakların zamana karşı yarışlarının mücadelesini içerir. Kaynaklar bu terimin ilk kez 1905 yılında kullanıldığını göstermektedir. Kelime Savoy / İsviçre diyalekti olan Fransızca ‘luge (küçük kıyı çizgisi kızağı)’ kelimesinden gelmektedir ve muhtemelen bir Galyaca dil köküdür.”
Ağlı’da 500 yıldır var…
Avrupa’da terim olarak geçtiği vakit “1905”.
İlk olarak 1964 yılında olimpiyat oyunları arasına girdi “Luge”…
2003 yılında Türkiye Kayak Federasyonu bünyesine “kızak” dahil edildi ve 2008 yılında federasyonlaştı.)
(Dön dolaş hep aynı çıkmaz sokak…
Coğrafyası ve iklimi ile kış sporlarına uygun Kastamonu’da bu alan neden boş?
Kastamonu bir uçtan diğer uca doğa sporlarına uygun da…
Sırt dönmüş bir Kastamonu daim ve baki.)
