Bir konuyu ele almadan önce üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Çünkü hangi konuyu işleyeceğini belirlemek konuyu hazırlamak ve dile getirmek kadar önemli. Cünkü benim bu yazma işimin en önemli gayesi insanımızın hayatına az da olsa olumlu katkılar sağlamak. Bir tek insanımızın bile bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlayabiliyorsam , hayata bir nefeslik bile olsa pozitif bakmasını sağlayabiliyorsam amacıma ulaşmışım demektir. Zaman zaman olumlu katkılarınızı alıyorum. Tebrikleriniz ve teşekkürleriniz zaten benim için en büyük motivasyon kaynağı. Bu hafta ki konumuzu belirlerken de insan hayatında olması gereken elzem duygu ve düşüncelerden sonra olmaması gerekenleri de dile getirmem gerektiğini düşündüğüm için "Kıskançlık" konusunu ele alayım dedim. Kıskançlık nedir?  Hangi kavramlarla ilişkilidir? İyi bir duygu mudur yoksa kötü bir his midir? Bir insanın hayatına katkı mı sağlar yoksa kayıplar mı yaşatır ? Bir kişilik özelliği olarak genetik mi yoksa sonradan gelişen bir kişilik özelliği midir? Kavram kargaşasına yol açan bir durumu var mıdır kıskançlığın? Bir kişinin kıskanç olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Günlük hayatımızda kimleri kıskanırız? Kimlerin kimleri kıskanması normal karşılanıyor? Kıskanmak normal bir duygu olarak kabul ediliyor mu? Bir kişide kıskançlık duygusunun oluşmasına sebep olan unsurlar nelerdir?

Kıskançlık nedir?

Kıskançlık, bir kişinin sevdiği birine güvenmemesi ile başlayıp onu başkaları ile paylaşmak istememesi sonucunda agresif veya aykırı davranışlar göstererek bozuk bir ruh haline girmesidir. Başkasında gördüğü bir özelliği, bir eşyayı , bir nesneyi, veya bir insanı başka birine yakıştıramaması, uygun görmemesi durumu yada fazla görmesi durumu olarak dile getirilebilir. Bu bir kişisel özellik olabileceği gibi herhangi bir eşya , araba , ev , makam , mevki , manevi özellikler veya kişisel fiziksel özellikler olabilir. Kendisinde olmayanın düşmanıdır insanoğlu. Kısa boylu birinin uzun boylu birine , fakirin zengin birine karşı sahip olduğu duyguları , kendini güzel bulmayan bir kadının güzel ve alımlı bir kadına karşı duyduyu hisleri bu kategoride sayılabilir. Aynı kariyer sahibi kişilerden birinin pozisyonundaki yükselme kıskançlığa sebep olabilir. Kendisine layık görülmediğini düşündüğü hiçbirşeyi başkasına yakıştıramaz. Kıskançlık duygusunun temelinde sahip olunan bir şeyin kaybedilme korkusu ve kaygısı yatmaktadır. Bu da özgüven eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Kişilik gelişiminde bireylerde özgüven oluşturmakla ilgili ihmaller olursa kıskançlık ve haset etme gibi kötü sayılabilecek duyguların gelişmesi kaçınılmazdır. İnsan yaratılış itibariyle tüm iyi duyguların ve kötü duyguların gelişmesine açık bir ruhsal yapıdadir. Siz hangi duygunun bireyde gelişmesini arzu ederseniz ve ona göre davranırsanız yada birey nasıl bir psikolojik iklim ortamında yaşarsa kişinin kişilik gelişimi bu yönde olacaktır.

Burada ele alınacak en önemli kavramlardan biride Haset kelimesidir. Genellikle karıştırılan ve biribirinin yerine kullanılan iki farklı kelimedir Haset ve Kıskançlık kelimeleri. Haset bizde olmayanı , başkasında olanı kıskanmaktır. Kıskanmak bizde olanı başkasından sakınmak , korumak , sahiplenmek gibi masum sayılabilecek yanları da vardır. Ancak buda yine özgüven eksikliğinden ya da muhataba duyulan güvensizlikten kaynaklanır. Ancak haset etmenin hiç bir masum tarafı yoktur ve gerekli tedbir alınmassa patolojik bir olguya dönüşmesi kaçınılmazdır.

İnsanların zihinsel yada gönül dünyasını tabiata benzetebiliriz. Tabiat boşluğu sevmez ve kabul etmez. Boşluk oluşan yerde sistem çalışmaz ve durur. Dolayısıyla sistem içerisinde meydana gelebilecek bir boşluk mutlaka başka bir unsur tarafından doldurulacaktır. Ancak bu sefer sistem bizim istediğimiz

yönde değilde farklı yönde çalışmaya devam edecektir. Siz bir bireyde kanaat duygusunu geliştiremezseniz açgözlülük ve şükürsüzlük gelişir. Özgüven oluşmazsa bir bireyin kişiliğinde korku ve kaygı kaçınılmaz olur. Vererek paylaşmayı öğrenemeyen kişi aldığında teşekkür etmeyi bilmez ve nankörlük dediğimiz gerçekle karşılaşırız. Kısaca olumsuz bir etkenin varlığı olumlu bir gerçeğin yokluğunun delilidir.

Gelelim ikili ilişkilerde kıskançlık sebeplerine. Evli bir çiftin biribirini kıskanması normal midir? Yukarıda genel hatlarıyla kıskanma duygusunun temel hatlarıyla sebep sonuç ilişkilerinden söz ettik. Hangi davranışlarımız ikili ilişkilerde kıskançlık sayılabilir? Örneğin bir delikanlı sevdiği bir kızı veya genç bir bayan eşini , sevgilisini neden kıskanır? Temelindeki psikolojik etkenler hep aynıdır aslında. Ya özgüven eksikliği ya da karşımızdakine duyulan güvensizlik. Burada sahiplenme , bağlılık veya koruma içgüdüsüyle kıskançlık bir birine karıştırılmamalıdır. Bir delikanlı kız arkadaşının başka bir delikanlı ile konuşmasını kıskanır. Doğruluğu yanlışlığı bir yana bu bir sosyal gerçeğimizdir. Çünkü orda ki düşünce şudur. Elindekini kaybedebilir. Karşısındaki kişi kötü niyetli olabilir. Sevdiği kız yeni bir sevgili arayışına girmiş olabilir. Tüm bu olumsuz düşünceler delikanlımızı rahatsız edecek ve mutlaka bir tepki verecektir. Oysa ki kız arkadaşına güvense bu olumsuz düşüncelere kapılmasına gerek kalmaz. Özgüveni yerinde olsa kaybetme kaygısı taşımaz ve bu davranışı normal karşılar. Sonuçta konuşmak gerek. İnsanlar konuşmadan anlaşamaz. Başka biriyle konuşsun ki senin kıymetini anlasın . Hatta gelip seni takdir etsin.

Tüm kötü duygular gibi tedbir alınmazsa kıskançlık , haset etme, kin ve nefrete dönüşür ve düşmanlıkla zirve yapar son bulur. Basit bit kıskanlıktan arkadaşlıklar sona ermiş, evlilikler bitmiş , ortaklıklar sona ermiş,çok hayatlar kararmış , çok anne baba evlatsız kalmış ve bir çok çocuk annesiz babasız kalmıştır. Toplumumuzu kanser gibi saran bu kötü duyguların insanımızdan uzak olması temennisiyle hoşçakalın.

Kadir ARMAN