“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet Devrimi” günlerinin 100’üncü seneyi devriyesini idrak ed(em)iyoruz, farkında değiliz çünkü 100 sene evvel Kastamonu’da olup bit(mey)enin, olguya ulaş(tırıl)madan algıda kal(dırıl)ıyoruz…
Geçmişini bilmeyen geleceğe nasıl yürüye?

Yol üstünde kendini de, fikrini de, zikrini de yitire…
Şirazesini kaybede.

“Kim olduğunun” tarifidir “kimlik”…
Kimliksiz nereye?

Kabuk değiştirme değil bu…
Öz değiş(tiril)mesi tam da.

Zarf değil şekli, rengi, ebadı değiş(tiril)en sadece…
Mektup bizatihi.

Tarih boyu harf harf yazılan, toplumsal bellekte damıtılan, yatağına akmaya bırakılan mektubu bir anda yırtmak, yakmak, yok etmek elbette mümkündür…
“Hafıza kaybı” deniyor tıpta bu hale.

Kastamonu’nun yaşadığı budur…
“Patolojik bellek”.

Afacan Köşe (2) (21)

(Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz’ın “Bir İnkılabın Ardından: Kastamonu'da Şapka ve Kıyafet İnkılabı Kutlamaları (1934-1980)” makalesinde seneyi devriye kutlamalarının başlangıcı ve devamı (1980) yer alıyor…
https://dergipark.org.tr/tr/pub/yyusbed/issue/80768/1312574

Devlet ideolojisinin henüz tam olarak oturmadığından mıdır bilinmez 1925’ten 1934’e kadar kutlama yapılmadı Kastamonu’da, Cumhuriyet’in 10’uncu Yıl Kutlamaları etkisi ile de olsa gerek 23 Ağustos 1934’de “Gazi Günü” ismiyle ilk kez kutlama programı Halkevi’nde tertip edildi…
“Gazi Günü” ismine geri mi dönelim?

1935…
Kutlama programı Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlendi.

Halkevleri eliyle yürüyen kutlama programını 1938’de CHP sahiplendi, Kışla önüne gidilerek (1937-1938) Atatürk Anıtı önünde merasim yapıldı, henüz o tarihte “Atatürk'ün Kastamonu'ya Gelişi, Şapka ve Kıyafet İnkılabı” ismi yok…

1936 ve 1943…
“Atatürk Günü”.

1937…
“Atatürk’ün Kastamonu’ya Teşrifinin Yıldönümü”.

1938…
“Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişi Günü”.

1940’lı yıllarda tören sekteye uğrasa da Olukbaşı’nda toplanma, sporcuların hatıra bayrak taşımaları, bir anlamda “kortej” yürüyüşü başlıyor…

1946-1960 yılları arasında etkinlikler düzenli yapılmadı, 1953 yılında ilk defa Kastamonu Etnografya Müzesi önünde tören yapıldı, 1954 yılında ilçeler program dahil edildi…
“Atatürk devrimlerini korumak için” yapıldığı iddia edilen 27 Mayıs askeri darbesinden itibaren 1960, 1961, 1962 ve 1963 yıllarında kutlamalar yapılmadı.

1964…
“İnkılap” yerine “Şapka Devrimi” ve “Şapka Devrimi Törenleri” ifadeleri kullanılmaya başlanıldı ve 1985’li yıllara kadar bu ifade törenlerde yapılan konuşmalar ve basın haberlerinde hakim oldu.

Prof. Dr. Yılmaz’ın makalesini özetlemeye çalıştım…
Kutlama programının Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı yıllarda, tek parti döneminde, “Atatürkçü!” yönetimler döneminde dahi “yerli yerine” oturmadığı ortada.

Ancak…
En azından “ben, sen, biz” kendimizi bildik bileli “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kastamonu’ya Gelişleri, Şapka ve Kıyafet Devrimi” kimliği tedavülde.

Bugün isim değiştirerek…
İcat çıkarmanın ne yeri ne haddi ne de vakti.

Not: Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yahya Terzi, Türkiye’nin Karadeniz kıyılarındaki deniz çöpü miktarını ve türlerini belirlemek için gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarını açıkladı, Kastamonu namına da bir sevindirici haber çıktı…
En temiz kıyılar arasına girmeyi başardı Cide.

Sıralama “Metrekarede 0,24 adet deniz çöpü tespit edilen İstanbul Sarıyer'deki Kısırkaya Plajı, 0,246 adetle deniz çöpüyle Trabzon Laila Plajı, 0,318 adetle Kızılırmak Ağzı Doğusu, 0,378 adetle Bartın İnkumu Plajı ve 0,378 adetle Kastamonu Cide Sahili”…
Doğaya karşı sorumluluğunu yerine getiren Cide.

“Akıntı” sebebiyle farklı kıyıların çöpünü çeken ya da kendi çöpünü başka kıyılara iten Karadeniz’de “kirlilik” bölgesel bir sorun…
Ancak “bütüncül” mücadele ile başa çıkmak olası.

Neleri kapsıyor kıyı çöpleri?...
Plastik başta olmaz üzere en çok izmarit ve devamında cam kırıkları, medikal atıklar, şırıngalar, kesici metal parçalar.

Kumun altına söndürüldüğünde sigara…
Çevre temiz bırakılmış olmuyor, bilakis çöp halının altına süpürülmüş oluyor, en kirli davranış bu olsa gerek.

Cide’ye takdir…
Darısı tüm kıyılarımıza.

Afacan Köşe (1) (21)